Çorum Ressamı Olarak Da Bilinen ‘Traugott Fuchs’ – Uğur Yeşilgöz yazdı…
ÜLKEMİZDE BİLİMİ YEŞERTENLER YAZI DİZİSİ - 1

1933 senesinde Alman Nasyonal Sosyalist Partisi‘nin yükselişi ve düşüşü; arkasında bıraktığı yıkım tarihte sürekli hatırlanmakta; filmlere, kitaplara, tiyatro sahnelerine konu olmakta. Toplum hafızasında oldukça önemli izler bırakan bu dönem, Türkiye açısından ayrı bir önem teşkil etmektedir.
Nazi zulmünden dolayı ülkelerini terk etmek durumunda kalan, başta Almanya ve Avusturya olmak üzere birçok bilim insanının durağı o dönemde Türkiye olmuş, hali hazırda Türkiye’de devam eden yüksek öğretimde reform hareketlerine büyük etki etmiş, İstanbul Üniversitesi’nin bir anlamda yeniden kurulmasına ve Ankara Üniversitesi’nin oluşturulmasında, öğrenci eğitim standartlarının bir ölçüde dünya standartlarına çıkarılmasında büyük katkıları olmuştur.
Ne yazık ki, sözleşmeleri bitiminde büyük bir kısmı Amerika’ya giden, bazılarının Türkiye’de kalmayı tercih ettiği bu bilim insanlarının Türkiye’de bıraktığı etki görmezden görülerek ihmale uğramıştır.
Zamanında bu bilim adamaların Türkiye’de bıraktığı etki, okyanus ötelerinden takip edilmiş, dünyanın en saygın üniversiteleri bu bilim insanlarını transfer etmeye uğraşmış, A.B.D gibi ülkelerin bilim politikalarının oluşturulmasında bu bilim insanlarının oldukça büyük katkıları olmuştur.
Ülkesini terk etmeme uğrana, fakülte amfisinde linçe uğrayarak öldürülen, Yahudi geçmişinden dolayı toplama kamplarına gönderilen savaştan sonra bile ayrımcı politikalara maruz kalacaklarını bile bile ülkelerine dönüp tahrip edilmiş bilimleri tekrar canlandırmaya yönelik çalışmalar yapan bu bilim insanları; bilimin evrenselliği ve bütün toplumlara ait olduğuna karşı büyük bir kanıt niteliğindedirler.
Ülkemizde yıllarca köy köy gezerek hastalık raporları tutan, Türkiye’de folklor ve kültür araştırmalarına hayatını adayan, İbn-i Rüşd, Farabi, İbn-i Sina gibi düşünürlerin dünya felsefesine ve Avrupa’da yaşanan aydınlanma hareketlerine etkilerini araştıran ve ispatlar sunan bu bilim insanlarının hak ettiği değeri almasının toplumsal bir görev olduğu aşikardır.
Bu yazı dizimize gölge Çorum Ressamı olarak da bilinen Alman filolog ve Şair Traugott Fuchs ile başlamak istiyorum. Fuchs, 1906 senesinde yedi çocuklu Fuchs ailesinin dürdüncü çocuğu olarak dünyaya gelir. Fuchs, Almanya’da Berlin, Köln gibi üniversitelerde Romanoloji, Alman Dili ve Edebiyatı eğitimi almıştır. Eğitim aldığı hocalar arasında kendisi gibi Türkiye’ye yolu düşen Leo Spitzer de bulunmaktadır.
Çevresinde insancıl tavırları ve adalet duygusuyla bilinen Fuchs, Nazi baskısının üniversitelerde artık daha yakından hissedildiği dönemlerde Yahudi olamasa da başta hocası Leo Spitzer ve diğer hocaların Yahudi olmasından dolayı yaşadığı ayrımcılığa tepki göstererek protestolarda bulunmuş, 1933 yılında Köln Üniversitesi’ndeki asistanlık görevinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Leo Spitzer, 1933 senesinde Türkiye’ye gelince Fuchs da hocasının peşinden 1934 senesinde Türkiye’ye gelmiş ve İstanbul Üniversitesi’nde ‘‘Fransızca okutman’’ olarak göreve başlamıştır. Hocası Loe Spitzer 1936 tarihinde Amerika’ya gitmiş, ısrarla Fuchs’u yanına çağırmış ancak Fuchs Türkiye’de kalmaya devam ederek, 1978 senesinde emekli oluncaya kadar İstanbul Üniversitesi’nde çalışmaya devam etmiştir.
Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru, Almanya’ya karşı savaşa girmek durumunda kalır. 1944 senesinde savaş durumundan ötürü Almanya’ya dönme durumu ortaya çıkan Fuchs, benzer durumları yaşayan diğer bilim adamları gibi 1945 yılına kadar Çorum şehrinde ikame ettirilmiştir. Akademik dünyadan ve kaynaklardan uzakta kalan Fuchs burada bulunduğu on sekiz ay boyunca kendini resim sanatına vermiştir. Fuchs’un çalışmaları Anadolu’da yaşayan insanlar ve coğrafi özelliklere yoğunlaşmıştır. Yaptığı sulu boya, yağlı boya ve eskiz çalışmaları sanatsal yönünün yanında sosyolojik anlamda da önemlidir. Önceden herhangi bir resim eğitimi almasa da Fuchs’un resimleri daha sonrasında çeşitli sergilerde sergilenmiştir. 1986 yılında resimleri ve çalışmaları Çorum and Anatolian Pictures isimli kitapta da yayınlanmıştır.

Hayatı boyunca dünya ve Türk kültürüne önemli hizmetleri olan ve Türkiye’ye yolu düşsün düşmesin Alman göçmenlerle sıkı bağları olan Fuchs, uzun süre Nobel Edebiyat ödüllü şair Herman Karl Hesse ile ve doğu kültürleri hakkında çalışmalarıyla ünlü şarkiyatçı Hellmut Ritter ile uzun süre mektuplaşarak deneyimlerini paylaşmıştır.
Traugott Fuchs ikinci vatanı olarak gördüğü ve her fırsatta çok sevdiğini belirttiği Türkiye’de 21 Haziran 1997’de vefat etmiş, vasiyeti üzerine İstanbul’da Feriköy Protestan Mezarlığı‘na defnedilmiştir. Traugott Fuchs’un tabloları, mektupları, eserleri ve tüm özel arşivi Prof. Dr. Süleyha Artemel’in himayesine verilmiş, daha sonra ‘‘Traguott Fuchs Kültür ve Tarih Mirası Arşivi’’ projesiyle katalog haline getirilmiştir.
Uğur Yeşilgöz
(uguryesilgoz@hotmail.com)
Yaptığınız Her Eylem Düşüncelerinizin Yansımasıdır – Etingü Dönmez Durgun yazdı…