Evrenin Yoktan Var Olması İçin Önce ‘Yok’un Var Olması Gerekiyor – Mustafa Günen yazdı…
Sanat Manifestom - 7
Önceki yazıda miktarı sabit, değişmez enerjiyi içecek kutusuna benzetme yaparak inceledik, şimdi de enerjinin varoluşunu miktarı sabit değil de var olduktan sonra giderek çoğalarak büyük patlamaya geldiğini var sayarak irdeleyelim. Tabi bu varsayım, sadece spekülasyon değil, bilimin de dışına çıkmak olacaktır. Ancak ilgili akademisyenler ve konuya iyi derecede hâkim kişiler dışında birçok insan evrenin böyle var olduğunu zannediyor. Kısaca, enerjinin var olduktan sonra giderek çoğaldığı ve bir süre sonra patlayıp (Bigbang) evreni oluşturduğunu zannediyor. Dolayısıyla kafalarda doğru resim oluşması için bilim dışı da olsa bu varsayıma da kısaca değineyim.
Olmayan Bir ‘Yok’tan Ve Olmayan Bir Mekanda Var Olan Evren – Mustafa Günen yazdı…
Saf enerjinin yoğunluğu giderek artması iki şekilde olabilir. Ya tıpkı bir havuza su dolması gibi enerjiye dışardan bir akış, bir ikmal var demektir. Ancak bu, gelen suyun dış kaynağın nerede oluğunun izahını, tanımını gerektirir. Ki bunun üzerinde hiç durmuyorum. Ya da yoğunluğun artması için kendi içinde hareketin olması lazım. Tekillikteki enerji de hiçbir hareket hiçbir titreşim (frekans) yok. Titreşebilmesi için boşluk, uzay yok ki titreşin hareket etsin ve yoğunluğunu değiştirerek şişsin. Dolayısıyla bunların ikisi de BigBang teorisine aykırıdır. Ama biz yine de bu aykırılığı göz ardı edelim ve hayali olarak enerji sıfırdan başlayıp çoğalarak var oldu diyelim ve onun başlangıcına geriye devam edelim ve sonuca bakalım.
Eğer enerji giderek azalıyor şeklinde geriye gidişe devam edersek, sonunda enerji, başladığı sıfır noktasına, yokluk noktasına, yani hiçlik denilen noktaya kadar gelir şeklinde düşünürüz. Ne var ki bu düşünce yanlıştır! Çünkü ortada yok diye bir unsur yok, hiçlik yok! Bu durumda başlangıca doğru geri gittiğinde, enerji, herhangi bir yokluğa veya hiçliğe gelmiş olmuyor; kendi yok oluyor ya da hiç oluyor. Kısaca varlığını yitiriyor hepsi bu. Sonuç olarak ortada ne evren, ne hiçlik, ne yokluk, ne de bir uzay, bir boşluk hiçbir şey kalmıyor, hepsi de hiç var olmamış oluyor.
Görüldüğü gibi, enerji varoluşuna, ister sıfırdan başlayıp çoğalarak, ister miktarı sabit değişmemiş olarak başlasın durum fark etmiyor. Bahsettiğimiz yokluk ve varlıkla ilgili her şey enerjiyle başlamış, onun öncesi yani enerjinin yok durumu yok. Bu sonuca göre eğer yok bile yoksa o zaman enerji yoktan var olamaz. Olmayan yoktan nasıl var olsun? Demek ki enerji yoktan var oldu diyebilmek için önce yokun var olması gerekiyor. Şimdi bu konuya girelim. Önceki bölümlerde yok kavramını ayrıntılı olarak açıkladım. Burada yokun bilime dayalı fizik varoluşla olan ilişkisini irdeleyeceğim.
Eğer duruma akılcı bir gözle bakarsanız, yoktan var olma olayında öncelik yok’undur. Zira yoktan var oldu demek, var olan şeyin öncesinden bahsetmek, o var olan her neyse önce yoktu sonra var oldu sıralaması yapmaktır. Böyle olunca da mantıken yokun var olması, hatta önce yokun var olması gerekiyor. Dikkat edin, bu sorun dilden veya ifade şeklinden kaynaklanan bir sorun değildir. Enerjinin durumu böyledir. Zira enerjinin bir başlangıcı olduğunu biliyoruz. Öyleyse her başlangıcı olan şey gibi enerjinin de henüz var olmadığı yani yok denilen öncesi bir durumu olmalıdır. Şimdi nasıl bir yoktan bahsediyoruz, oradan devam edelim
Yok demek, hem bilimsel hem de mantık olarak hiçbir şeyin var olmaması demektir. Dolayısıyla da hiçbir şeyin olmadığı yoktan herhangi bir şeyin var olmaması gerekir. Öyleyse burada bahsettiğimiz yok, bir şekilde kendisinden bir varın oluşacağı içerikte olmalıdır. Değilse, yine o yoktan herhangi bir şey var olamaz. Yani yokun kendisi var olsa bile, eğer yapısı müsait değilse yani mutlak yoksa o yoktan hiçbir şey var olamaz.
Ancak enerji dediğimiz şey var oldu. O zaman eğer enerji yoktan var olduysa, o yok, içerik olarak enerjinin var olmasına müsait, en azından enerjinin var olabileceği durumu barındırıyor demektir. Bu da bahsedilen yokun aslında tam anlamıyla( mutlak yok) olmadığını gösterir. Sorun bitti mi? Hayır, başka açmazlar var.
Diyelim ki yokluk durumu enerjiden önce var oldu ya da vardı. Sorun şu ki o yok da, başka her ne olursa olsun eğer enerji yoksa ya da enerjiyi oluşturacak bir yapısı yoksa yine bu evren var olamayacaktır. Bunu daha anlaşılır hale getirmek için bir benzetme yapayım. Diyelim ki dış dünyaya kapalı bir mutfaktasınız, o mutfakta envai çeşit yiyecek maddesi var ama kuru fasulye yok. Eğer kuru fasulye yoksa, o mutfakta, birçok çeşit yemek yaparsınız ama kuru fasulye yemeği yapamazsınız.
Buraya kadar yoktan var oldu cümlesindeki yok’u değerlendirdim. Ancak, bilimin, literatürün “yok”u çok farklıdır. Bunun için Amerikalı kozmoloji Profesörü Sean Carroll’un kitabından bir aktarma yapayım:
“Evren genişliyorsa neye doğru genişliyor? Hiçbir şeye. Evrenden söz ederken, onun bir şeylere doğru genişlediğinden söz etmenin gereği yoktur –bu evrendir- başka bir şeyin içinde olması gerekmez; bütün olan biten bu olabilir. Böyle düşünmeye alışık değiliz, çünkü gündelik yaşamımızda deneyimlediğimiz nesnelerin hepsi uzayın içinde yer alır; ama evren uzaydır ve “dışı” diye bir şeyin olması gerekmez. Aynı şekilde, bir kenar olması da gerekmez –evren uzayda sonsuza kadar ilerliyor olabilir. Ya da aslına bakarsanız sonlu olup bir kürenin yüzeyi gibi, kendi üzerine toplanıyor da olabilir. Var olan gözlemlere bakarsanız, çok yüksek olasılıkla bunu asla bilemeyeceğiz.” (Sean Carroll Zamanın Kozmolojik Tarihi. S 68)
Görüldüğü gibi bilim varsaymadığı veya olmayan bir şeyi, kısaca yok denilen bir durumu değerlendirmez ve gereksiz bulur. Çünkü bilim yani tüm fizik yasaları büyük patlamayla başladı. Ne var ki aynı Büyük patlama teorisi bize evrenin, yani enerjinin bir başlangıcı olduğunu söyler. Eğer başlangıcı varsa bir kerte öncesi yani yok durumu da olmalıdır. Şimdi bu mantıkla devam ederek neler olacağını görelim
Enerjinin kendinden başka hiçbir şey yoktu dediğinizde ne olur? Öncelikle “enerji var oldu” ifadesi değişir. Bu ifadede ki “oldu” kelimesi kullanılamaz. Yalnızca “enerji var” veya “enerji vardı” sözcüğünü kullanabilirsiniz. Çünkü oldu demek, en basit anlamıyla “ortaya çıktı” demektir. Yani ortada yoktu, bir şekilde ortaya çıktı manasındadır. Peki, sadece “enerji var”, ya da vardı şekliyle izah etsek ne olur? Pek bir şey değişmez. Zira enerji ezeli (öncesiz) vardı deseniz bile, bir başlangıcı olduğu durumu değişmez. Dolayısıyla da “yoktan var oldu” ifadesiyle bir farkı yoktur.
Matematik İnsanın Keşfidir, Ancak Doğa Bu Matematiği Kullanmaz – Mustafa Günen yazdı…
Bir başka handikap şudur! Enerjinin kendinden başka hiçbir şeyin olmadığı teorisinden hareket edelim. Eğer onun henüz var olmadan öncesini yani yok durumunu devreden çıkarıp, sadece “öylesine, bir şekilde var oldu” pozisyonuna getirirseniz, o zaman otomatikman onun yaratılmış olduğu durumu devreye girer. Var olan enerji her neyse, her nerede var olmuşsa, orada yaratılmış sonucuyla yüz yüze gelinir. Zira bir başlangıcı olan herhangi bir şey, kendi özelliği uygun olmadıkça veya ortam müsait olmadıkça öylece, kendi kendine var olamaz.
Madalyonun bir de diğer yüzü var. Ne şekilde var olursa olsun, bu enerji, akıl almaz derecede olabilirlikleri barındıran bir yapısal özelliğine sahip. Nasıl bir şeyse, bu özelliklerden muhteşem bir evren var oluyor! Üstelik Enerjideki bu hassas özelliklerden her hangi biri olmasa bu evren olamıyor. Görüldüğü gibi basitçe enerji ya da tekillik enerjisi deyip geçiyoruz ama iş o kadar basit değil. İleriki bölümlerde ayrıntılarıyla açıklayacağım.
Buraya kadar sadece enerjiyi işledim. Ancak enerjiden evreni oluşturan tüm fizik yasalar, matematiksel düzenlerdir. Yani matematik olmazsa olmaz bir unsurdur. O zaman şöyle bir soru ortaya çıkıyor. Fizik yasaları matematiksel düzenlerse, büyük patlamada başlayan nedir? Fizik mi, yoksa matematik mi? Gelecek bölümde devam edeceğim.
Mustafa Günen