Fincandaki Faldan Keloğlan Ve Kelkız’ın Büyülü Yolculuğu
A. Didem Uslu'nun Kaleminden: “Kelkız’la Keloğlan Türk Kahvesi İçerken”
Fincandaki Faldan Keloğlan Ve Kelkız’ın Büyülü Yolculuğu:
“Kelkız’la Keloğlan Türk Kahvesi İçerken”
Türk edebiyatında hem masalın hem de modern anlatının izlerini taşıyan roman 2. baskı ile raflardaki yerini aldı.
Ange Yayınları’ndan çıkan A. Didem Uslu imzalı “Kelkız’la Keloğlan Türk Kahvesi İçerken”, okuru Doğu’nun büyülü atmosferinden Batı’nın modern kentlerine uzanan sıra dışı bir serüvene davet ediyor.
Roman, adından da anlaşılacağı üzere, Türk kültürünün en bilinen masal kahramanlarından Keloğlan ile Kazak bozkırlarından gelen Kelkız’ın yollarının kesişmesiyle başlıyor. Kelkız, Almatı’dan yola çıkarak hayatının aşkını bulacağına inandığı bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuk onu Keloğlan’la karşılaştırır. Keloğlan, tam da hayalindeki Moğolistan’a doğru yoldayken Kelkız’la tanışır ve iki kahramanın yaşamı bir fincan kahvenin etrafında birleşen büyülü bir hikâyeye dönüşür.
Bir kahve falının gölgesinde başlayan bu karşılaşma, okuru kıtalar arası bir serüvene sürükler. Keloğlan ve Kelkız’ın yolları önce Münih ve Basel’e, ardından Halep’in kadim sokaklarına, İslamabad’ın sıcak atmosferine ve Mısır’ın büyülü topraklarına uzanır. Doğu’dan Batı’ya, Batı’dan Doğu’ya uzanan bu masalsı yolculukta iki kahraman yalnızca birbirlerini değil, insan ruhunun derinliklerinde saklı kalan “yol” kavramını da keşfederler.
Türk Kahvesi Kültürüne Ve “Fal Bakma” Geleneğine De Edebi Bir Selam
Yazar A. Didem Uslu, romanında geleneksel Türk masal geleneğini çağdaş anlatım teknikleriyle ustaca harmanlıyor. Türk kahvesinin fincanında beliren şekiller, roman boyunca hayalin ve gerçeğin birbirine karıştığı bir metafor olarak yer alıyor. Her yudum, her yolculuk ve her şehir, yeni bir hikâyeye, yeni bir falın kapısına dönüşüyor.
Romanın dili, tıpkı kahve falındaki şekiller gibi hem somut hem de soyut imgelerle örülmüş. Uslu, Keloğlan ve Kelkız üzerinden aşkı, kaderi, kültürlerarası geçişleri ve kadim masal anlatılarının bugüne nasıl taşındığını sorguluyor. “Kelkız’la Keloğlan Türk Kahvesi İçerken”, bir aşk romanı olmanın ötesinde; zaman, mekân ve kimlik üzerine düşündüren çok katmanlı bir anlatı olarak öne çıkıyor.
Yazarın zengin anlatım gücüyle Doğu’nun hikâye geleneğini modern dünyaya taşıyan eser, aynı zamanda Türk kahvesi kültürüne ve “fal bakma” geleneğine de edebi bir selam gönderiyor.
“Kelkız’la Keloğlan Türk Kahvesi İçerken”, okurunu fincanın içindeki şekillerden çıkıp yola düşmeye, hem içsel hem de kültürel bir keşfe çağırıyor.
Roman, Ange Yayınları etiketiyle edebiyatseverlerle buluştu.
