Mustafa Çevik: ‘Mustafa Kemal Atatürk, Bir Milli Semboldür’
Mustafa Kemal'in Trablusgarp yıllarını anlatan tarihi romanın lansmanı D&R’da yapıldı
Kültür, sanat ve eğlence dünyası D&R, tarihi romanların usta kalemi Mustafa Çevik’in Turkuvaz Kitap’tan çıkan yeni kitabı “Çöldeki Bozkurt” için bir lansman davetine ev sahipliği yaptı.
Sinema ve dizi senaryolarının yanında “Hükümdar”, “Zamanın Oğlu”, “Aşka Sığınmak”, “Kutlu Dağlar Ülkesi – Göktürkler”, “Türk Bilge Kağan” ve “Tanrı Dağı Oğulları” isimli romanların da yazarı olan Çevik, D&R Kanyon mağazasında düzenlenen tanıtım etkinliğinde katılımcılarla yeni kitabı üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
D&R Genel Müdürü Mustafa Altındağ ve Turkuvaz Kitapçılık Genel Müdürü İbrahim Altay’ın da katıldığı lansmanda kitap tutkunları, Mustafa Çevik ile tarih yolculuğuna çıktı, kadim destanları andıran gerçek bir hikâyeyi yazarın ağzından dinledi.
Türkiye’nin en büyük kültür ve eğlence platformlarından D&R’da etkinlik maratonu ilklerle devam ediyor. D&R, yazar Mustafa Çevik’i yeni kitabının lansman buluşmasında konuk etti.
Mustafa Çevik’in Turkuvaz Kitap’tan çıkan “Çöldeki Bozkurt” isimli romanının tanıtımı, 25 Şubat Cuma günü D&R Kanyon mağazasında gerçekleşti. Lansmanda Çevik’in gerçek bir hikayeyi destansı şekilde anlattığı yeni kitabı üzerine sohbet edildi.
“Kitapta, Atatürk’ü hissettirmeye çalıştım”
Lansman etkinliğinde konuşan Mustafa Çevik, “Çöldeki Bozkurt”un tarihi bir roman olduğunu belirtirken, “Kitabı, tarihte var olan bütün belgelere dayanarak yazdım. Edebi yönünün güçlü olması da benim için önemliydi. Bu açıdan da bir değeri olsun istedim. Kitapta, Mustafa Kemal’in atının üzerinde yalın kılıç giderken hissettiklerini anlatmayı, okura o duyguyu vermeyi arzu ettim. Kısacası, Atatürk’ü hissettirmeye çalıştım” dedi.
“Sağlığını kaybetme tehlikesi içindeyken dahi mücadeleden vazgeçmedi”
Çevik, “Benim için onu anlatan en güzel ifade, kendisinin Çanakkale’de söylediği ‘vatanıma bir halel gelecekse ben ölmeye karar vermiştim’ sözüdür” dedi ve ekledi: “Mustafa Kemal’in; çok iyi eğitim almış, hem doğuyu hem batıyı çok iyi bilen bir Osmanlı paşası olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Trablusgarp’ta gözünden yaralandı fakat sağlığını kaybetme tehlikesi içindeyken dahi mücadeleden vazgeçmedi. Savaşı kazanmanın da ötesinde, oradaki insanlara çalınan hayatlarını geri vermeyi amaçladı. Onun için, o vatanda yaşayan insanlar önemliydi. Onlara öncelikle vatanseverlik duygusunu aşılamak istedi. Mustafa Kemal’in de aralarında olduğu subaylarımız, maaşlarını dahi alamadıkları dönemde Osmanlı coğrafyasının en uzak köşesine, vatan parçası olduğu için her şeyi bırakıp gönüllü olarak gittiler. Silahları yoktu ama onlar için önemli olan tek şey vatandı.”
“Atatürk; yaşadığı dönemde, tarihimizdeki kahramanların sahip oldukları özelliklerin canlı örneğiydi”
Her asker savaşabilir fakat komutanlık dehası ayrı bir şeydir diyen Çevik, “Bazı insanlar özel bir amaç için yaratılmıştır ki Mustafa Kemal Atatürk de böyle biri. O bir milli sembol. Atatürk artık tarihi kişilik olmanın ötesine geçmiştir ve her türlü siyasi düşüncenin üzerindedir. Hepimizin ortak değeridir. O artık bir destan kahramanıdır. Yaşadığı dönemde, tarihimizdeki kahramanların sahip oldukları özelliklerin canlı örneğiydi” dedi.
Kitap hakkında
Akdeniz’in kaçınılmaz kaderine boyun eğmeyen kararlı bir irade, Mustafa Kemal… Kutsal bir varlık gibi gördüğü, çöl kadar derin ve gökyüzü kadar yumuşak bakışlı adama karşı kalbi sevda ile dopdolu küçük bir kız çocuğu, Fatma… Rüyasında gördüğü Peygamberimizin sağ elini Mustafa Kemal’e verdiğini söyleyerek cihat ilan eden Arap coğrafyasının en güçlü lideri Ahmet Şerif Senusi… Çölün kumları arasında kaybolacak, kurbanların kahraman olduğu en kadim destanları andıran gerçek bir hikâyeye şahit olacaksınız… Çöldeki Bozkurt, yaşamak için ölmenin gerekli olduğunu bilen ruhların; Mustafa Kemal’in romanı.
“…Tobruk dışındaki Osmanlı Ordugâhı’na ulaştıklarında bir heyecan dalgası koptu; tatlı, fısıltılı uğultular halinde yayıldı. Bu gamlı yalnızlığın ortasında Mustafa Kemal, coşkun bir haykırış gibi yükseldi. Akdeniz’in yüzüne serilen köpüklü dalgaların coşkusu düştü yüreklere. Korkulu gözlerin pusu, taş basılı bağırların yası gitti. Çölün masmavi aydınlatan ışığıydı Anadolu’dan gelen Bozkurt. Dünyadaki bütün denizlerin güzelliği ve o denizlerin üstünde yansıyan bütün güneşlerin sıcaklığı vardı gözlerinde…”