KÖŞE YAZILARINihal GüresSANATTAN

‘Humus Sedası’ Depo’da – Nihal Güres yazdı…

Humus şehrindeki sosyal, kültürel ve sanatsal hayattan kesitlerin sunulduğu “Humus Sedası” adlı sergi Depo‘da açıldı. Kaleemat Sanat Galerisi ve SIMAT -Kültürel Miras için Suriyeliler işbirliği ile açılan bu sergide, açılış töreninde Mırra kahvesi içtik ve Suriye ezgileri dinledik. Suriye tatlıları sundular ama savaşları hangi tatlı, hangi şerbet silebilir ki…
Birbirimize ”Seda”mız var.
Barış….Yalnızca Barış..

Humus, bir zamanlar çok güzel bir yermiş. İnsanlar mutlu yaşarmış. Sabah kalkarmış, kahve içermiş, çay içermiş, sohbet edermiş, şiir yazarmış, resim yaparmış, okula gidermiş, çarşıya gidermiş, sinemaya gidermiş, sevgiliyle buluşurmuş, sevgiliyle elele tutuşurmuş, sevgiliyle öpüşürmüş, sevgiliyle evlenirmiş, çocukları olurmuş,  çocukları okula gidermiş…

Sonra bir gün o anlamsız savaş gelmiş. Bütün insanların kalplerini, ruhlarını, yaşamlarını mahveden o anlamsız savaş…

Her yeri, her şeyi mahveden savaş Suriye kültürüne önemli zenginlikler katan bu tarihi kenti yıkmış.

Humus, savaş için ayrı sevgi için ayrı vakit

Kötü bir şarap kadehi
Kötü bir şarap kadehi
Ucuz bir sigara
Akılsız donmuş bir gece
Elektrik yok, yakıt yok
Orada deli bombardıman
Ve kılı,  sözde kutsal çatışmalar
Gençlerimizi , çocuklarımızı öldürür.

Kalitesiz bir hava soluyarak
Barut ve nemli küf tadında.

Engelli Fadi
Veya saygılı bir dille:
Özel ihtiyaç sahibi
Kıvrımlı bükülüp titriyor
Elime geçen örtüyle onu örtüyorum
Ve hıçkirarak Ağlıyorum.

Ben yaşadığım o vasıfsız ülkeye ağlıyorum
Ucuz ve boşuna öldürülen canlara ağlıyor ve özlüyorum onları
Bende yaşayan ve sonra beni bırakan kadını özlüyorum
Sonrasında yeryüzünde sürgün edilen çocukları
Ve yaşadığım deli savaşı
Engelliyor ben
Genel ihtiyaç sahibiyim

Humus, savaş için ayrı. ..sevgi için ayrı vakit…

Şair Abdülkerim Ömereyn

Yakılmış, yıkılmış şehirlerini kalplerinde taşıyan sanatçılar, kalbimizi acılarla çevirip, söyleyecek hiç bir söz bırakmadılar. Ta ki boğazımızdan, barış barış diye hırıltılar çıkıncaya kadar..

“Humus”u bilen herkes, tarihin derinliğini ve coğrafi yapısının yumuşaklığını fark etmiştir. Humus güneyin başkenti Şam ile Kuzeyin başkenti  Halep arasındaki kesişme noktasıdır. Ovaları batıda denize açılırken doğuda Şam kırlarına bağlanır ve bu nedenle havası  çoğunlukla ılımandır. Bu hava Humus halkına da etki etmiş olmalıdır ki, bir çok tarihçi tarafından yumuşak mizaçlı olarak nitelendirilmişlerdir. Suriye kültürüne de mizah ve itidal katmayı başarmış bir özellik. Son yıllarda devrimin başkenti olarak anılan Humus’u tanıyanlar onun Suriye’nin kalbi olduğunu söyleyecektir. Bu sergi de Humus sevgisini ifade etmeye yönelik bir teşebbüstür”
Najati Tayyara

Savaşlar olmasa her şey ne kadar güzel olacaktı.

8 Temmuz – 6 Ağustos 2017 tarihleri arasında bu sergiyi gezebilirsiniz.

Nihal Güres

Sergi Koordinatörü
Naşwa Hamdun

Katılımcılar:
Abdülkadir Azzuz, Gassan El-Nana, Aun Drubi, Abdulla Murat, Edvar Şehda, Rabi Ahras, Samer Huaija, Mahmut Şeihani, Karam Matuk, Abdulla Obeid, Abdulrazzak Şabalut, Afaf Karma, Büşra Mustafa, Mahmut Daiyub, Eyat Daiyub, Ahmad Aldulli, Behzat Sulaiman, Muhammed Alauddin Abdulmola, Nida Dandaçi, Abdulkerim Ömerin,  Hassan Salih, Suad Jarrus, Prof.Dr. Stefan Weber, El-Vaer Mahallesi sokak sanatçıları, Malaz Dagistani

“Yakılmış şehrimin mührünü omuzumdan silmek için unutmak yetmez”
Muhammed Alaeddin Abdül Mevla- ‘Suriye Mezarlığı Birdir’ divanından.

Başa dön tuşu