KÖŞE YAZILARIKÜLTÜREL MİRASMine Bora Diri

Bir Kültür Mirası Öyküsü; Büyükada Rum Yetimhanesi – Mine Bora Diri yazdı…

206 Odalı Sessizlik; Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler sergisi, kentsel tarihin katmanlarını içinde barındıran bu hayat okulunun koridorlarında dolaşmaya ve bizi bugünün gözünden geçmişe bakmaya davet ediyor. Kültürel mirasın korunmasına yönelik çalışmalarıyla tanınan sivil toplum kuruluşu Europa-Nostra Türkiye’nin, 2018 Kültürel Miras Yılı kapsamında Tehlike Altındaki 7 Dünya Mirası arasında gösterdiği Büyükada Rum Yetimhanesi’ne odaklanıyor. Avrupa’nın en büyük ahşap binası olan bu hafıza mekânının taşıdığı külliyat üzerine de, düşünme, araştırma ve inceleme ortamına zemin hazırlıyor.

1899’da İstanbul’un önemli mimarı Alexandre Vallaury, herkesin görebilmesi için çamların arasından göğe doğru büyüyen, düş ve gerçeğin gövdesinde birleştiği ahşap bir bina inşa etmişti. Beş kata yayılmış tarihi binada, toplam 206 oda bulunuyor. 1900’lerin başında Adalar, kentin kozmopolit karakterini yansıtan, İstanbul’daki farklı dini ve etnik kökenden gelen insanların tercih ettiği yazlık bir mekana doğru dönüşmüştü. Rum Yetimhanesi o dönemi ve toplum yapısını günümüze aktarması açısından dikkat çekici özelliğe sahip. 1903’te yapı, önde gelen bir Osmanlı Rum bankerin eşi tarafından satın alınarak yetimhane olarak kullanılması koşuluyla İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne bağışlanmış. 1964’te kapanana dek bu işlevini sürdürmüş. Daha sonra bir hayli ihmal edildiği için yıpranmış ve bugün ağır hasarlı bir durumda. 1980’deki yangın ile zarar gören değerli kültür mirası, şuanda olumsuz hava şartlarına açık bir halde ve yetimhane bütünüyle çökme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Europa Nostra Türkiye/ Bizim Avrupa Derneği, yapının acil onarım ve bakımının yapılmasını, ilgili tüm tarafların kaynak ve çabalarının bir araya getirileceği bir kampanyanın yürütülmesini önermektedir.

Geçmişten bugüne pek çok olaya tanıklık etmiş ve toplumsal tarihin kaydını tutmuş bu yapı, bize unutulmuş ve kaybolmanın eşiğinde olanı hatırlatmayı sürdürüyor. Karaköy Galata Rum Okulu’nda gerçekleşen sergide, İstanbul Rum cemaatinin yetim çocuklarını ağırlayan bir yuvaya dönüşen mekânın, azınlık toplumuna yönelik siyasi ve toplumsal müdahaleler sonucunda bir hayalet yapıya evrilme süreci konu ediliyor. Sanatçı Hera Büyüktaşcıyan’ın küratörlüğü üstlendiği sergide, bir okulun varlığını başka bir okula nakleden Ali Kazma, Murat Germen, Dilek Winchester ve Hera Büyüktaşcıyan’ın Büyükada Rum Yetimhanesi’nden yola çıkarak ürettikleri eserler ile dağılmakta olan bir tarihi aydınlatan sözlü tanıklıklar, yazılı ve görsel belgeler yer alıyor.

Derinliklerden beslenerek büyüyen bir tepenin üzerinde zarifçe yükselir

Ve zirvesinden durup da aşağıya bakanlara

Yerçekimini alt etmiş uçan bir bina hissini verir.

Bir yüzünü kente ve Heybeli’ye doğru eğer, diğerini Sedef Adası’na

Ve diğer ikisi..

Kuzey ve güney uçları ise

Tüm deli rüzgarların hizmetindedir.

Hera Büyüktaşçıyan

Projenin etkinlik ayağını da kültürel miras, hafıza ve yetimlik ekseninde tartışmalar, okumalar ve atölyeler oluşturuyor. Yetimhanenin 1964‘te boşaltılması ve çocukların başka bir merkeze nakliyle beraber Rum cemaatinin maruz kaldığı uygulamalar, yetimhanenin hukuki durumu, filantropi ve diğer azınlık cemaatlerinin yetimhane deneyimleri çerçevesinde etkinlikler düzenleniyor. Buna ek olarak film gösterimleri ve Açık Okul Kütüphanesi’nin parçası olan söyleşi serisi de gündeme geliyor. 27 Ekim Cumartesi düzenlenecek panel ise, Yetimhaneden Öğrenmek başlığını taşıyor.

Galata Rum Okulu, 9 Ekim – 10 Kasım 2018 tarihleri arasında 206 Odalı Sessizlik: Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler sergisine ev sahipliği yapıyor. İstanbul Ekümenik Rum Patrikhanesi himayesinde organize edilen sergi 4. İstanbul Tasarım Bienali’nin paralel etkinliği olarak hayata geçiyor.

 

 

Mine BORA DİRİ – Kültür Yönetimi Danışmanı/ Yazar

 

 

Başa dön tuşu