Çiçek Akbaş: ‘Tüm Bunları Mutlu Olmak İçin Yaptım’
Röportajımızın konuğu, hem sağlık hem de sanat dünyasında başarılı işlere imza atmış bir isim:
‘Çiçek Akbaş’
Kadın doğum uzmanı olarak sadece hastalarının sağlığına değil,
aynı zamanda kelimelerle ve renklerle ifade etme konusundaki yeteneği ile de büyüleyen bir sanatçı.
Çiçek Akbaş, kadın sağlığına dair birçok sorunun üstesinden gelirken, aynı zamanda yazdığı kitap ve yaptığı resimlerle duygusal bir bağ kurmayı başarıyor. Onun kariyeri, sağlık ve sanatın bir araya geldiği bir köprü oluşturuyor.
Bu röportajda, Çiçek Akbaş ile kadın doğum uzmanlığındaki deneyimlerini, yazdığı eserlerin arkasındaki ilham kaynaklarını ve sanatın sağlığa olan etkilerini konuştuk. Ayrıca, hem tıbbi hem de sanatsal dünyada nasıl bir denge kurduğunu ve bu iki alanı nasıl birleştirdiğini göreceksiniz.
Çiçek Akbaş’ın hikayesi, sağlıkla sanatın buluştuğu bir noktada ilgi duyan herkes için ilham verici olacak.
KitaptanSanattan.com / Oğuz Kemal Özkan
- İlk olarak, kariyerinizin farklı alanlarına (kadın doğum uzmanlığı, yazarlık ve ressamlık) nasıl başladınız ve bu farklı disiplinler arasında nasıl denge sağlıyorsunuz?
Annem ve babam öğretmenlerdi. Çocukluğum, Gök Kaya Köyü’nde geçti. Dört yaşındayken ayağımı bir akrep soktu ve o zamanlar köyde doktor bulunmuyordu. İnsanlar genellikle soğan kesip sokulan yere sürerlerdi ama o acıyı hala unutamıyorum. İşte o gün, babama doktor olmaya karar verdiğimi söyledim ve babam da beni desteklemeye başladı. Ayrıca bu dönemde annem, bana kağıt ve kalem verip resim çizmemi sağlardı. Bir gün babama, “Doktor olacağım ama annem bana ressam diyor. Resimlerimi duvarlara asmak istiyorum.” dedim. Babam, “Eğer çok çalışırsan hem doktor hem ressam olabilirsin. Ayrıca, bize anlattığın masalları yazarsan bir yazar bile olabilirsin.” şeklinde cevap verdi. Bu sözleri hiç unutmadım. Gerçekten çok çalıştım ve bugünlere geldim.
- Kadın sağlığı ve doğum konularına olan ilginizi nasıl keşfettiniz? Bu alanda çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Doktor olduktan sonra zorunlu hizmet için Antalya’ya atandım. Burada hükümet tabipliği ve belediye tabipliği görevlerini üstlendim. Ayrıca SSK hastanesinde pratisyen hekim olarak çalışırken, cerrahi plastik cerrahisi alanında deneyim kazandım. Bir gün, şefim ilgimi fark edip beni ameliyathane asistanı olarak görevlendirdi ve cerrahi operasyonları yapmayı sevmeye başladım. Aslında hep çocuk doktoru olmayı hayal ediyordum.
Bir gün şefime, cerrah olmayı düşündüğümü söyledim. Şefim, cerrahinin zorluğunu anlattı; acil durumlarda silah yaralanmaları veya kırıklarla uğraşmanın fiziksel ve zihinsel olarak yorucu olabileceğini belirtti. Ancak, kadın doğum alanında da cerrah olabileceğimi ve bebeklerin doğum süreçlerine yardımcı olabileceğimi söyledi. Bu nedenle o yıl kadın doğum alanında deneyim kazandım. Mesleğimi çok seviyorum ve bu deneyimler benim için değerli oldu.
- Yazar olarak yazdığınız kitap hakkında ne söylemek istersiniz? Yazma kararı nasıl oluştu, neler sizi buna teşvik etti ve bu kitapta okurlarınıza ne tür mesajlar vermek istediniz?
50 yıl boyunca doktorluk yaptıktan sonra emekli oldum ve hemen tuval, sehpa, fırça ve boyalar alarak resim yapmaya başladım. Doktor olarak çalışırken gecem gündüzüm yoktu. Şimdi ise resim yaparken boş vaktim olmuyor. Ne yapacağıma karar vermek istiyordum. O zaman aklıma bir roman yazma fikri geldi. Bu düşünce ilk kez 14 yaşımdayken, İzmir Kız Lisesi yatılı öğrencisiyken yaz tatilinde Turgutlu’ya evime gitmişken geldi. Turgutlu Kütüphanesi’nde okuyacak kitap bırakmamıştım. Kendime “ben de yazabilirim,” dedim ve deftere kurşun kalem ile bir roman yazmaya başladım. Ancak okula döndüğümde bu defteri unuttum. Yıllar sonra annem bu defteri bulmuş ve sınıfta öğrencilerine teknik bir şekilde okumuş. Bu gerçeği yıllar sonra öğrendim. Defteri bulamadım ama hikayenin konusunu hatırlıyordum. Bir çocuğun, okumak için verdiği mücadeleyi ve karşılaştığı zorlukları yazmıştım. Annem her okuyuşunda ağladığını söylemişti. Talebelerim de bu hikayeyi duyunca duygulanmışlardı. Bu anımı hatırlayınca bir kitap yazabileceğime inandım ve “Antalyam Aslında Bu Bizim Hikayemiz” adını verdiğim kitabımı yazdım. Kitabımda azim, çalışma ve sevgi ile her şeyin başarılabileceğini anlatmak istedim.
- Ressamlık yeteneğiniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Sanatın sizin için anlamı nedir ve eserlerinizde hangi temaları işliyorsunuz?
Resim yapmak bir yetenek işidir, ancak başarılı olmak sürekli çalışmayı ve azim göstermeyi gerektirir. Yani, çalışmak, çalışmak ve daha fazla çalışmak önemlidir. Bunu bıkmadan, tutkuyla yapmalısınız. Ben Antalya’nın güzelliklerini resimleyerek bir koleksiyon hazırladım. Antalya’nın 1880-1970 yılları arasında çekilmiş siyah-beyaz fotoğraflarını topladım ve sanki o yıllarda o mekanda oturup kendi renklerimle o manzarayı yeniden canlandırdım. Pek çok karma sergiye katıldım ve 15’ten fazla kişisel sergi açtım. Bu sergilerde ilginin büyük olduğunu görmek beni mutlu ediyor.
- Hem tıp alanında hem de sanat ve yazı alanlarında başarılı olmak için hangi stratejileri kullanıyorsunuz? Bu disiplinler arasındaki etkileşim nasıl bir zenginlik katıyor?
Başarılı olmak için işe olan sevgi, azim ve sürekli çalışma önemlidir. Bu tutku ve çaba, hedeflerinize ulaşmanızı kolaylaştırır.
- Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın sağlığı gibi önemli konulara odaklandığınızı biliyoruz. Bu konularda neler yaptınız ve neler yapmayı amaçlıyorsunuz?
Artık emekliyim. Ancak doktorluk yıllarımda topluma hizmet etmek için çeşitli etkinliklerde bulundum. Hastalarımın ailelerine eğitici konferanslar vererek topluluk toplantıları düzenledik. Ayrıca okullara gidip çocuklarla sohbetler gerçekleştirdim. Bu alanda birçok plaket ve onur belgesi aldım.
- Kadın doğum uzmanlığı, yazarlık ve ressamlık gibi farklı alanlarda çalışan genç kadınlara veya yetenekli kişilere ne tür tavsiyelerde bulunursunuz?
Çalışırken her zaman iletişim kurduğum veya kuracağım kişilere bir şeyler vermek ve onları mutlu etmek için çabaladım. Bu benim mesleki ve kişisel amaçlarımdan biriydi. Hastalarıma daha iyi bir sağlık hizmeti sunmanın yanı sıra, onlara güven ve anlayışla yaklaşmaya özel önem verdim. Bu, insanların sadece fiziksel olarak iyileşmekle kalmayıp aynı zamanda ruhsal olarak da desteklenmelerini sağlama amacımı yansıtıyordu. Bu tutum, hem mesleki kariyerimde hem de insanlar arasındaki ilişkilerde başarılı olmama yardımcı oldu. İnsanların yaşamlarına olumlu bir dokunuş yapabildiysem, bu benim için büyük bir mutluluk kaynağıydı. İletişim ve insan ilişkilerinin gücüne inandım ve bu değerleri iş yaşamım boyunca sürdürdüm. Ve tüm bunları mutlu olmak için yaptım. Tavsiyem bu yönde bu amaçla hareket etmeleridir.