MODA & TASARIMSÖYLEŞİ

Kerim Kürkçü: ‘Tasarım, Tasalı Olma Halidir’

Kerim Kürkçü, mimarlık tarihine olan ilgisini, geniş bir yelpazede faaliyet gösteren bir kariyere dönüştürüyor.
Tasarım anlayışını, sanatla iç içe geçmiş bir süreç olarak tanımlayan Kürkçü, bu sürecin insanı, sonsuz olasılıkların içinde bir aralıkta bırakan özel bir deneyim olduğuna inanıyor.

Kerim Kürkçü, mimarlık lisans eğitiminden sonra interaktif medya tasarımı üzerine yüksek lisans yapmasına rağmen, geçmişi ve hafızası üzerine olan tutkusu nedeniyle mimarlık tarihine odaklandı. Çeşitli alanlarda sanat danışmanlığı, dergi editörlüğü ve küratörlük deneyimleriyle kariyerini şekillendirdi. Şu anda, Cumhuriyet Dönemi’nin önemli mimarlarından Sedad Hakkı Eldem‘in arşivleri üzerine doktora çalışması devam ediyor.

Kürkçü, ayrıca Sade Dükkan‘ın kurucu ortağı olarak, yerel tasarımı destekleme misyonunu taşıyor. Projenin temel amacı, yaşadığı çevreye, el işçiliğine ve sanata değer katmak. Kürkçü, Sade Dükkan’ın bir tasarım platformu olarak sürdürülebilirlik ve yerel üretimi ön planda tutarak tasarımcılara destek verme vizyonunu paylaşıyor.

KitaptanSanattan.com / Elif Doruk

Kerim Kürkçü: 'Tasarım, Tasalı Olma Halidir'

  • Tasarım kavramını sizin bakış açınızla tanımlayabilir misiniz?

Benim için tasarım bir kaygıyla başlayan ve sonucunda yeni sorular ortaya çıkaran bir süreçtir. Tasarım, tasalı olma halidir. Ben bu tasalı olma halinin insanı bir aralıkta bıraktığına inanıyorum. Bu aralık öyle özel bir aralık ki (Baudelaire’e referansla) sizi sanki hiç üstesinden gelemeyecekmişsiniz gibi bir cenderede ya da sonsuz olasılıkların potansiyeline gebe bir sancıda bırakır.

  • Tasarım tarihine olan ilginiz nasıl şekillendi ve bu alandaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Mimarlık lisans eğitimimden sonra İnteraktif Medya Tasarımı üzerine yüksek lisans eğitimine başladım. Fakat arayüz ile olan ilişkim pek de iyi gitmedi. Hep geçmişi ve orada olanları merak ediyordum. Çocukluğumdan beri süregelen toplayıcılığım ve eşyaların hafızasına olan büyük tutkum sonunda beni mimarlık tarihi üzerine çalışmaya götürdü. Tezimi yazdıktan sonra mimarlık ve iç mimarlık uygulamalarının beraberinde sanat danışmanlığı, dergi editörlüğü ve küratörlükler de yaptım. En sonunda Bilgi Üniversitesi ve akabinde MEF Üniversitesi’nde yarı zamanlı olarak sanat ve mimarlık tarihi ve kuramlarını birleştirdiğim seçmeli dersler vermeye başladım. 19. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu ve Japonya üzerine karşılaştırmalı okumalarım, 20. Yüzyıl manifestoları üzerine derslerim, ‘Kunst am Bau’ (Binada Sanat) uygulamaları üzerine çalışmalarım, danışmanlıklarım ve derslerim bulunmakta. Şu an Cumhuriyet Dönemi’nin önemli mimarların Sedad Hakkı Eldem ve onun öğrencilik yıllarından kalan arşivleri üzerine doktora çalışma devam ediyor.

Kerim Kürkçü: 'Tasarım, Tasalı Olma Halidir'

  • “Sade Dükkan” girişiminin ortaya çıkma sürecini ve amacını paylaşabilir misiniz?

Öncelikle Sade Dükkan, Mimar, İç mimar ve  uzun yıllara dayanan yöneticilik tecrübesine sahip bir girişimciden oluşan bir ekip projesi. Biz ekip olarak, yaşadığımız çevreye, fikirlerle birleşen el işçiliğine, sanata ve zanaata verilen değeri yansıtma amacı çevresinde birleşiyoruz. Serüvene İç Mimar ortağım Yeşim Alpay ile birlikte başladık. Teme amacımız bu topraklarda tasarlanan ve üretilenleri görünür kılmaktı. Kurulduğumuz günden beri, bir tasarım platformu olarak işlevlenen Sade Dükkan’da üretimlerinde sürdürülebilirlik, ileri dönüşüm gibi kavramlarla beraber olabildiğince yerel malzeme kullanımı ve yerel üretim teknikleriyle üretimi önemseyen bir yaklaşımla çalışan tasarımcı ve sanatçılara destek ve yer vermeyi önemsiyoruz.
Bu fikir bizim 2000’li yıllardaki kişisel seyahatlerimizden, özellikle o yıllarda yurtdışındaki müze dükkanlarında yer alan tasarım ürünlerine olan hayranlığımızdan doğdu diyebiliriz. Çünkü bir şehirdeki yer alan modern müze, o şehirde ya da bölgedeki tasarımcılarla birlikte çalışarak, onların tasarımlarını ve yaklaşımlarını dünyanın dört yanından gelen ziyaretçilerine iletme misyonu da görüyordu. Biz de bunu bir müze dükkanı olarak olmasa da bir tasarım platformu olarak hayata geçirmek istedik. Bir de özel olarak Paris’teki Colette butiği benim için çok önemli bir örnek teşkil etti.

‘Türk tasarımını dünyaya açabilmek mümkün’

  • Yerel tasarımın Türkiye’deki yeri hakkındaki düşünceleriniz nedir?

Türkiye’de her sektörde olduğu gibi tasarımda da bir içe kapanıklık ve dışa öykünmenin olduğunu düşüyorum. Türkiyeli tasarımcılar uluslararası arenada ciddi başarılara imza atabilecekken içeride o kadar çok dışrak sorunla baş etmek zorunlar ki markalaşma aşamasına gelemiyorlar. Ben bunun tekil girişimlerle başarılabilecek bir mesele olduğuna inanmıyorum. Çeşitli oluşumlar ve platformlar altında birleşerek Türk tasarımını dünyaya açabilmek mümkün. Bizim Sade Dükkan olarak da gelecek hedefimiz bu yönde.

  • Disiplinlerarası bir yaklaşıma sahip olmanın, tasarım projelerinizde bir çeşitlilik yarattığını gözlemlediniz mi?

Disiplinlerarası bir pozisyonda kalabilmek, aslında yukarıda bahsettiğim aralıkta olma halini kuvvetlendiren, onun olumsal yönünü arttıran ve kendi kendine üreyen yüksek gerilim durumdan bir çok soru ile beraber çoklu bakışlar gelişmesine neden olan oldukça potansiyelli bir durum. Her şeyin ortasında bir yerde pozisyon alıp, eleştirinizi ve özeleştirinizi daha sakin bir yerden yapabiliyorsunuz. Ben bu nedenle tasarımın bir çok alanında yer alabiliyor ve bundan keyif alıyorum. Bunu sadece bir mimar olarak değil kimi zaman bir yönetici veya zanaatkar kimi zaman da bir eğitmen olarak gerçekleştirebiliyorum. Bu çok yönlü bakış ise büründüğüm her bir personaya diğerlerinden bir şeyler taşımamı sağlıyor. Böylece hep olmayı sevdiğim, her şeyin arasında görünmez bir aktör olarak varlığımı sürdürebiliyorum.

  • “Yerel Tasarım ve tasarımcılara yer ver” prensibini nasıl hayata geçiriyorsunuz?

Hem kendi iç mimari projelerimiz de hem de Sade Dükkan’da yer alan seçkide tasarımın farklı alanlarından aktörlerin tasarımlarına yer vermeye çalışıyoruz. Ayrıca üniversitede verdiğim derslerde de disiplinlerarası duruma vurgu yapan içerikler oluşturuyorum. Mimarlık ve sanat, kuram ve pratik gibi birbirini tamamlayan konuları tartışmaya açıyorum. Derslerimde, özellikler, genç mimar ve iç mimar adaylarının tasarımın geniş dünyası içinde kendilerine yer bulmalarını sağlayacak olanakları tartışmanın önemli olduğunu düşünüyorum.

Kerim Kürkçü: 'Tasarım, Tasalı Olma Halidir'

  • Genç tasarımcılar için olası karşılaşılan problemler ile ilgili görüşlerinizi paylaşabilir misiniz?

Sektörde yer edinme problemi en büyük sorunlarından biri. Günümüz konjonktüründe, hem küresel hem de yerel olarak gelişen bütün kısıtlamalar da genç tasarımcılar üzerlerinde büyük bir yüke dönüşmüş durumda. Markalaşma gençler için oldukça kolay ama bir o kadar da zor bir süreçe işaret ediyor. Fakat ben geçmişe baktığımda tam da böyle zamanlarda dönemlerinin gençlerinin tüm olumsuzluklara rağmen az önce bahsettiğim aralıkta sıkışıp kalma meselesinin tüm potansiyelini olumlu yönde kullanıp birer volkan gibi patladıklarını görüyorum. Günümüzün gençleri de mutlaka kendi kuşaklarının potansiyelini kullanarak özgün tasarımlar gerçekleştireceklerdir.

  • Genç tasarımcılar için mentorluk ve rehberlik adına kapıları açma konusunda pratiğe dönük önerileriniz nelerdir?

Biz Sade Dükkan ekibi olarak, tasarımcıların markalaşmaları için cesaretlendirme ve yönlendirmelerde bulunmaya gayret ediyoruz. Kuluçka merkezleri ve Start-uplara yönlendiriyoruz. Günceli takip etmek ve güncel kalabilmek günümüzün en önemli olgularından biri. Çok kolay gibi görünen ama çok zor olan bir durum. Elbette konsantrasyon ve odaklanma problemi de büyük önem taşıyor. Tasarım her zaman kendini tasarımcının odağında bulmak ister. Tasarımcı da derin bir konsantrasyon ile konusuna eğilmezse üretime geçebilmesi güçleşiyor.

  • Yaratıcı süreçlerinizi nasıl beslediğinizi ve ilham kaynaklarınızı paylaşabilir misiniz?

Müzik, edebiyat ve eğitim benim beslendiğim en önemli kaynaklar. Bir tarihçi olarak geçmişin aralıklarında kalmış fikirleri avlamayı ve onlarla yeni kavramlar ortaya çıkarmayı seviyorum. Bunları da hem projelerimizde hem de derslerimde gençlerle paylaşmak ve tartışmak büyük keyif veriyor.

‘İnovatif teknolojilerin önemi artıyor’

  • Türkiye’de tasarım alanında görünen gelecek trendleri hakkında ne söylemek istersiniz?

Galiba, İleri dönüşüm, yeniden işlevlendirme ve sürdürülebilirlik kavramları güncelliğini koruyarak devam edecek. İnovatif teknolojilerin de önemi artıyor. Yapay zeka kullanımı ile tasarımcılar ön tasarımlarında sonsuz bir çoğulluğa erişecekler. Bununla acaba neler yapılabilir diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

  • Son olarak yerel kültürlerin tasarıma entegrasyonu konusunda çalışmalarınızda karşılaştığınız zorlukları ve çözüm yollarını paylaşabilir misiniz?

Özellikle ülkemizde kendi yerel kültürel formlarımıza ve malzemelerimize karşı direnç çok fazla. Onları hakkıyla irdeleyip, tarihsel bir süreç içerisinde değerlendirebildiğimizi düşünmüyorum. Böyle olunca da geleneksele referans veren tasarımlar biçimsellikten öteye geçemiyor. Bu nedenle en önemli çözümün özellikle sanat ve tasarım eğitimi kurumlarında tarih ve kuram derslerinin büyük bir önem ve ciddiyetle ele alınması olduğunu düşünüyorum.

KitaptanSanattan.com / Elif Doruk

Sahi İnsan Neydi? – Elif Doruk yazdı…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu