İstanbul’un Kültür Hafızası Yerebatan Sarnıcı’nda – Mine Bora Diri yazdı…
İstanbul’un görkemli tarihi yapılarından ve turistik merkezlerinden olan Yerebatan Sarnıcı’nın restorasyonu tamamlandı.
Kadim kültürel miraslarımızdan biri olan Yerebatan Sarnıcı Müzesi, kapsamlı bir restorasyonla açıldı. İBB Miras ekiplerince uygulanan restorasyon çalışmaları, şehrin en büyük kapalı sarnıcını olası İstanbul depremine karşı güçlendirirken yeni nesil müzecilik anlayışını da harekete geçirdi. 23 Temmuz’da geçici bir sergiyle ziyaretçilere kapılarını açan sarnıç, zamanın ve mekânın derinliklerinden gelen anlatılarını kültür sanatla buluşturuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin mülkiyetinde bulunan 1500 yıllık tarihi yapıda, depreme hazırlıklı olabilmesi için sütunları birbirine sabitleyen gergiler yenilendi. Uzun süredir kapalı olan sarnıç yapısındaki aydınlatmalar da iyileştirildi. Süreç aydınlatma tasarımcısı Adriano Caputo’nun danışmanlığında yürütülmüştür.
Sarnıca giriş ve çıkış yapılarında ise, değişikliğe gidilmiştir. Giriş kısmının küçük olması sebebiyle uzun ziyaretçi kuyruklarında problemler oluşabiliyordu. Bunun önüne geçmek için, giriş alanı cam saçakla kapatılarak bir bekleme alanı oluşturuldu. Sarnıcın çıkış yapısında da gerekli plan tadilatı yapılarak müzeye daha uygun bir düzenleme yapıldı. Ayrıca tavan kısmı onarılmış ve iç mekân düzenlenmesi yapılmıştır. Yapı içerisindeki kolonlarda, duvarlarda ve tonozlarda gerekli güçlendirme çalışmaları uygulanmıştır.
Serginin içeriğine gelecek olursak Dijital Deneyim Kolektifi DECOL, Mevlana’nın ”şiir bir teknedir ve şiirin anlamı bir denizdir” sözünden ilham alarak ürettiği çoklu duyusal deneyimi Yerebatan Sarnıcı’nda ziyaretçilere sunuyor. 16 Ağustos’a kadar izlenebilecek Sarnıcın Yankıları isimli sekiz dakikalık çalışmada, İstanbul’u bir şiir ve ziyaretçileri de izleyici olmaktan çıkararak, şiirin anlamına doğru yola çıkan geminin yolcuları haline getirmeyi amaçlıyor. Mimari aydınlatmaların kontrolü, lazer etkileşimi, ses sistemi ve kapsayıcı haritalama teknolojilerinin kullanıldığı çalışma, İstanbul’un kolektif hafızasında yer alan mitolojik ve şiirsel geçmişini bir araya getiriyor. İzleyiciyi günümüzden Yunan mitolojisine kadar uzanan, İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e yelken açan mitolojik Argo gemisine davet ediyor. Bu kadim kentin ortak bilincini merkezine alarak, iyileştirici bir yolculuğa çıkarıyor.
Yerebatan Sarnıcı’nın restorasyonuyla başlayan Sarnıcın Yankıları, İstanbul’dan şehir manzaraları ve su teknolojileri görüntüleriyle devam ediyor. Kentin Ulysses ve Odysseia destanlarındaki geçmişine kadar uzanan eser, Bizans’ın su getirme çalışmalarından Osmanlı su yollarına, Medusa’nın deniz tanrısı Poseidon ile aşkından İstanbul’un koruyucu tılsımlı sütunlarına kadar uzanıyor. Sarnıca yayılan etkileşim boyunca İstanbul’un koruyucu tılsımlarını anlatıyor ve yeni tılsımları Yerebatan restorasyonu ile bir araya getiriyor. İstanbul kuruluş mitleri ve kentin tarihinde yer alan farklı dinlerin kutsal emanetlerine değinen işler sarnıcın tarihi duvarlarında, sütunları üzerinde ve Yerebatan’ın sularında deneyimlenebilecek şekilde tasarlanmış. Yerebatan Sarnıcı Müzesi, 09:00-17:00 saatleri arasında ziyarete açık.
Mine Bora Diri
Kültür Yönetimi Danışmanı / Gazeteci Yazar
Yerebatan Sarnıcı Hakkında
Sarnıcın bulunduğu yerde daha önce bir Bazilika bulunduğundan, Bazilika Sarnıcı olarak da anılır ve Ayasofya’nın güneybatısında konumlanır. Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından yaptırılan bu büyük yeraltı sarnıcı, suyun içinden yükselen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında Yerebatan Sarayı olarak anılmıştır. Bizans İmparatorluğu’nda dünyanın sıfır noktası olarak kabul edilen Milyon Taşı’nın yanında Sultanahmet’tedir.
Bizans döneminde bu çevrede geniş bir sahayı kaplayan ve imparatorların ikamet ettiği büyük sarayın ve bölgedeki diğer sakinlerin su ihtiyacını karşılayan Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’un Osmanlılar tarafından 1453 yılında fethinden sonra bir müddet daha kullanılmış ve padişahların oturduğu Topkapı Sarayı’nın bahçelerine buradan su verilmişti.
Mine Bora Diri nin kalemine emeğine sağlık bizleri bu kıymetli sarnıcımız hakkında bilgilendirdi .Tabiki benim gibi birçok kişi defalarca gitmiştir ama şimdi çok iyi bir restırasyonla bizlere yeniden kazandırıldı teşekkürler Mine Bora Diri ye