Bir Varmış Bir Yokmuş… – Ali Serdar Çolakoğlu yazdı…

Masallara bir varmış bir yokmuş develer tellal iken pireler berber iken ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken diyerek başlanır. Masallarda var olan devler ve bu devlerle savaşan cengaverlerin serüvenleri beynimize kazınır. Bu masallar bizlerin gelecekte karşımıza çıkacak sorunlara çare üretmemiz için anlatılırdı.
İnsanlar da bu devlerle mücadele için kafa yordular. Yeni keşifler yaparak bazen insanın yaşamını kolaylaştırdılar bazen de varlığı yok eden patlayıcılarla hayatını kararttılar.
Dünyadaki yaşam, bir varmış bir yokmuş masal tekerlemesi gibi savaşlarla dünyayı yaşanmaz kılan da insan yeni buluşlarla hayatı kolaylaştıran da insan.
İnsanlık tarihi yazının bulunması ile başladığı 5000-5500 yıl önce dayandığı öğretilmişti. Yakın tarihlerde Urfa Göbeklitepe ören yerindeki kazılar tarihin seyrini 13000 yıllara götürdü.
Dünya milyonlarca yıl önce oluşmuş. Dünyanın gelişimi tufanlarla şekillenmiş. İnsanoğlu da bu tufanlara şahit olmuş. Bizlerin bildiği yazılı kanıtlar ve bulgularla 13000 yıllık bir serüven içinde kurulan devletlerin krallarının ihtirasları dünya tarihini şekillendirmiştir.
Sümerler, Akatlar, Babil, Mısır, Hititler, Luviler, Yunanlılar, Persler, Romalılar, Çinliler, Araplar, İsrailoğulları, Finekeliler, Türkler, özellikle Akdeniz ve Mezepotamya Coğrafyası üzerinde güçlerini göstermişlerdir.
Hunlar Asya Steplerinden kalkıp Avrupa içlerine yerleşmiş ve Avrupa Hun İmparatorluğunu kurmuşlardı. Doğu Avrupa’nın büyük bir kısmında hüküm sürmüşlerdir. M.Ö.434 Atilla liderliğinde Roma önlerine kadar 35 yıl hüküm sürmüşlerdir.
Bu günlerde süren Ukranya Savaşı ile gündemi oluşturan bölge, M.Ö. 350 yılından günümüze hep İmparatorlukların ilgisini çekmiştir.
Atiila’dan, Napolyon’a Hitler’e günümüzde Putin’e kadar liderler bu toprakları ele geçirmek için mücadele vermiştir.
Toprağın altı kadar üstünün de değerli olan topraklar üzerinde yaşayanları helak etmiştir.
Bağımsız bir devletin topraklarının işgali günümüz dünyasında korku yaratmıştır. Dünya bu savaşı durdurmak yerine silah vererek savaşı zamana yayma peşinde. Bu günlerde konuşulması gereken savaş olmamalıydı. Barışı koruyamazsak işin sonu herkesi ilgilendirecek.
Batının bitmez tükenmez ihtirası ile Mezopotomya’yı, Küzey Afrika’yı kan gölüne çevirdikten sonra bu kez Avrupa’da sürmekte.
Savaşlarla hayalleri tükenen insanların mülteci olarak yaşaması kabul edilemez. 2. Dünya Savaşından sonra kurulan barış ortamı ile kurulan şehirler gözlerimizin önünde yok oluyor.
Bir varmış bir yokmuş masallarda söylenmeli. İnsanlık tarihi Kendini Sezar sananların ihtiraslarına bırakılmamalı. Bu dünya hepimize yeter.
Ali Serdar Çolakoğlu