SÖYLEŞİ

Banu Sağnak: ‘Resimlerim Kendimi Bulma Yolculuğum’

Türkiye ve Avrupa Güzellik yarışmalarında dereceleri ile ülkemizi gururlandıran, ekranların sevilen yüzü sunucu, Banu Sağnak’ın ‘’Boyalı Yüzlü Rahipler, Çocuk Keşişler, Büyük Bilge Atatürk’’ isimli ilk kişisel sergisi, 17 Aralık cumartesi akşamı İstanbul Lale Vakfı’nda açıldı.
Açılış gecesi İstanbul cemiyet, sanat ve basın hayatından çok sayıda davetlinin katılımı ile gerçekleşti.

Tarihi mekanda hayat bulan sergide sanatçının on bir eseri , ‘’Boyalı Yüzlü rahipler, Çocuk Keşişler, Büyük Bilge Atatürk’’ olmak üzere üç tema etrafında yer alıyor. Kendine has fırça darbeleri ile realist yaklaşımını canlı renklerle bütünleştirerek izleyicisini içine çeken özel bir sergi.

Banu Sağnak ile ilk kişisel sergisi özelinde, geçmişten günümüze sanat hayatı ile ilgili özel bir röportaj gerçekleştirdik.

KitaptanSanattan.com / Yeşer Yelmez

Banu Sağnak: 'Resimlerim Kendimi Bulma Yolculuğum'

  • Resimle olan bağınız nasıl başladı?

İnsanlar beni algı olarak önce ekranlardan tanıdı. 1992 senesinde Türkiye ve Avrupa Güzellik yarışmalarının ikisinden de üçüncülük aldım, tabii o bir misyondu. 1990 senesinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik ve Reklam bölümünde okumaya başladım. Bu bölümde ağır bir sanat programı içerisindeydik. Devrim Erbil gibi çok önemli hocalarımız oldu ve tüm bunların sayesinde öncelikle sanatla başladım.

  • Medya ve sanatçı kimliğiniz nasıl ilerledi?

1992 yılında güzellik yarışmalarından aldığım derecelerle bir misyon eklendi ve beraberinde medya tarafım ilerledi. İlk Cen Ajansla başladım ve çeşitli tv programları yaptım. Aynı zamanda Mimar Sinan’daki eğitimim de devam ediyordu, 1994 yılında mezun olduktan sonra da çeşitli atölyelerde sanat eğitimime devam ettim.

2001 senesinde Atölye Şule’de, Ziyad Sultanova’dan yağlıboya, Hayrettin Sönmez’den peysaj eğitimi aldım. Dolayısı ile resim hep hayatımdaydı fakat iş hayatı, medya, sunuculuk derken resim aynı konsantrasyonla devam edemedi.

Banu Sağnak’ın İlk Kişisel Sergisi Sanatseverle Buluştu

  • İlk kişisel serginizi üç başlık altında topladınız. Serginizin çıkış noktası nedir?

İlk çıkış noktam pandemi döneminde oldu. İçimize döndük, kapandık, mahsur kaldık derken özgürlüğümüzün kısıtlandığı dönemde bende bir seri çıkmaya başladı. O sırada fotoğraf sanatçısı ve gezgin Sefa Yamak’ın fotoğraflarından etkilendim. En çok gitmek istediğim yerler Hindistan ve Nepal’i fotoğraflarıyla bize çok iyi yansıttı. Nepal’deki ‘’Boyalı Yüzlü Rahipleri’’ tuvalime taşıdım. Onlar aslında ölümle burun buruna hissederek yaşayan insanlar. Bir yandan da yaşama o kadar bağlı, göz ışıltıları ve ifadeleri ile yaşamın içindeler. Kendilerini griye boyuyorlar, ölümle yüz yüze yaşıyorlar, ta ki nisan ayında Nepal’de düzenlenen Holy adındaki festivale kadar. İşte o zaman renkleniyorlar, baharı kutluyorlar. Hem yaşam hem de ölüm var diyorlar. Dolayısı ile pandeminin verdiği o hissiyatla, kapalısınız ve ölümle burun burunasınız yine de yaşam enerjisini hissediyorsunuz tıpkı Nepal’li rahipler gibi. Bu ilk seri böyle başladı.
‘’Çocuk Keşişler’’de öyle oldu. Fotoğraf sanatçısı Steve Mccurry’nin fotoğraflarından esinlendim. Fotoğrafta çocukların elinde silahlar vardı, resmederken ellerinde telefonla kompozisyon ettim.
100. yılımıza girdik ‘’Baş Bilge Atatürk’’ isimli üçüncü temayı hayata geçirdim. Atatürk, devlet adamlığı, askerliği bir yana benim hayatımda her zaman baş bilgem olmuştur. 5 yaşında anaokulundayken sırf onun gözlerini resmediyordum, daha o yaşlarda benim için çok önemliydi. Sergideki Atatürk resmini ilk önce füzenle başladım, sonra yağlıboya olarak devam etti fakat yüzünü füzen olarak bıraktım, benim için çok özel bir çalışma oldu.
Diğer bir resim ise; Atatürk’ün çok sevdiği atı Sakarya. Sakarya Meydan Muharebesini kazandığı at olması sebebi ile de özel bir yere sahip.
Eserlerimde renk, bakış, duyu ve ifadenin gücü yer alıyor. Resimlerimde işin ruhunu hissetmek istiyorum ve o ruhsal ifade birer ayna pozisyonu görüyor. Kendini bulma yolculuğu diyebiliriz.

Banu Sağnak: 'Resimlerim Kendimi Bulma Yolculuğum'

  • Sanatın içinden hep iyiliği geçiriyorsunuz. Geçtiğimiz yıllarda da‘ ’Mutlu Çocuklar Aydınlık Yarınlar’’ isimli özel bir projeniz olmuştu.

‘’Mutlu Çocuklar, Aydınlık Yarınlar’’ diye özel bir proje yönettim. Bütün sanatçılar pandemi döneminde kapalıydılar. 30 sanatçıyı Istanbul Concept Gallery kurucusu Işık Gençoğlu ile dijital ortamda bir araya getirdik. İlk önce bütün sanatçılar çocuk temalı resimlerini paylaştı, hepsini özel olarak fotoğrafladık ve dijital medyada kartlar haline getirdik. Türk Eğitim Derneği burslu çocuklar yararına gerçekleştirilen projede, satılan kartlarla çocukların eğitim hayatına katkıda bulunuldu. İyi bir amaç uğruna yola çıktığımız özel bir projeydi.

  • 23 – 24 Aralık tarihlerinde İstanbul Lale Vakfı’nda Atölye Şule kurucusu, Şule Özyıldırım anısına özel bir kermes düzenleyeceksiniz, içeriğini biraz anlatır mısınız?

Şule Özyıldırım benim çok yakın bir dostum ve büyük bir hayvan severdi. Maalesef bir buçuk yıl önce kendisini aniden kaybettik. Atölye Şule’deki objeler, kendisinin hayata geçirdiği 22 tablosu, aynı zamanda kendisi bir varak ustasıydı varak çalışmaları, antikalarını ailesi bana emanet etti. Tamamen Şule Özyıldırım’ın anılarını yansıttığı eşyalar satışa sunularak, tüm gelir Göktürk Hayvan Severler Derneği ve Lale Vakfı’na bağışlanacak.

KitaptanSanattan.com / Yeşer Yelmez-Sanat Yönetmeni

Banu Sağnak: 'Resimlerim Kendimi Bulma Yolculuğum'

Kalbinizle İlgili 8 Şehir Efsanesi: İşte Gerçekler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu