İklim İçin Kentlerin Hazırlığı – Mine Bora Diri yazdı…
İngiliz The Guardian Gazetesi bundan böyle iklim değişikliği yerine iklim krizi, küresel ısınma yerine ise küresel ısıtma tanımlamasını kullanacağını geçtiğimiz günlerde duyurdu. İklim krizi üzerine oldukça fazla yayın yapan gazetenin böyle bir karar almasının durumun ne kadar ciddi olduğunu kavramada yardımcı olacağını düşünüyorum.
Bugün dünyamızın karşı karşıya bulunduğu en büyük tehlike iklim değişikliği yani iklim krizidir. Küresel ısıtma geçen yüzyıl içinde ortalama 1 derece arttı; bununla birlikte buzullar erimeye, deniz seviyeleri yükselmeye, aşırı iklim olaylarının şiddeti ve sayısı artmaya, sıcak hava dalgalarıyla daha sık bir şekilde karşılaşmaya başladık. Tabii bu iklim olayları da birçok felaketi gündeme getirdi, örneğin kuraklık ve seller aynı zamanda su kıtlığı ve gıda krizi baş gösterdi. Yapılan araştırma ve inceleme verilerine göre, eğer 2030-2052 yılları arasında yeryüzü sıcaklık artışını yaklaşık 1,5 derece seviyesinde tutamazsak iklim krizinin yıkıcı etkileri katlanarak devam edecek.
Dünyada iklim kriziyle mücadele için çalışan 9400 kent, Avrupa ölçeğinde ise yaklaşık 600 kent var ve geçtiğimiz ay 43 kent, Küresel İklim Lideri seçildi. Barcelona, Londra, Paris, Cape Town ve Hong Kong gibi kentlerin yer aldığı listede salınımlarını azaltarak iklim değişikliği bağlantılı risklere karşı önlem almak için eyleme geçtikleri belirtiliyor. Genel olarak şehirlerin çevre performansına göre değerlendirildikleri çalışmada, Türkiye’den hiçbir kent listeye giremedi (CDP- Carbon Disclosure Project). Ülkemizde iklim eylem planını hazırlamış yedi büyükşehir belediyesi mevcut ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2022’ye kadar tüm büyükşehir belediyelerinin iklim eylem planlarını oluşturacaklarını öngörüyor.
İklim krizi ile mücadelede kentler kritik bir öneme sahip. Dünya nüfusunun yarısından fazlasını barındıran kentler iklim krizinin hem faili hem de mağduru. Bu konuda en son çıkan kaynak kitap araştırmacı ve yazar Baran Alp Uncu tarafından kaleme alındı. İllüstrasyon ve tasarımını Asuman Üral Huber, editörlüğünü ise Efe Baysal’ın üstlendiği İklim için Kentler, Yerel Yönetimlerde İklim Eylem Planı adlı rehberin Salt Galata’da yapılan lansmanında, Türkiye’de iklim krizi ile baş etmek için yerel yönetimleri harekete geçmeye davet ettiler. Mayıs 2019’da, 350 Türkiye’nin organize ettiği İklim için Kentler kampanyası başladı. Bu konuda ulusal boyutta atılacak somut adımların beraberinde katılımcı bir şekilde yerel yönetimleri de sorumluluk almaya çağırıyorlar. Kentleri fosil yakıtlara bağlı enerji rejimlerinden arındırma ve yenilenebilir enerjiye geçme, verimlilik ile tasarruf konularında adımlar atılması gerekiyor. Belediyelerin çevreci, yeşil, sürdürülebilir bir yapıyla birlikte ulaşımı da ucuz ve erişilir hale dönüştürmesi anlayışını benimsemesi lazım. Çünkü küresel bazda karbondioksit salınımının %23’ünden ulaşım sorumlu. Sonuçta yerel yönetimler iklim adaletine bağlı kalarak giriştikleri iklim krizi mücadelesinde siyasi, ekonomik ve sosyal kazanım elde edecekler.
İklim için kentler kampanyasında, yerel yönetimlere yol göstermesi amacıyla hazırlanan rehbere göre, küresel ölçekte kentler doğal kaynak üretiminin %75’inden, enerji kullanımının %60-75’inden ve sera gazı salınımının %70’inden sorumlu. Dünya kentlerine bakarsak, kendi aralarında küresel düzeyde bağlar ve dayanışma ağları kurarak iklim krizini yürütüyorlar. Bu sayede bilgi ve tecrübe edinimi sağlayarak iklimin farklı konuları üzerine programlarla birbirlerine destek veriyorlar ve görünen o ki bu oluşum gün geçtikçe daha da artacak. Türkiye’de de bu iklim krizi konusuyla ilgili olarak her yaştan insanın daha fazla bilgi edinmesi ve gündemdeki meselelerin sürdürülebilir biçimde kamuoyu ile paylaşılması gerekiyor. Dünyayı iklim krizinden korumak için bir an önce harekete geçmeliyiz, aksi halde elde edilen verilere göre sadece 10 sene sonra kontrol edilemez boyutlara ulaşabilir.
Mine BORA DİRİ
Kültür Yönetimi Danışmanı / Gazeteci Yazar
(emineminebora@gmail.com)