Coğrafi Keşifler ve Yeni Yiyecekler – Ali Serdar Çolakoğlu yazdı…

İstanbul’un fethinin ardından Osmanlı’nın hâkimiyeti Avrupa içlerine ilerledi. Denizlerde ise Akdeniz ve Karadeniz Osmanlı hâkimiyetine geçmişti. İpek ve Baharat yolları Osmanlının yönetimindeydi. Batılıların yeni yollar keşfetmesi coğrafi keşifleri beraberinde getirmişti. Portekizli Bartel Midiyas, Afrika kıtasını güneye kadar takip edip Ümit Burnu‘nu keşfetti (1487), Kristof Kolomb Amerika Kıtasını keşfeder( 1492) Vasko da Gama Ümit Burnu’nu geçerek Hindistan’a ulaştı. Coğrafi keşiflerle ticaret yolları batılıların eline geçmeye başladı. Kahve ve şeker yeni kıtada yetiştirilerek Osmanlı tekeli kırılmıştı. İpek ve Baharat yollarının yönü Ümit Burnu olarak değişmişti. Coğrafi keşiflerle zenginleşen İspanya ve Portekiz, Hollanda, İngiltere, Fransa yeni kıtada ve Asya’da sömürgelerini oluşturdular. Ticaretin yollarının değişmesiyle mallar Osmanlı limanlarına batılı denizciler tarafından taşınır olmuştu. Osmanlı mutfağına bu yolla yeni yiyecekler de eklenmişti.
Ülkemizde adı Akdeniz Bölgemiz ile anılan portakal meyvesi 16. Yüzyılda Anadolu topraklarına gelmiştir. Anadolu İpek Yolunun üzerinde olduğundan narenciye ürünleri Hindistan’dan gelirken, Avrupa Devletlerinin Asya topraklarını sömürgeleştirmesi üzerine portakal Portekiz üzerinden Osmanlı’ya ulaşmıştır. Bu yüzden bu meyveye Portugal meyvesi denmiş daha sonraları ise portakal olarak günümüze ulaşmıştır.
Bir diğer narenciye mandalina dilimize İspanyolcadan girmiştir. Çin kökenli bu meyve Çin’in Mandarin dilini konuşan yöneticilerinin giydiği safran rengi kıyafetin adından geldiği düşünülür. Akdeniz ve Ege bölgelerimizin meyvesinin ilk kez Zihni Derin tarafından Rusya’dan getirilen fidanların Rize’ye dikilmesi ile tarımı ülkeye yayılmıştır. Yeni Dünya Amerika’nın keşfi ile bu coğrafyalardaki yiyecekleri İspanyol gemicileri ile Avrupa’ya taşınmış. Osmanlı İmparatorluğunun en güçlü dönemi olduğundan limanlar yeni yiyeceklerin de son adresi olmuştur. İspanyol gemicilerin Amerika’dan getirdiği mısır ilk kez İskenderiye oradan da İstanbul’a geldiğinden bu yiyeceğe önceleri Mısır darısı denmiş zamanla dilimize mısır olarak yerleşmiştir.
Hindi, Amerika’nın keşfi ile dünyaya yayılmış olmasına rağmen Türkçedeki Hindi kelimesinin Colomb’un Amerika’yı Doğu Hint Adaları sanması ile bir ilgisi yoktur. Çünkü yine hindiye benzeyen ve Afrika kıtasına ait olan bir kuş olan Gine tavuğu Türkler tarafından eskiden beri bilinmekteydi ve çeşitli kaynaklara göre Hint tavuğu olarak da bilinen bu kuşa halk arasında Hint illerinden gelen kuş manasında Hindi kuş da denilmekte idi. Keşiften sonra ise halk Gine tavuğuna benzerliği yüzünden hindiyi de aynı isimle çağırmaya başladı.
İngilizcede ise Turkey olarak anılan hindiye bu ismin verilmesi de buna benzer bir şekilde olmuştur. Keşfin yapıldığı yıllarda Akdeniz ticareti Levantenlerin elinde idi. Yeni kıtadan gelen hindiler de İngiliz halkına “Turkey Merchants” adı ile de bilinen “Levant Company” adlı şirket tarafından ulaştırılıyordu. Hatta bu sebepten Levantenler İngilizce’de “Turkey merchants” (Hindi tüccarları) olarak da anılırdı. Türkler tarafından getirilen bu yeni kuşun adına da halk Turkey bird (Türk kuşu) veya Turkey cock (Türk horozu) ismini vermekte gecikmemiştir. Aslında keşiften önce de yine Osmanlı denizciler tarafından İngiltere’ye getirilen Gine tavuğu da bir süre Turkey bird olarak anıldıysa da daha sonra Linnaeus tarafından başlatılan bu karmaşa çözülmüştür.
Portakal, mandalina, mısırın yanı sıra domates, patates, doğudan patlıcan mutfağımızın ayrılmazı oldu. Tarımı ve ticareti Osmanlının elinde olan kahve şeker kamışı Amerika’da yetiştirilmeye başlandı. İnsan gücüne ihtiyaç duyulduğunda Afrikalılar köleleştirilerek yeni kıtaya taşındı.
Osmanlı yükseliş devrini yaşarken batının gelişmesi Dünya hâkimiyetinin merkezini değiştirdi.
Sizlere yiyeceklerimizin adlarının kökenini anlatırken tarihin sayfalarına da göz atmış olduk.
Ali Serdar Çolakoğlu