Okullarda bize dağları, nehirleri, ormanları öğrettiler. Çok şey öğrendik. Teşekkür ediyoruz bize öğretenlere… Tam da “40 yıl kölesi oluruz” durumu ve duygusu. Ama bize o dağlardan, o nehirlerden, o ormanlardan kimlerin yararlandığını öğretmediler. O zaman da bir hınç, bir kızgınlık, bir isyan yaşıyor insan içinde ve dışında… Bize o isyanı hikayeler, romanlar, filmler, şiirler yaşatıyor. Gerek açık, apaçık gerekse satır aralarına gizlenen mesajlarla süzüp öğrendiklerimiz bizi yeni bir yaşama yönlendiriyor.
İçiniz nasıl, içiniz…
Haksızlıklara, adaletsizliklere, hukuksuzluğa karşı çıkmak -sonu her ne olursa olsun- en insani, en güçlü duygudur. “Ucunda ölüm yok ya” deriz ya, ölüm olsa bile bu saydıklarımıza karşı çıkmak, dur demek boynumuzun borcudur. Edebiyat, sanatın bütün dalları bize bunu öğretti.
Ancak o zaman içiniz rahat olur, ancak o zaman huzurlu olursunuz, ancak o zaman başınız dik, onurlu yaşarsınız.
Hasan Kıyafet, bundan tam 50 yıl önce “Komünist İmam” romanıyla okurlarca tanınan, ardından da 25 kadar kitap yazan, verimli ve bir o kadar da çalışkan bir yazar. Bıkmadan usanmadan, erinmeden yazıyor. Buram buram Anadolu kokan öyküler yazıyor yazınca da.
İçimizden biri…
Köy Enstitüsü kökenli öğretmen olmasının da etkisiyle gerçekten hayatın içinden, herkese bir şekilde dokunan içerikleriyle sevilen bir yazar Kıyafet. Öykünün farklılığından öte, içerdiği acı, umut, sevinç, hüzün ve/veya umarsızlık, okurun “ben de bunu yaşıyorum” dediği türden.
Darbe dönemlerinde işkence ve kaçaklık öykülerine ağırlık verirken, şimdi göçmenler üzerine kuruyor öykülerini. Suriyeli ve gerçekten de ötekileştirilen göçmenleri betimlerken insan yanınız yaşananlara isyan ediyor. Burada öne çıkan anlatılandır aslına bakarsanız, o da bizim yaşamımızdır. Hasan Kıyafet ister bir önder öğretmen (Son TÖB-DER Genel Başkanı Gültekin Gazioğlu’nun 12 Eylül’le birlikte cunta zulmünden kaçış çabası) üzerinden isterse savaş ‘artığı’ gazinin karşılaştığı ama anlayamadığı durumu anlatsın, bizi anlatıyor. Derli toplu anlatımı, sözcük oyunlarına kapılmadan, mesajını abartmaksızın aktarımıyla sevilen bir yazar Hasan Kıyafet.
Bitmeyen öykü…
Telos Yayınları arasından 2019 Aralık’ta çıkan, “Yarım Madalya”nın girişinde, “insan doğmak kolay, fakat insan kalmak zormuş” diyor yazar. Alabildiğine görsel ve okuru sarıp sarmalayan diliyle okunurken de düşündüren Kıyafet’in, günün gündemine de uygun düşen “Benim Nobel’im, işçi sınıfının verdiği bir aferindir” cümlesi, tüm yapıtlarının kahramanı olan emekçilere selam oluyor. Tabii, arkasından “Devrimi görmeden ölmek bize yasak” demesi, gerçek bir mesaj hayata tutunmayı gözeten. Sen çok yaşa Hasan Ağabey, çok üret, çok okuyalım biz de…
Korkut Akın