Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromu – Cemil Biçer yazdı…
Uluslararası ilişkiler barışçıl yollarla çözülmüyorsa devreye hemen savaş baronları girer.
Savaş baronları milyar dolarlık ölüm makinelerinin imalatçısı ve tüccarlarıdır, insanlık tarihi boyunca yaşanmış en kanlı, en acı, en vahşi kavgaların mimarlarıdır onlar. Kandan, acıdan ve gözyaşından beslenirler.
Amacım ülkemizde yaşanan kanlı terör olaylarının sosyo-politik, analizlerini yapıp olayı sulandırmak değil, sadece terör olayları ile toplumu nasıl bir çaresizliğe mahkum etmek istediklerini anlatmak istiyorum.
Gelişmiş ülkeler, geri kalmış ülkelerden ayıran en önemli özellik nedir diye sorsalar bana hiç düşünmeden şu yanıtı veririm: “Geri kalmış ülkeler her şeyi karanlıkta ve el yordamı ile yaparlar, gelişmiş ülkeler ise bilimin ışığında ve rehberliğinde…”
Gelişmiş ülkeler dediğimiz ülkelerin kimler olduğunu, amaçlarının ne olduğunu anlatmaya kalkıp konuyu felsefenin sefaletine sürüklemekte istemiyorum. Anlatmak istediğim, bu ülkelerin coğrafyamızda ki yoksul halkları yaşattıkları bu kanlı, alçakça terör eylemleri ile “öğrenilmiş çaresizliğin” prangalarına mahkum etmeleri.
Martin Seligman tarafından yapılan bir deneyin sonuçları ile ortaya atılmış olan bir teori vardır. Bilim literatüründe ”ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK” olarak bilinir.
Öğrenilmiş Çaresizlik; organizmanın göstermiş olduğu tepkilerin sonuca ulaşmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan inançtır.
Martin E. P. Seligman 1965 yılında öğrenme ve korku arasındaki ilişkiyi incelerken Ivan Pavlov’un Klasik Koşullanma deneyinde belirlediği bir kavramdır “öğrenilmiş çaresizlik”.
Seligman, teorisini şöyle özetler: “Ne zamanki bir kişi yaptığı hiçbir şeyin bir fark yaratamayacağına inanırsa, çaresizliği ve hiçbir şey yapmamayı öğrenecektir.”
“Öğrenilmiş çaresizlik, kişinin herhangi bir durumda çok sayıda başarısızlığa uğrayarak, o konuda bir daha asla başarıya ulaşamayacağına inandığı zihin durumudur. Kişi ne yaparsa yapsın sonucun değişmediğini, engelleri hiçbir şekilde aşamadığını, istediği sonucu almanın kendi ellerinde olmadığını düşündüğünde, çaresiz olduğunu öğrenir ve herhangi bir şey yapmamayı (tembelliği) seçer.
Öğrenilmiş çaresizlik canlıları sadece psikolojik olarak değil, biyolojik olarak da çökertmektedir.”
Bir laboratuvar araştırmasında birer dakika arayla kafesine 5 saniyelik elektrik şoku verilen bir kobay farenin, başlarda panik olurken, sekseninci defadan sonra hiç hareketsiz şoku aldığı görülmüştür. ‘”Acıların faresi'” acılardan kurtulmak için çabalamak yerine acıyla yaşamayı öğrenmiştir.
Çaresizlik; bunalımdaki insanların çaresizliği öğrenmesi sonucu meydana gelmektedir. Terörün ve terör yolu ile hedeflerine ulaşmayı amaçlayan Küresel oligarkların amacıda tamamı ile budur işte. Hedef kitleye “ÇARESİZLİĞİ” öğretmek.
Öğrenilmiş çaresizlik ve atalet yüzünden başarısızlık bölgesini vatanımız, zirveleri gurbetimiz gibi görmeye başlıyoruz. İçimizdekini söylemeyi değil, kendi kendimize söylenmeyi öğreniyoruz. Sorumluluk almak yerine suçlamaya çalışıyoruz. Başarısızlıklarımızın sorumluluğunu dışımızda arıyoruz. Kendi ayakları üzerinde durmayı ve kendi kendine yetebilmeyi beceremiyoruz.
Öğrenilmiş çaresizlik hepimizin içinde az ya da çok vardır. Hepimiz bir şeyleri defalarca deniyor, yanılıyor, başaramıyoruz. Sonra bir daha yanılmamak için, bir daha denememeyi öğreniyoruz. Bu sırada şartlar değişiyor. Eğer denersek başarılı olabileceğimiz bir hale geliyor ama biz ezberlediğimiz gibi yaşamaya devam ediyoruz. Arazi değişiyor ama bizim zihin haritamız değişmiyor. Böylece başarısızlığı öğrenmiş oluyoruz.
Şimdi zurnanın zırt dediği noktaya geldik; Ya küresel oligarklarının bu “yeni Dünya düzeni “ adını verdikleri senaryoda rol almış “YERLİ ve MİLLİ” (!), figürümüz “UZUN ADAM” nam-ı diğer AVAREL DALTON’un terör ve teröristlerle dansını seyredip öğrenilmiş çaresizliğimizin depresyonlarında helak olacağız ya da 1919 -KURTULUŞ manifestomuzun ruhuna bürünüp “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM” diyeceğiz…
Hadi bir de göbeğini kaşıyanlar için tekrarlayalım:
“ya tozu dumana katacağız ya tozu dumanı yutacağız”
Cemil Biçer
Yazarımız Cemil Biçer’in ‘Çarşamba Köprüsü’nde Rapsodi’ kitabına buradan ulaşabilirsiniz:
http://kitapdevrimi.com/urun/carsamba-koprusunde-rapsodi-cemil-bicer/