Bülent BakanKÖŞE YAZILARI

Özlemci – Bülent Bakan yazdı…

‘Hata’ sanat hayatın her alanında var olan bir şey midir?  Yoksa sanat hayat, ‘hata’nın ve hata, ‘sanat hayat’ın ta kendisi olabilir mi? Bu konuyu açmadan önce sanatın daha önce hiç yapmadığımız tanımlarını sıralayalım. Sıkı durun.

Sanat, Dave Brubeck’in deneysel caz tınısı ‘Take Five’ın bir milyonuncu saat sonrasında bile aynı beklentiyle dinlenmesidir.’Şimdi ne olacak bakalım?’ Wolfgang Amadeus Mozart için de geçerlidir bu. K466 için de benzer bir son-eylem gerekebilir. K488’in yedi yüzüncü, ellinci, beşinci, buçukuncu dinlemesinde düşünce tohumları arasından beklenmedik bir kıvılcım ile hangi çağrışımların ortaya çıkıp hangi cümlelere, hangi fırça darbelerine, hangi düşünce tanelerine, hangi kararlara varıldığı tam olarak bilinemez. ‘Sanat hayat’ sonuçta yapan için bir hesap kitap işidir de; sanat eseri oluşurken geçen süre görece ışık hızında yaşanır. O sürede ortaya çıkan kıvılcımların yarattığı yangının hesabını tutmak zordur. Sanat eninde sonunda bir gözlemci işidir. Ama daha çok bir ‘özlemci’ işi olmalı. İşte bunu açmak gerekecek.

Resim yapmak ‘Take Five’ gibidir. Bir, iki, üç, beş… Aynı fırça darbeleri arka arkaya sıralanır ve ortaya başka bir şey çıkar. Aynen ‘Take Five’da olduğu gibi. Her dinlemede başka bir evrene sürüklenir insan. ’Şimdi ne olacak bakalım?’  Aynı parçayı sonsuza kadar dinler ve sonsuz kere sonsuz başka bir noktaya varırsınız. Sanat hayat sonsuz bir yolculuktur. Sonsuza yapılmış başyapıtlara nadiren rastlanır. Büyük sanatçıların farkı; sonsuza yapılmış işlere imza atmış olmalarıdır. Basquiat gibi çok kısa süre yaşasalar, çok uzun süre üretseler bile. Sanat, bir önce olduğundan güzel olana özlemi dile getirir. Bir önceki an, en nadir olandır sanat hayatta. Tekrarı yoktur da ondan.  Sanat eninde sonunda bir gözlemci işidir. Sanatçı o nadir anların gözlemcisidir. Ama daha çok bir ‘özlemci’ işi olmalı sanat.

Daha çok bir ressama benzeyen Dave Brubeck sıradışı zaman işaretlerini ararken bulmuş ‘Take Five’ tınısını. Mozart atın bir vadiden çayırlığa çıkışını hayal etmişti Dave Brubeck ise bu mesafeyi hangi ritimle kat edeceğini hayal etmiş. Bir iki üç beş. Üç, bir, iki ve beş. Sonrasında sıralı kombinasyonlarda matematik bir evrende yolculuk. Sanat hep bir önceki yolculuğa özlemi dile getirir. Bir önceki matematik en nadir olandır sanat hayatta. Tekrarı yoktur onun da ondan.  Sanat eninde ve sonunda bir matematik gözlemci işidir. Sanatçı o nadir matematiğin gözlemcisidir. Ama daha çok bir ‘özlemci’ işi olmalı sanat.

Deneyci bir lider sanatçı olarak Dave Brubeck azıcık insan doğasından anlamak ve özgün fikirleri hassas bir şekilde aktarmak gerektiğine inanıyor idi. Bu yetenek en çok bilinecek bir caz tınısına erişmek üzere iken gereklidir de ondan.  Dave Brubeck başarılı bir kayıt gerçekleştirebilmek için garip şeyler yapıyorduk diyor bir söyleşisinde. Bir sanatçı olarak, diğer insanların bilmediği şeylerin peşindedir, öteki bir bilim insanı da olabilir ama sanatçılar onların bildiklerini de gözlüyor. Ve bu hayat sanattaki her şeyi özlüyor. Çünkü sanat hayat böyle bir şey. Bazıları müzisyen; bazıları bir ressam veya başka bir şey. Sesin, renklerin, ritimlerin, hacimlerin ve kürenin harika seslerinin farkındalar. Sanat hep bir önceki bilinene özlemi dile getirir. Bir önceki bilgi en nadir olan deneyimdir sanat hayatta. Tekrarı yoktur da onun da ondan.  Sanat eninde ve sonunda bir bilgin gözlemci işidir. Sanatçı o nadir bilginin gözlemcisidir. Ama daha çok bir ‘özlemci’ işi olmalı sanat.

Dave Brubeck doksan bir yıl boyunca çılgın bir gözlemci olarak yaşadı. Bazen bir rüzgârın peşinde ses gözlemindedir. Gürültücü bir Bora, bir gün çok bilinen bir tınıya dönüşebilir. Çılgın ritimlere sahip bir benzinli motor da olabilir bir gözleme. Atlar gibi sabit ritimli de olmayabilir. Egzotik çılgın bir ritmin karşısına sabit bir ritim koymaya çalışır Dave Brubeck. Dave Brubeck çok iyi bir özlemcidir de ondan. Sanat hep bir önceki ritme özlemi dile getirir. Bir önceki ritim en nadir olan çılgınlıktır sanat hayatta. Ritmin de tekrarı yoktur da ondan.  Sanat eninde ve sonunda bir ritmik gözlemci işidir. Sanatçı o nadir ritmin gözlemcisidir. Ama daha çok bir ‘özlemci’ işi olmalı sanat.

Take Five dinlerken üçe hazır olun ve sonsuza giden finale varmak için. kelime oyunu yapın, çünkü ilk iki çubuk üçte. Bir, iki, üç. Bir, iki, üç. Sonra quartet. Quartet. Yani Bir, iki, üç. Bir, iki, üç. Bir iki üç beş. Bir iki üç beş. Bir, iki, üç. Bir, iki, üç…

Dave Brubeck, restoran mutfağından bir radyo, müzik kutusundan çılgın bir müzik ve yemek seslerinin bolca olduğu bir restoranda yemek yerken restoranda bir çeşit müzik çorbası oluşur ve her şeyi aynı anda duyabildiğini fark eder. Başka kimsenin rahatsız olmadığını gözlemler. O da rahatsız olmaz amma seslerin tümünü aynı anda duymanın keyfini çıkarır.

Sanatın belki de en çılgın tanımı bu.  Mozart hortlamış ve sanatı bu sözleri ile tanımlamıştır. Sanat kimsenin göremediğini görmek, kimsenin duymadığını duymak ve kimsenin özlemediğini özlemektir. Sanatçı bir özlemcidir. Bir önceki güzelin özlemidir bu. Nadir olana olan özlemdir. Sanat hayatın kendisi nadirdir. Sanatçı sanat hayatın değerinin, nadirliğinin farkında olandır.

Dave Brubeck hayatı boyunca denemeye devam etmiş ve tonlarca tını bırakıp gitmiş. Bunlardan en bilineni Take Five. Keşfedilmeyi bekleyen tonlarca tını geride kalmış olabilir. Kimin umurunda. ‘Take Five’ sonsuza doğru yolculuğuna kürenin her anında en az bir noktasında devam ediyor.

Bir ‘Hata’ yaptık ve en başta sorduğumuz sanat hayatın her alanında var olan bir şey midir sorusunu cevaplamayı unuttuk. Yoksa unutmadık mı? Unutmadık.  Hayat, ‘hata’nın ve sanat, ‘hayat’ın, hata hayatın, sanat hatanın ta kendisidir de ondan. Ve bir de sonsuz, sınırsız ve uğursuz kombinasyonların arasına gizlenmiş olanın. O gizli olanı bulun sonuza giden işte tam orada. Siz sadece kendinizle ve de özlemlerinizle işte tam oradasınız.

Bülent Bakan

"Yazı"nın Sanat Serüveni 1 - Bülent Bakan yazdı... 2

Bülent Bakan 01

 

Bülent Bakan 03

 

Bülent Bakan 04

 

Bülent Bakan 05

 

Bülent Bakan 06

Dave Brubeck fotoğrafları hariç fotoğraflar Bülent Bakan’a aittir. Copyrightlıdır. İzinsiz kullanılamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu