FRANCISCO GOYA’nın “THE THIRD OF MAY, 1808” eseri – Aysu Altaş yazdı…
İspanyol ressam Francisco Goya, dünya tarihi için çok acı verici günlerden birini resmetti. Fransızlar’ın 1808 yılında İspanyol sivillerini katlettiği Mayıs günlerinden birini anlatan bu resim, sanat tarihi için bir devrim niteliği taşır.
1828 yılında kaybettiğimiz Francisco Jose de Goya y Lucientes, güç bir yaşam sürdü ve tıpkı yaşam öyküsü gibi zorlu ve nitelikli eserler yarattı. Bunlardan biri kuşkusuz “Mayıs’ın Üçü“dür. “2 Mayıs 1808, Memlükler’in Saldırısı“nın devamı olan bu eser, adını o ‘karanlık gün’den alıyor. 266 x 345 cm ebatlarındaki kanvas üstü yağlıboya tekniğiyle 1814’te tamamlanan resim, Madrid’deki Prado Müzesi’nde sergileniyor.
Orijinal ismiyle, İngilizce’de “The Third of May, 1808“, Türkçe’de “Mayıs’ın Üçü,1808” olan eserde tarihi bir ana tanıklık ediyoruz. Fransa’nın başına geçen Napolyon’un Akdeniz’e ulaşmak için İspanya ve Portekiz’i işgal etmesiyle başlayan direniş, Mareşal Joachim Murat‘ın “İspanyollar Fransız kanı döktü, direnen herkes tutuklanacak, tutuklanan herkes öldürülecektir.” diye emir vermesiyle bu hale sürüklendi. Sabaha karşı öldürülen direnişçilerin bir kısmı, Goya’nın tablosuna yansıdı. Direniş esnasında Madrid’de bulunan Goya‘nın (62 yaşındaydı) bu sahne için “…Yerde kanlar içinde insan parçaları gördüm” dediği biliniyor.Picasso‘nun meşhur “Guernica“sına ilham kaynağı olan eserden bahsetmeye çalışacağım.
Resimde karanlık bir tepenin altında, bir grup Fransız askerinin İspanyol direnişçilere tüfek çektiği görülüyor. Askerler direnişçilere olması gerektiğinden daha yakın pozisyonda. Resmin ön tarafında askerlerin öldürdüğü birkaç direnişçi kanlar içinde yatıyor. Esas nokta ise beyaz gömlek, sarı pantolon giymiş genç adam. İsa’nın çarmıha gerilme pozisyonunu alan genç adam, Papa’nın simgesi olan sarı ve beyaz kıyafetiyle dini inancın bir sembolü. Öte yandan genç adamın sağ elinde Hıristiyanlık tarihi için önemli bir kavram olan ‘stigma‘, yani çarmıha gerilen İsa’nın bedeninde oluşan yara görünüyor. İsyan ve acı ifadesiyle teslim olan genç adamın yüzü yerde duran fenerle aydınlanıyor.
Fenerden bahsetmişken, bu resimdeki tek ışık kaynağının bu fener olduğunu da eklemek gerek. Direnişçilerin sabaha karşı öldürüldüğü biliniyor, dolayısıyla hava karanlık. Mekan ve sahnenin verdiği depresif atmosfer, havanın karanlığını bir kez daha vurguluyor.
İsa’yı temsil eden adamın dışında diğer adamlara baktığımızda kimi acı içinde ellerini yüzüne kapamış, kimi teslim olmuş bir ifadeyle askerlere bakıyor, kimisi de yumruk yaptığı ellerini ısırıyor. Dua eden rahip figürü de önemli noktalar arasında. Bu acı ifadeleri, Goya‘nın resmine giren tarihtir ve bu sebeple çok önemlidir. Tüm figürlerin düzgün bir perspektifle karşımızda olması, İspanyol sanatkarın başarısı.
Aysu Altaş