KÖŞE YAZILARIMahmut Çaymaz

Taşrada Bir İdam Mahkumu – Mahmut Çaymaz yazdı…

10 Ocak 2024 tarihinde Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde Victor Hugo’nun yazdığı, Ahmet Yapar’ın uyarladığı, Hüseyin Kefeli’nin yönettiği, Işık tasarımını Cüneyt Altınışık’ın yaptığı, Prodüksiyonunu Kefeli Sanat’ın üstlendiği “Bir İdam Mahkumunun Son Günü” adlı tiyatro oyununu seyrettim.

Bu oyunu diğer tiyatro oyunlarından ayıran önemli bir özellik, Düzce’den çıkmış olması. Büyükşehirin imkanlarından ziyade daha kısıtlı imkanlarla tiyatro yapmaya çalışan bir grup insan, tiyatronun orada idam edilmeme savaşını bizlere sunuyor. Büyükşehirdeki olanakların (oyunculuk eğitimi vb.) olmadığı düzlemde, insanların bir şey öğrenme çabasıyla elde edilen bilgi doğrultusunda bir iş ortaya koyulmuş. O yüzden oyunda bazı kusurlar oldukça göze çarpmakta…

Uyarlama noktasında Ahmet Yapar, oldukça başarılı bir şekilde tiyatronun isteklerini karşılamış ve roman metnini, tiyatronun ihtiyaçları doğrultusunda bir oyun haline getirmiş. Klasik bir yapıda bizi karşılayan metnin başı, sonu ve ortası oldukça netti ve bir düzeni sorgulamaktaydı. Meydanda ölen insanın ölümü, gerçekten bir ceza mı yoksa halk için görsel bir şölenin parçası mı, bunu sorgular nitelikteydi.

Sahneye ilk girdiğimiz anda, bizi kırmızılar içerisinde bir ‘giyotin’ karşıladı. Sanıyorum ki kırmızı, bize kanı ve vahşeti özetlemekteydi. Giyotine kafası sokulan bir idam mahkumunun ve meydanda onun ölümünü kahkahalarla seyreden halkın bir parçası olduk. Hüseyin Kefeli’nin çok kadrolu ancak bireysel şovunda ne yazık ki benzetmeci bir oyunda, göstermeci bir oyunculuk izledik.

Hüseyin Kefeli’nin rolünü seyirciye diksiyon dersi verir gibi ve büyüte büyüte oynaması, bize yapay bir oyunculuk sunmasına neden oldu. Acı ve gerçek bir olayın, oyunculuklara yapaylıkla yansıması, bize oyunda bir yabancılaştırma unsuru olarak geri döndü. Bazı oyuncuların -amaç dördüncü duvarı kırmak olmamasına rağmen- yanındaki karakteri bir kenara bırakarak, bir müsamere tadında seyirciyle konuşması, ne yazık ki bizi oyundan tekrar tekrar uzaklaştırdı.

Eyüp Topal’ın canlandırdığı kürekçilerden birinin, ölümle burun buruna iken oldukça doğal delirme hali ve son dakikada, Tanrı’ya yıllarca olan inancının, papaza sorduğu “Tanrı’ya inanıyorum beni tekrar yaşatacak mı?” sorusu, acizliğini sonuna kadar gözler önüne sermekteydi.

Çok kısa bir rolü olmasına rağmen, rolünün değerini çok iyi bilen ve küçük yaşta büyük bir farkındalık ile oynayan Hümeyra Halisküçük, ‘Meri’ karakterini rolünün gereksinimleri dahilinde oldukça doğal oynadı ve bu genç yaşında, oldukça başarılı bir oyunculuk sergiledi.

Işık tasarım düzleminde oldukça sade bir ışık tasarımı söz konusuydu. Oyunun bir görsel şölene dönmesinden ziyade, oyuncuyu destekleyen ışıklar tasarlanmıştı. Sahne geçişleri, oldukça başarılı ve yumuşak yapılarak bize doğal bir geçiş sundu. Yargıca sahnenin karşısından verilen ışık sayesinde arkaya bir gölge oluşturuldu ve bu tasarım, “Acaba kararı veren gerçekten gölge mi, yoksa yargıç mı?” sorusunu, ışık oyunu ile bize sordurdu.

Kostüm tasarım noktasında döneme uymayan, oldukça fazla kostüm detayı söz konusuydu. Siyah kot pantolon giyen avukat, günümüz modasını takip eden tişört üstüne kareli gömlek giyen halk ve aylarca belki yıllarca bir hücrede yaşayan saçı-sakalı birbirine karışmış ‘bir idam mahkumu’nun üstündeki çamaşır makinesinden yeni çıkmış, seyirciye bir idam mahkumu olmayı istetircesine bir pijama takımı, bizleri kostüm tasarımı noktasında  dönemden oldukça uzaklaştırdı.

Bir taşradan ortaya çıkan ‘Bir İdam Mahkumunun Son Günü’ oyununda, kostüm tasarımcısının, sahne tasarımcısının vb. unsurların olmaması sebebiyle, birçok alanda ne yazık ki karar mercii yönetmen olmuş ve bu hataları kaçınılmaz kılmıştır. Her şeye rağmen zor şartlar altında tiyatro yapmaya çalışan ekibin, bu konular hakkında en azından asgari düzeyde araştırma yapması gerekmektedir.

Bu kadar olumsuz etken olmasına rağmen, oyunun, iki oyuncunun doğallığını ve bu proje ile iki oyuncuyu da (Eyüp Topal, Hümeyra Halisküçük) Düzce’den tiyatroya kazandırmış olması ve “düzenin, cellatla düzelmeyeceğini” anlatan mesaj dolu bir oyun ile bazı şeyleri sorgulamamızı sağlaması, yine de takdire şayendir.

Mahmut Çaymaz
Tiyatro Eleştirmeni & Dramaturg

Besinlerin Kanser Riski Üzerindeki 5 Etkisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu