KÖŞE YAZILARIVeysel Boğatepe

Dil Ve Kültür İlişkisinde Çevirinin Önemi – Veysel Boğatepe yazdı…

Dil; her şeyden önce belirli bir zümrenin veya toplumun değil, bütün insanlar arasında iletişimi sağlayan doğal bir araçtır. Bütün bir milletin duygu ve düşünce hazinesini oluşturmakla kalmaz, kültürel unsurların ortaya çıkmasında en önemli işlevi yüklenerek kültür alanlarının oluşmasını da sağlar. Dolayısıyla insanlar ve toplumlar arasındaki iletişimin sağlanması, sosyal bağlarımızın düzenlenmesi ve geliştirilmesinde önemli bir yer tutar. Toplumların kültür öğeleri, yine dil yardımıyla kayda geçirilir ve dil yoluyla bu öğeler yaygınlaştırılarak toplumlar arasında ortak değerler oluşturulur. Kültür ise her milletin tarih boyunca ortaya koyduğu ve kuşaktan kuşağa aktardığı değerlerin toplamıdır. Her milletin kendi kimliğini oluşturmasında başat rol oynarken aynı zamanda toplumlar arası kültürel farklılıkları birbirinden ayırdığı gibi yeri geldiğinde bütünleştirici / kaynaştırıcı bir görev de üstlenir.

Bugün dünya sıralamasında 5. sırada yer alan Türkçemiz, bugüne gelene kadar doğal olarak diğer dillerden etkilenmiş ve birçok alt dillere ayrılarak daha da zenginleşmiştir. Dil biliminde “lehçe”, “şive”, “ağız” olarak adlandırılan bu alt dalların katkısıyla dilimiz oldukça zengin öğelerden beslenen bir dil haline gelmiştir. Burada dil ve kültüre kısaca değinmemin nedeni, kültürler arası adeta bir köprü veya taşıyıcı görevi üstlenen ama “tercüman” veya “çevirmen” olarak geçiştirilen, dil ve kültür emekçilerine dikkat çekmektir.

Çevirinin sanat yapıtlarına katkısı

Yarışma jürilerinde yer almış olmama rağmen edebiyatın ve sanatın yarıştırılmasından öte yaygınlaştırılması görüşünü savunduğumu, kültür/ sanat alanlarında yapılan veya düzenlenen yarışmaların ise toplumcu gerçekçilikten uzak durduğunu ama popüler kültüre katkı sunduğunu her daim dile getirmişimdir. Buna koşut olarak bir sanat veya edebiyat eserinin orijinal dilinden başka bir dile çevrilmesini, kültür emekçiliği olarak değerlendirmek yanlış bir saptama olmayacaktır. Dolayısıyla çeviri / tercüme alanında ödül verilmesi, sanatın yarıştırılması anlamına gelmeyeceği gibi aksine dil duyarlılığına ve gelişmesine katkı sunacağından yaygınlaştırılmalıdır. Kaldı ki burada yarıştırılarak ödüle değer görülen sanat yapıtı değil, özgün ve tek yapıtın tercüme edilerek yaygınlaştırılmasıdır.

IMG_1286

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV)’nın bir ilk olarak başlattığı ve her yıl tekrar edilecek olanTalât Sait Hamlan Çeviri Ödülü”, özünde bir yarışma alanı değil, olması gereken fakat ihmal edilen kültür emekçilerinin onurlandırılması ve dilin sadeleşmesine sunulan katkıdır diyebiliriz. Yapıtların ancak iç sayfalarında “çevirmen” yada “tercüman” olarak isimleri geçen dil ve kültür emekçilerine bu bağlamda haksızlık edildiğini varsaymak hiçte yanlış bir saptama olmayacaktır. Neden? Kendi sorduğumuzun sorunun yanıtını şu şekilde verebiliriz; özgün bir eseri dilimize çeviren çevirmen aynı zamanda o eserin ikinci bir yazarı durumundadır. Dolayısıyla çevirmenin ad ve soyadına yalnızca iç sayfalarda yer vermek, etik değerlerle bağdaşmayacağı gibi eserin gerçek yazarıyla ortak paydası bulunan çevirmeni yok saymak anlamına gelecektir. Çevirmenin ad ve soyadının kapağa yazılması ve hatta çevirmen tarafından bir de tanıtım yazılması, esere (çevrildiği dilde) yeni bir kimlik ve kişilik kazandırmakla kalmayacak, okurun dil duyarlılığına önemli katkılar sunacaktır.

Çeviri ödüllerinde bir ilk: ‘Talât Sait Halman’

Talât Sait Halman’ın anısını yaşatmak için İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından ilk defa bu sene düzenlenen ve her yıl tekrar edilecek olan çeviri ödülü, aynı zamanda İKSV’nin kendi ajandasına eklediği yeni bir kültürel sorumluluktur. Sadece tek kişinin sahip olacağı ve şiir, öykü, roman gibi edebiyat alanlarındaki yapıtlara verilecek olan ödülün ilk sahibi ise Georges Perece’in “La Boutigue Obscure: 124 Rêves” adlı eserinin Türkçe karşılığı olan “Karanlık Dükkan: 124 Rüya” ile Siren İdemen’in oldu. Siren İdemen’in ödüle değer bulunmasındaki en önemli kriter, benim de üzerinde özellikle durduğum dilin sadeleştirilmesindeki başarısıdır. Bunun yanı sıra dilimizde karşılığı bulunmayan veya farklı anlamlar içeren sözcüklere denk gelen en uygun sözcük seçimi ile heceler ve sesler üzerindeki dilsel yaratıcılığı ve tabii ki yapıtın özgünlüğünü bozmadan eşdeğer nitelikte bir çeviri yapmış olmasıdır.

Özellikle sinema ve müzik alanında aktif roller üstlenen ve kültür alanında çeşitli festivaller düzenleyen İKSV’nin, “Talât Sait Halman Çeviri Ödülü” ile edebiyatımıza katkı sunmasının, desteklemesinin ve teşvik etmesinin diğer bir anlamı da kültürel değerlerimize hem maddi hem de manevi yatırım yapmış olmasıdır.

Veysel Boğatepe

Veysel Boğatepe Kitapları

IMG_1331
Veysel Boğatepe & Siren İdemen
Başa dön tuşu