Kutlay Uyar İle Sistemin Yarattığı Karamsarlıklara Karşı Bir Yolculuk
Kutlay Uyar, kurumsal yaşamla birlikte müziği devam ettiren, yaşam şartlarını sanatıyla yoğurmayı başarmış yeni nesil bir müzisyen.
Bunun avantajlarına pek değinemesek de yaşamına etkilerini konuştuğumuz, sanat ve müzik dolu bir sohbet oldu, biz çok keyif aldık; umarız okurken siz de keyif alırsınız.
Oğuz Kemal Özkan / KitaptanSanattan.com
- Bağımsız müziğin temsilcilerinden biri olarak, sizinle yeni tanışacak müzikseverler için kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
14.02.1983 İzmit Kocaeli doğumluyum. Şu an Adana’da yaşıyorum ve bir otomotiv firmasında kurumsal iletişim departmanında çalışıyorum. Kafasının trafiği sürekli sıkışık olanlardanım ve konvoyları notaya ya da kâğıda yönlendirmeden ilerleyemiyorum.
“Bağımsız müziğin en güzel tarafı…”
- 2020’de ilk yayımladığınız “Buralardan Gidemezken” maxi single çalışmanızdan bu son çalışmanıza kadar belli bir janrda(tarzda) şarkılarınızı kaydettiğinizi görüyoruz.
Ama “Son Oyun”da tarzınız değişmiş gibi. Müziğinizin tarzlar arasındaki yolculuğuna değinebilir misiniz?
İçinde gerçekten ruh ve estetik barındıran her türlü müzikten beslenmekten büyük keyif alıyorum. Yaptığım müziklerde de o dönem hangi tarzdan yoğun beslendiysem o janrdan esintiler oluyor doğal olarak. Bunun yanında araştırmayı, öğrenmeyi ve yeni şeyler denemeyi de çok seviyorum. Bir sonraki yayınlanacak single için de yine başka bir tarz denedik. Bağımsız müziğin en güzel tarafı bu ve yeni deneysel işlerle karşınıza çıkmaya devam edeceğim.
- Az önce sizin de dile getirdiğiniz üzere, siz de başka sektörde çalışan müzisyenlerdensiniz. Sadece müzikle uğraşmak çok zor bir hal aldı farkındayız, iki farklı yaşam mı demek bu sizin için? Müzik hayatınızın neresinde?
Müzik okumayı, gezmeyi, öğrenmeyi, dokunmayı seven bir alan ve kurumsal hayat buna çok büyük bir engel. Sadece müziğe odaklandığım bir periyodu bütün benim durumumdaki müzisyenler gibi ben de çok arzuluyorum. Müzik şu an gittikçe zorlaşan hayat gerçeklerinden kaçabildiğim bir lüsid rüya gibi sanki. Keşke uyandıran alarmlar olmasa ve daha uzun sürse.
‘Bir derdim ya da bir mutluluğum olmadan üretmem imkansız.’
- Dijital yayımların kolaylığı herkesin daha sık şarkı çıkarmasına vesile olurken siz yine de daha sindirilmiş hissettiren ve şarkı yoğunluğuna boğmayan sayfanızla dengeli bir profil çiziyorsunuz. Bunun nedeni az önce bahsettiğimiz çalışma hayatı mı yoksa müzik konusunda tamamen içinde olsaydınız da yayımlama sıklığınız böyle mi olurdu?
Sürekli benzer günleri ve duygu durumlarını yaşarken sanatla uğraşmak inanılmaz zor. Samimiyete sonsuz inanan bir insan olarak gerçekten içten bir derdim ya da bir mutluluğum olmadan bir şey üretmem imkânsız ve bunu yakalamak bazen çok uzun zamanlarımı alabiliyor. Tamamen müzik içinde olmak demeyelim ama gerçekten hakkıyla yaşamak için daha çok vaktim olsaydı, çok daha sık ve başka başka dertleri olan işler çıkarabilirdim tabii ki.
- Konu dijitalleşmeden açılmışken sizce bu yeni çağın müzik servis şeklinin müziğe artısı – eksisi nelerdir?
Kayıtların artık ev ortamında yapılabilmesi, çıkan işlerin kolayca dijital mecralarda sunulabilmesi çok güzel şeyler ancak bu kolaylık çıkan işlerin sayısını arttırırken niteliğinde büyük problemler yaratıyor diye düşünüyorum. Yine bu servis mecralarının tamamen kâr amaçlı olması, kârın hemen hiçbir bölümünün müzisyenlerle paylaşılmaması, organik geri dönüşlerin yerini rakamların alması gibi problemler müziği hayatının temeline yerleştirmek isteyen gençlerin motivasyonunu inanılmaz şekilde kırıyor. Ben kendimi bu negatif motiflerden mümkün olduğu kadarıyla izole ederek “madem yapabiliyoruz neden yapmayalım” mottolu, sıfır beklentili bir şekilde yol almayı seçtim. Müzik ancak bu şekilde bir özgürlük alanı olabilir benim için.
‘Son Oyun, sistemin ruhumuzda yarattığı karamsarlıklara karşı bir yolculuğu tasvir ediyor.’
- Yeni çıkarmış olduğunuz “Son Oyun” şarkınızla ilgili olarak şarkının hikayesini, kayıt aşamasında yaşadıklarınızı öğrenebilir miyiz?
Son Oyun, zincirleme felaketler tamlamasının tam ortasından geçen Dünya’mızda, sistemin ruhumuzda yarattığı tüm karamsar karmaşalardan her şeyi göze almış bir aşkla ve onun ‘spontane akışıyla çıkabilir miyiz’i sorgulayan bir şarkı. Bize dayatılan hayatın tam aksini bir yolcululukla tasvir ederken soundumuzun da şarkının dileğine uygun bir şekilde farklılaşmasını istedik. Aykut Acarlar şarkının ruhuna uygun çok taze, naif ve dolu dolu bir sound çıkardı diye düşünüyorum.
- Çok güzel bir de klibi var “Son Oyun”un… Bu dönemde herkesin kendi yayınını yapacak kadar teknoloji kolaylaşmışken, müzik sektöründe klip çeken müzisyenler azalmış gibi. Ve sanki kliplerin yerini lirik videolar almış gibi. Siz bu konuda neler söyleyeceksiniz? Ve tabii ki klibinizin de hikayesini ve çekimini de anlatabilir misiniz?
Klip oldukça zahmetli ve maliyetli bir iş o yüzden eserlerini basit görsellerle destekleyen, klip çekme imkânı olmayan hiçbir müzisyeni eleştiremem. Benim şansım, arkadaşlarım. Ben yeni bir şarkı yaptım dediğimde hadi klip çekiyoruz diyen Ozan Sihay ve Polen Ada Öz gibi arkadaşlarım olması, barda bu muhabbeti duyan yeni tanıştığım Yusuf İnan Güneş’in ben de sanat yönetmeni olurum demesi, Gökçe Çiçek’e bizim için dans eder misin dediğimde düşünmeden neden olmasın diyerek gelmesi… Yani biraz şans, biraz da Adana’nın sanatla yoğrulmuş sıcak, sosyal dokusu… Tabii ki klibe eşlik eden Toros Dağları’nın bakir güzelliğini unutmamak lazım 🙂
- Sohbetimize katıldığınız için çok teşekkür ederiz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Her şeye rağmen değil her şeyle birlikte bir mutluluk diliyorum herkese.
Kutlay Uyar – Son Oyun için müzik servislerinin linkleri:
Spotify I Apple Music I Fizy I Muud I Deezer I YouTube Music