KÖŞE YAZILARIVeysel Boğatepe

Geçmişten Geleceğe Müzikal Yolculuk: ‘İstanbul 23. Caz Festivali’ – Veysel Boğatepe yazdı…

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın ( İKSV), düzenlediği 23. Caz Festivali‘nin basın buluşması, Ankara’daki patlama nedeniyle 28 Mart 2016 tarihine ertelenmişti. Söz konusu tarihte ve İstanbul Nola adlı mekânda gerçekleştirilen toplantıya festivalin ana sponsorluğunu 19 senedir üstlenen Garanti Bankasını temsilen Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere de katıldı. İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, festivale ilişkin değerlendirmelerde bulunurken Caz Festivali Direktörü Pelin Opcin, festivalin içeriği hakkında genel bilgiler aktardı.

 Yoğun ilginin gösterildiği basın buluşmasında ayrıca 70’li, 80’li ve 90’lı yıllara damgasını vuran caz müziğinin öncü isimlerinin kolajlandığı kısa bir video sunumu da yapıldı. Bu sene Arap müziğinin de yer alacağı festivalde, Ömür Boyu Yaşam Ödülünü ise Özdemir Erdoğan ile Ergüven Başaran alacak. Usta isimlerin yanı sıra genç yeteneklerin de kendilerini ifade edebileceği festivalde bu sene ilk defa Caz kapsamında çocuklar için de etkinlikler düzenlenecek. Yaklaşık 20 mekân ve 200’ye yakın yerli-yabancı sanatçının katılacağı festival ise 27 Haziran‘da başlayacak ve 25 Temmuz 2016’da sona erecek.

Denetim Mekanizması ve Sanatın Tekelleşmesi

Global kapitalist sistemde eleştiri oklarının çevrildiği konulardan birisi de sanatın tekelleşmesi ve İKSV’ye de bu yönde getirilen eleştirilerdir. En başta tekelleşme, iktidarın veya otoritenin bütün denetim mekanizmalarını kendi kontrolleri altına alma istekleri veya çabalarının bir sonucudur. Fakat siyasi erkin dışında sanat alanlarını, ticari alanlara dönüştüren tüccarların varlığını da inkâr etmek mümkün değil. Bu kurumlar, sanatçı üzerinde bir sömürü düzeni kurmuşlardır ve tek amaçları, hedefleri kazanmak, daha çok kazanmaktır. Neden mi? İzahını yapayım.

En başta tekelci zihniyetin kâr-zarar hesaplamasını yapmadan ve kâr edemeyeceği hiçbir organizasyonu finanse etmeyeceğini, bütçe ayırmayacağını hatırlatayım. Bu gerçekten hareketle, vakfın kurucusu Eczacıbaşı Holding, kültür-sanata ciddi mali kaynak ve emek harcıyor. Kültürel organizasyonlarından kazandıkları ise (bilet satışları vs.) giderleri dahi karşılamıyor. Kaldı ki sosyal bir kurum olan İKSV, herhangi bir siyasi ideolojiyi de temsil etmiyor. Ayrıca bizzat kendisi ve sponsor firmaların destekleriyle gerçekleştirdiği etkinliklerde, siyasal otoritenin işsizler ordusuna dahil edeceği yüzlerce öğrenciyi hem istihdam ediyor hem de pratik yapma fırsatı veriyor. Bu gerçeklerden hareketle sanata destek veren ile sanatı bir ticari alan olarak kullananların ayrımını iyi yapmak gerekiyor ki; İKSV’ye bu yönde yöneltilen eleştirilerin de haksızlıktan ziyade hazımsızlıktan kaynaklandığı açıktır.

IMG_0774
Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere

Sponsorlar ve Garanti Bankası

Bir diğer eleştiri ise festivalin ana sponsorluğunu 19 yıldır üstlenen Garanti Bankası’nın Gezi Olayları’ndaki tutum ve politikasınadır. Hatırlayacak olursak, Doğuş Grubu‘na bağlı tüm kurum ve kuruluşlar, bu tutumlarından dolayı protesto edilmiş ve Garanti Bankası’na yönelik kredi kartlarını iptal etme yönünde bir kampanya başlatılmıştı. Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen ise protestolara ilişkin Gezi parkı direnişine karşı olmadıklarını ve kendisinin de Çapulcu olduğunu ifade etmişti. Bu kısa notu düşmekte ki amacım, eleştirinin hedefi olan Garanti Bankası ile İKVS’den taraf olmak veya eleştirmek değil, salt doğruları objektif şekilde ama makul / mantık çerçevesinde değerlendirmektir. Ayrıca sponsor ile çalışmak yalnızca İKSV’ye özgü bir yol veya yöntem değil. Büyük çaplı kültürel organizasyonların tamamının arkasında büyük firmaların destekleri vardır. Aksi halde bağımsız bir organizasyon gerçekleştirmek için ciddi bir mali kaynağınız olması kaçınılmaz gerçeklerdir.

Sonuç itibariyle kamu yararına yapılmayan, toplumun ortak değerlerine aykırı veya siyasi hegemonyanın ideolojisini benimseyen kültür-sanat faaliyetlerinin eleştirilmesinin haklı gerekçeleri vardır ve eleştirilmeli, deşifre edilmelidir. Ancak 23 yıldan beridir bizzat kendi emek ve finanslarının yanı sıra sponsorların destekleriyle gerçekleştirilen kültürel organizasyonları, etkinlikleri sözüm ona tekelleşme olarak değerlendirmek, en avam ifadeyle ucuz yollu bir tavırdır. Çünkü festivale katılan hiçbir sanatçı ve grup, İKSV’nin ömür boyu sözleşmeli personeli olmadığı gibi tekelinde de değildir. Gezi olaylarında duyarsız kaldı diye ve sırf bu nedenle İKSV’nin Garanti Bankası ile hukukuna ve kültürel işbirliğine yönelik eleştiriler yöneltmenin altında yatan salt gerçek, bu işin tüccarlığını yapmaya heveslenenlerin hezeyanlarından öte bir anlam ifade etmemektedir.

Veysel Boğatepe

IMG_0856

Veysel Boğatepe Kitapları

Başa dön tuşu