KÖŞE YAZILARIKÜLTÜREL MİRAS

Constantinus Sütunu ‘Çemberlitaş’ – Beyza Akat yazdı…

Constantinus Sütunu diğer isimleriyle ‘Çemberlitaş’ ve ‘Yanık Sütun’ günümüzde İstanbul’da ismini vermiş olduğu Çemberlitaş semtinde bulunmaktadır.

İmparator Constantinus, Konstantinopolis’i yeniden imar ederken Severus döneminden kalan sütunlu caddenin sonundaki büyük Severus Kapısı’nın önüne kendi adına bir forum yaptırmaya karar verir (Müller-Wiener 2002: 255).

Eski kentin Nekropolisi’nin üstüne yaklaşık 1,5 metre yüksekliğinde dolgu yapıldıktan sonra oval ya da dairesel iki katlı revaklarla çevrili olan forumu yaptırır. Forum birçok heykelle donatılmıştır. Constantinus Sütunu da bu dairesel alanın tam ortasında yer almaktadır (Kuban 2010: 34)

Constantinus Sütunu yaklaşık 16 asırdır, İstanbul’u süslemektedir. Ondan öncede Roma daha öncesinde ise Anadolu’da Frigya Helyopolisi’nde bir mabette bulunmaktaydı. Zamanında başkenti süslemek için Frigya’dan Roma’ya götürülen anıt, Constantinus tarafından Byzantion’a getirilerek, kentin en büyük meydanlarından olan kendi adını verdiği foruma 328 yılında dikilmiştir. Tarihçi İoannis Zonaras’a göre anıtın Roma’dan Konstantinopolis’e gelmesi yaklaşık 3 yıl sürmüştür (Ersin 2007: 11).Anıtın Roma’dan geldiğinde üzerinde Apollon heykeli olduğu ancak birkaç yıl sonra Constantinus’un heykeli indirterek kendi heykelini diktirdiği bilinir. Anıtın gövde kısmı imparatorluk rengi olarak bilinen erguvan rengindeki 9 porfir’in üst üste konulmasıyla yapılmıştır. Anıt yaklaşık 50 metre (Bazı kaynaklara 57 metre olarak geçer.) yüksekliğindeyken günümüzde 35 metrelik kısmı ayaktadır (Eyice 1994: 482) Constantinus zemini dört adet kemer ile güçlendirmiştir. Temelin altında ise 12 adet destek olduğu söylenir (Ersin 2007: 11).

Constantinus Byzantion İmparatorluğunda Hıristiyanlığı kabul eden ilk imparatordu ama halen devam eden çok tanrılı din ile yeni kabul edilen tek tanrılı inancı memnun etmek için bu anıtta iki inancı (Hristiyanlık ve Paganlık) kendine özgü bir biçimde birleştirmiştir (Kuban 2010: 35). Constantinus sütunun üzerine kendini çok tanrılı inancın tanrılarından olan Apollon Helios’ un görünümünde olan altın yıldızlı, bronzdan heykelini yaptırır ve anıta ‘Sol İnvictus’ (yenilmez güneş tanrı) yazdırır. Heykelin sol elinde üstünde haç olan bir küre, sağ elinde ise mızrak vardır (Eyice 1994: 482). Ayrıca, Apollon heykelinde olduğu gibi başını çevreleyen 7 ışında vardır. Ama Constantinus için bu ışınlar farklı anlamalar taşımaktadır. 7 ışın hem isa’nın çarmıha gerildiğindeki kullanılan 7 çiviye gönderme yaparken aynı zamanda kendisini güneş yerine koyuyor ve 7 gezegeni kendi hükümdarlığına ve tanrısallığına gönderme yapıyordu (Sav 2012: 15). Sembollerle dolu olan bu anıtın altında birbirinden farklı birçok kaynağa göre hem hristiyanlık hem de pagan kaynaklı kutsal eşyaların (kutsal haç parçaları, Roma’dan getirilen palladium, azizlere ait kutsal eşyalar) olduğu söylenir (Müller-Wiener 2002: 255).

Sütun 11 Mayıs 330 yılında, Konstantinopolis’te bir törenle açılır, Constantinus bu sütunu inşa ettirerek aynı zamanda şehrin kuruluşunu da kutlamıştır (Ulutürk 2010: 20). 417 yılında sütunun alt kasnak kısmından bir parça düşmesi sonucunda sütun demir halkalarla çevrelenmiştir (Müller-Wiener 2002: 255). 478 veya 480 yılında geçirdiği deprem sonucunda heykel sağ elindeki küreyi, 542 yılında ise sol elindeki mızrağı düşürmüştür. 1079 yılında ise heykele yıldırım çarpması sonucu büyük hasar görmüş son olarak ise 5 Nisan 1105 tarihinde ise şiddetli bir kasırga sonucu Constantinus heykeli, 3 sütun kasnakla birlikte yerinden düşmüştür (Ersin 2007: 12). Bu olay birçok kişinin ölümü ile sonuçlanmıştır.

Sütun bu süreçler içerisinde konumundan dolayı birçok kent yangınına da maruz kalmış ve zarar görmüştür (Ulutürk 2010: 20). Bunlar 465, 475, 497, 498, 509, 512, 532, 582 ve 603’te gerçekleşen yangınlardır (Müller-Wiener 2002: 255).  Bu meydana gelen yangınlar sonucunda sütunun üzerinde oluşan is renginden dolayı anıta ‘Yanık Sütun’ da denilmiştir (Sav 2012: 16).

İmparator I.Manuel Komnenos (1143-1180) tahrip olan anıtı restore ettirmiş, üstüne mermer tepelikli korint sütun başlığı yaptırmıştır. Ayrıca günümüze de gelmiş olan bir kitabe yaptırır (Ersin 2007: 12). Kitabede “Zamanın sakatladığı bu kutsal eseri, dindar İmparator Manuel ihya ettirdi” yazmaktadır. Ancak Constantinus’un heykeli yerine bir tunçtan haç yerleştirmiştir. Bu yüzden bu anıt Byzantion’un son dönemlerinde ‘Haçlı anıt’ olarak da tanılıyordu (Eyice 1994: 482-483). Anıta tarihi bili olmayan tarihte ise paganizm’i çağrıştıran özelliklerini yok etmek için bir kitabe daha eklenmektedir. Bu kitabede ise “Ey Dünyanın efendisi İsa, bu şehir ve Roma’nın bütün kuvveti senin emrindedir. Onu her türlü fenalığa karşı koru.” (Sav 2012: 17)

1648’deki deprem ve 1515,1587, 1652 ve 1660 yangınlarından sonra tekrar zarar gören anıt 1701 yılında II. Mustafa (1695-1703) tarafından sütun kaidesinin etrafı taş örgülü bir kılıf ile 10,9 metre yüksekliğine kadar korumaya alındığı söylenir (Sav 2012: 17). Wolfgang Müller Wiener’da bu tarihi doğrulamaktadır (Müller- Wiener 2002: 256). Ancak Semavi Eyice, kaidenin örme kısmının barok üslubunda oluşundan dolayı bu takviyenin İstanbul’da büyük tahribe yol açan 1766 depreminden sonra gerçekleştiğini söyler. Comidos Carbognano (1749-1807)  ise taştan örme kılıfın 1779 yangınından sonra ilave edildiği ileri sürer (Eyice 1994: 468).

Birçok yangın ve deprem gören anıtın durumunu İngiliz seyyah Julia Pardoe (1806-1862) 1839’da yazdığı seyahatnamesinde şöyle anlatır: “… anıtın güzelliği tamamen yok oluş, zira hemen bitişiğinde mütemadiyen çıkan yangınlarda enine boyuna çatlamıştır ve etrafına dikkatle sarılmış çemberler sayesinde ayakta durabilmektedir. Sütunun kaidesi on metre eninde olup, inşası esnasında içine Kutsal Haç’tan parçalar konmuştur ki bu sebeple mukaddes bir ziyaretgah haline gelmiştir. Önünden geçen her atlı atından inerek dua etmeden geçemez. Ama Müslümanlar, sütunun sağlam taş örgüsünün altında yatan emanetlerin yarattığı mukaddesiyatı fark etmezler, bu sebeple sütunun her cihetini süfli ve çirkin evlerle doldurmuşlardır. Bu eşsiz abideyi asar-ı atika tiryakileri ancak bir cepheden layıkıyla temaşa edebilirler.” (Çelik 1986: 50, Pardoe 1839: 118)

Dönemde anıtın kaidesinin içinde İsa’nın bazı kutsal eşyalarının kalıntıları olduğu ile ilgili söylentiler çıkmıştır. Bunun üzerine İstanbul’un 1919-1923 işgalini Fırat bilen kaçakçılar çevredeki bir kahvehaneden anıtın içine kaçak kazı yapmışlardır (Eyice 1994: 483). Buna benzer bir girişimi C. Vett ve E. Mambory tarafından yapılmıştır. Civardaki bir binadan tünel açarak anıta ulaşmak istemişler fakat kaidenin içine ulaşamamışlardır. Kaide’nin içine ulaşamasalar da kaidenin doğu, güney be batı kısmında bugünkü cadde seviyesinin 2.35-2.50 metre altında forumun döşemesinin olduğunu görmüşler (Müller-Wiener 2002: 256). Onunda 5 metre altında ise nekropolis’in (İlk çağ mezarlığı) izlerini taşıyan stelleri görmüşlerdir (Eyice 1994: 18). Ayrıca mese ve forumdan geçen Türk dönemi suyolunu ortaya çıkaran sondajlar yapılmıştır.

Anıt 1955’de ciddi bir restorasyondan geçmiştir. Anıt’ın en üst kısmına kadar demir iskeleler konulmuş, kaidesindeki taşlar ve gövdesindeki porfirin araları ve çatlakları doldurularak demir çemberler yenilenmiştir (Eyice 1994: 483). 1972-73 yıllarında onarım geçiren anıt 1999 depreminden sonra tekrar zarar görmüştür. Anıt’ın restorasyonuna 2003 yılında başlanmış ve yedi yıl sonra Şubat 2010’ tamamlanmıştır (Sav 2012: 18, Ulutürk 2010: 22).

Beyza Akat
(https://www.tarihlisanat.com/constantinus-sutunu-cemberlitas/)

Kaynakça:

  • Çelik, Z. (1986), 19.Yüzyılda Osmanlı Başkenti, Değişen İstanbul, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları
  • Ersin, Ö. (2007), “İstanbul Beyazıt’taki Theososius Forumu ve Yapılan Değişim”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul
  • Eyice, S. (1994), “Çemberlitaş”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 2, s.482-483, İstanbul
  • Kuban, D. (2010), İstanbul Bir Kent Tarihi, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
  • Müller-Wiener, W. (2002), İstanbul’un Tarihsel Topografyası (Çev. Ü. Sayın), İstanbul, Yapı Kredi Yayınları
  • Pardoe, J. (2010), Beauties of the Basphorus, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
  • Sav, M. (2012), “Çemberlitaş ve Nuruosmaniye Camii ile Çevresinin Arkeotopografyası”, s.8-19, Vakıf Restorasyon Yıllığı 5
  • Ulutürk, B. (2010), “İstanbul’daki Genç Antik ve Bizans Dönemine Ait Dikilitaşlar’ın Kent İçindeki Konumları Ve Geçirdikleri Tarihsel Değişim” Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu