Kedi Eti Yedi – Cemil Biçer yazdı…
Genç yaşta kocasını kaybetmiş güzel bir kadındı Yağmur.(aslında böyle yoksulluk edebiyatı öykülerde söz konusu kadın kahramanların adları ya Ayşe olur ya Fatma ya da Emine. Ama tersimden kalktım bu sabah öykünün kahramanının adını YAĞMUR koydum.)
Güzel olduğu kadar çok becerikli bir kadındı Yağmur. Ama kader onu genç yaşta küçük bir kız çocuğu ile hayatla baş başa bırakmıştı.
Mahallenin ehli sünnet esnafı önceleri cömert yardımları ile Yağmur kadına ekonomik sıkıntı çektirmemişti ama ilerleyen zamanlarda bu yardımlar karşılığında inceden inceye tacize başladılar.Yağmur, tacizlere sert karşılık vermeye başladıkça cömert yardımlarını azaltmaya başladı. Mahallenin yardımsever ehli sünnet esnaf taifesi, tacizler şiddetini artırdı, Yağmur direndi.
İnatçıdır bizim Anadolumuzun ehli sünnet taifesi, öyle bir yetimli genç güzel biçare eksik etekli kadına papuç bırakır mı? ANADOLU KAPLANLARI diye bağrına basmıştı daha dün badem bıyıklı başvekil onları.
Anadolu esnafının piri sayılan Kayseri Kayzeri rahmetli Sakıp Ağa adı ile maruf “milli burjuvazimizin klasik temsilcisi “S2meyecekleri eşeğe saman vermezler” vecizesi ile taçlandırmıştı Anadolu kaplanlarının ekonomi-politikasını.
Önceleri yardımı kestiler Yağmur’dan sonra ağız birliği etmişcesine karalama kampanyası başlattılar. Yatsı namazı sonrası çay içip dedikodu ürettikleri esnaf çay ocağı taburelerine tünediklerin de aslı astarı olmayan cinsel fanteziler ürettiler Yağmur’a ilişkin.
Bir müddet sonra bu fanteziler mahallemizin mukabeleci teyzelerinin kulaklarına gitti, üç kuruş paraya hizmetçi olarak kullandıkları Yağmur kızı onlarda birer birer terk ettiler, kocalarını potansiyel tehlikeden(!) koruma saiki ile.
…….
Yirmi üç yıl sonra.
İlk maaşı ile iki kilo kıyma almış sevinç içinde eve gelmişti Damla.
“bugün istediğimiz kadar köfte yiyebiliriz anneciğim” diye sarıldı ihtiyar annesine. Gözyaşlarını gizleme gereği duymadı hıçkırıklar içinde ağlaştılar. Bir kez daha yineledi sözcüklerin hecelerine vurgu yaparak “bugün istediğimiz kadar köfte yiyebileceğiz anneciğim”
Masanın üstünde duran et paketini tırmaladı kedi. Açılan yerden yemeye başladı kıymaları. Ana-kız gözyaşları içinde fark etmediler. Bir müddet sonra yaşmağı ile göz yaşlarını silen Yağmur kadın, kedinin eti yediğini görünce öfkeyle terliğini fırlattı masaya “zıkkım ye pis hayvan” diye haykırdı.
Genç kız ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözlerini silerek “KEDİ İŞTE” diye fısıldadı…
Bu öykü aslında böyle bitmemişti. “Başarısız darbe girişimi” nedeni ile böyle bir sona bağlamıştım öykümü ama “Başarısız darbe girişimi” engellendiği ve muktedir OHAL ile duruma hakim olduğuna göre öyküyü gerçek sonuca bağlayabilirim..
………………..
Masanın üstündeki eti kedinin yediğini gören Yağmur terliğini “zıkkım ye pis hayvan” diyerek fırlattı. Ağlamaktan kan çanağına dönen gözlerini yuvasından fırlarcasına çıkartarak annesini boğazına saldırdı Damla. “bir daha asla ona pis kedi demeyeceksin” diye bağırıyor ve yaşlı annesinin boğazını sıkıyordu, çıldırmış gibiydi. Kızının elinden kendini zorlukla kurtaran Yağmur korku ve dehşet içinde güçlükle divanın üstüne ilişti “peki kızım” diye fısıldadı, nefes nefese kalmıştı “peki kızım, bir daha asla demem” diye fısıldadı.
Öfkeyle çantasını kapıp evden fırladı Damla. Dışarıda serin bir rüzgar esiyordu, rüzgarın serinliği öfkesini yatıştırdı, sahil boyu yürümeye başladı. Yürüdükçe çocukluk günlerini anımsadı, yatılı okul günlerindeki anne özlemi içinde gece yarılarında “annem” diye hıçkırarak uyandığı geceleri hatırladı, ağlamaya başladı.
Kendisini büyük bir fedakarlıkla okutup öğretmen olmasını sağlayan biricik annesine bir kedi yüzünden çok kötü davrandığından utandı.
Evden çıkalı epey olmuştu geri döndü telaşla “Anneciğim” diye haykırdı,“Anneciğim affet beni” diye koşmaya başladı eve doğru..
Evlerinin yorgunluktan yıkılacak bir amele paltosu gibi duran kapısını hızla açtı. Kedi masanın üstündeki eti tüm evin içine dağıtmış yattığı kilimin üstünde yalanıyordu.
Yağmur kadın divanın üstünde soluk almadan öylece yatıyordu. Yüzünde mutlu bir ifade vardı. Gözlerinde henüz kurumamış iki damla gözyaşı.
“KEDİ İŞTE” diye fısıldayıverdi Damla öğretmen,“KEDİ İŞTE”..
Cemil Biçer