Pera Müzesi’nde Yeni Sergi: ‘Gelecek Hatıraları’
Gelecek hatırlanabilir mi? - 26 Ekim 2023 – 24 Mart 2024
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, “Gelecek, geçmişte biriktirilen tanıdık nesneler aracılığıyla hatırlanabilir mi?” sorusundan yola çıkarak düzenlenen ‘Gelecek Hatıraları’ sergisinde izleyicileri hafıza ve gelecek tahayyülleri arasında kurulan bağlar üzerine düşünmeye davet ediyor.
Müzede sergilenen Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu’nu oluşturan Suna Kıraç’ın anısına hazırlanan sergide, dünyadan ve Türkiye’den güncel sanatçıların koleksiyondan ilhamla oluşturdukları eserler, koleksiyondan bir seçki eşliğinde sanatseverlerle buluşuyor.
Pera Müzesi’nin 26 Ekim’de ziyarete açılan yeni sergisi ‘Gelecek Hatıraları’ Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu’ndan yola çıkarak hazırlandı. “Gelecek, geçmişte biriktirilen tanıdık nesneler aracılığıyla hatırlanabilir mi? Gelecekte parça parça belirecek hatıraları şekillendirmek, geçmişi anlamayı ve korumayı kolaylaştıran bir araç olabilir mi?” sorularından hareket eden serginin küratörlüğünü Ulya Soley üstlendi. Arşive gelecek-yönelimli bir bakış açısıyla yaklaşan Gelecek Hatıraları, geçmişe nostaljik bir bağlılık yerine geleceği nasıl hatırlayacağımızı düşünmeyi öneriyor.
Motiflerin Hatırlattıkları, Nesnelerin Hafızası, Bölgenin Hafızası ve Geleceği Hatırlamak başlıklı dört bölümden oluşan sergide; hatıra olarak alınan, belli bir yer ve zamanı hatırlatan veya koleksiyonu yapılan nesnelerin kültürel ve sembolik değeri, kişisel yolculuklarla bölgenin hafızasını birbirine örüyor. Güncel yapıtlara ilham veren Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu’ndan bir seçki de her bölümle ilişkili olarak sergileniyor.
“Suna Kıraç’ın anısı yeni yapıtlarda yaşamaya ve hatırlanmaya devam ediyor”
Gelecek Hatıraları sergisinin Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu’nu, yani geçmişe dair önemli veriler taşıyan bir kaynağı geleceği düşünerek okumak üzere yola çıktığını belirten küratör Ulya Soley, koleksiyon ile sergi arasındaki bağı şöyle ifade ediyor: “Nesnelerle kurulan kişisel ilişkiler, bir koleksiyonun ortaya çıkmasına zemin hazırlayan temel kavrama dönüşür. Benzer nesnelerle birbiri ardına kurulan yakın ilişkiler sonucu ortaya çıkan koleksiyon, hem onu oluşturan kişiye dair ipuçları taşır, hem de söz konusu nesnelerin toplumsal anlamlarını zenginleştirir. (…) Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu’nu oluşturan Suna Kıraç’ın anısı, bu koleksiyondan esinle üretilen yeni yapıtlarda yaşamaya ve hatırlanmaya devam ediyor. Sergi bir yanıyla da hiçbir şeyin kalıcı olmadığının, her şeyin devamlı bir değişim ve dönüşüm içinde olduğunun, en önemlisi de belirli bir ömre sahip olduğunun altını çiziyor. Bu yönüyle Gelecek Hatıraları, sahip olduğumuz şeylerin, yaşamın kendisi gibi, yalnızca gerçek zamanlı ve geçici koşullarda takdir edilebileceğine dair bir hatırlatma işlevi de görüyor”.
Sergiye ve eserlere yakından bakış
Motiflerin Hatırlattıkları
Seramik bezemelerindeki motiflerden yola çıkan yapıtları bir araya getiren Motiflerin Hatırlattıkları bölümünde; motiflerin geleneksel çağrışımlarının ötesinde bugün nasıl yapılandırıldığının izi sürülüyor. Bir kilise, bir cami ve bir sarayın duvarlarında yer alan seramik karolardan esinlenen farklı formlarda çalışmaların yer aldığı bu bölümde, geleneksel bitkisel bezemelerin kaynağı olan doğa, güncel açılımlarıyla ele alınıyor.
Brezilyalı sanatçı Adriana Varejão, farklı biçim ve boyutlarda 45 adet tuvalin yere ve duvara yığılmasıyla oluşan Tuvaller Üzerine Karo Seramik Döşeme (1999) başlıklı yerleştirmesiyle sergide yer alıyor. Topkapı Sarayı’nda bulunan bir çini paneli merkeze alan Burçak Bingöl’ün Saz Yolu Rotası (2023) yerleştirmesi, tarih öncesine referans veren motif ve formlara güncel bir bakış açısıyla yaklaşan Elif Uras’ın Çifte Niş (2023) başlıklı mekâna özgü yerleştirmesi ve Ay Parçası (2023) heykeli, hatıra olarak doğa fikrinden yola çıkarak doğa imgelerini müzenin Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu’nda bulunan objelerin üzerindeki motiflerle harmanlayan Francesco Simeti’nin Yabanı Sevmek (2023) başlıklı yerleştirmesi, Mimar Sinan’ın 16. yüzyıl yapılarından Rüstem Paşa Camisi’nin avlusunda yer alan harap bir duvarı detaylı biçimde resmeden sanatçı Taner Ceylan’ın Duvar (2018) tablosu ile sanatçının sergi için ürettiği Arkeoloji (2023) başlıklı tablo bu bölümde izleyiciyle buluşan eserler arasında yer alıyor.
Nesnelerin Hafızası
Hikâyelerin seramik nesneler aracılığıyla anlatıldığı Nesnelerin Hafızası bölümü, nesnel kültürün güncel yansımalarına odaklanıyor. Sanatçı ikilisi Skuja Braden, Zamanın Akışı (2023) yerleştirmesinde Kütahya Çini ve Seramikleri koleksiyon sergisi de dahil olmak üzere müzede sergilenen eserlerin telefonlarıyla fotoğraflarını çekip bu görüntüleri seramiğe aktararak zamansızlaştırıyor. Metehan Törer’in Yeryüzüne Doğanlar (2023) başlıklı çalışmasında nesilden nesle aktarılan bilgi ve hafızanın izi seramikler aracılığıyla sürülüyor. Liva Marin nostaljik bir anma niteliğindeki Geriye Kalanlar (2018) serisinde nesnelerin yoğun bir dolaşımda olduğu günümüzde gündelik nesnelerle ilişkilenme biçimlerimize bakıyor. Sanatçı kolektifi oddviz, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu’ndan ilhamla ürettiği Voronoi (2020) videosunda, koleksiyondan seçilen yaklaşık 150 eserin fotogrametri tekniği kullanılarak üç boyutlu modellenmesi ve dijitale çevrilmesiyle 18. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan bir zaman diliminde üretilmiş eserleri güncel ve dijital bir dil aracılığıyla bugüne aktarıyor. Yasemin Özcan ise pişmiş toprak tabletlerle otobiyografik özellikler taşıyan kurmaca öyküleri buluşturduğu Tablet (2023) başlıklı yerleştirmesinde üç farklı kuşaktan kadının toprakla ilişkisini merkeze alıyor.
Bölgenin Hafızası
Hafıza nesneleri ile ilişkilendikleri coğrafya arasındaki bağları araştıran Bölgenin Hafızası bölümü, coğrafi olarak Kütahya’ya bakan mekânsal müdahaleler sunuyor. Aslı Çavuşoğlu’nun sergi için ürettiği Hem Kök Hem Sap Hem Var Hem Yok (2023) başlıklı mekâna özgü yerleştirme, tropik bölgelerin kıyılarında yetişen mangrov ağaçlarından ilham alıyor. Tıpkı kökleri yeryüzüne uzanan bu ağaçlar gibi geleneksel üretim biçimleri ve hatıralar da yerleştirme aracılığıyla yüzeye çıkıyor. Mimarlık ve sanatın kesişim noktasında, tarih ve hafızaya odaklanan işlere imza atan Jorge Otero-Pailos, sergi kapsamında ürettiği Pera Müzesi Hatırası (2023) yerleştirmesinde, müze yapısından toplanan tozları kaleydoskop imgelerine benzer bir çini desenine dönüştürüyor. Binanın dış cephesinden toplanan tozların mikroskobik görüntülerini çeken sanatçı, bu imgelerin tekrarıyla oluşturduğu deseni, Kütahya’da üretilen seramik karolara aktararak müzenin hafızasını bölgenin hafızasına örüyor.
Candice Lin, saflığı, beyazlığı ve yapısı gereği çatlama veya lekelenmeye karşı direnci çağrıştıran porseleni kullandığı Sert, Beyaz Bir Beden; Geçirgen Bir Astar (2017) adlı çalışmasında, 18. yüzyılda erkek kimliğine bürünerek denizaşırı bir yolculuğa çıkan ilk kadın olan botanik bilimci Jeanne Baret’in öyküsünden ilham alıyor. Bilal Yılmaz ve Lydia Chatziiakovou ise ortak projeleri Creative-Craft Platform [Yaratıcı-Zanaat Platformu] kapsamında sergi için yürüttükleri araştrma aracılığıyla Kütahya’daki el sanatları atölyelerinin bir haritasını oluşturuyor. Yılmaz, sergi için ürettiği heykelde ise 1959 yılında kurulan Elhamra Atölyesi’nin hikâyesine odaklanıyor.
Geleceği Hatırlamak
Spekülatif nesneler, video ve fotoğraflar aracılığıyla geleceğin hafıza nesnelerini bir araya getiren Geleceği Hatırlamak, serginin son bölümünü oluşturuyor. Bu bölümde yer alan sanatçılardan Deniz Eroglu, hatıra fikrini Gül Yolu I-II (2023) adını verdiği kartpostallara yansıtarak Türkiye’nin içinden geçtiği değişimlerin gelecek sonuçları üzerine düşünüyor ve gelecekten kent imgeleri sunuyor. Volkan Aslan’ın Huzur, Ertesi Gün ve Yürüyüş (2022) başlıklı videoları, gündelik hayatta maruz kalınan şiddet öğelerinin özneler üzerindeki etkilerini ele alıyor. 59. Venedik Bienali Macar Pavyonu için tasarladığı Rüyalardan Sonra yerleştirmesini oluşturan çalışmalardan Şimdiki Zaman I’i (2022) Pera Müzesi’ne taşıyan Zsófia Keresztes, anılar ve mozaikler arasında şiirsel bir bağlantı kurguluyor. Neven Allgeier’in Çevre (2019-2023) başlıklı yerleştirmesi ise izleyiciyi, yakın bir gelecekte insansız manzaralarda bulunmuş hatıralarla baş başa bırakıyor.
Sergi tasarımını Studio No Frame’den Yelta Köm ve Elif Tan’ın; grafik ve katalog tasarımını Esen Karol’un üstlendiği Gelecek Hatıraları, 24 Mart 2024 tarihine kadar Pera Müzesi’nin 4. ve 5. kat sergi salonlarında ziyarete açık olacak.
Pera Müzesi Salı’dan Cumartesi’ye 10.00-19.00, Pazar günleri 12.00-18.00 saatleri arasında gezilebilir.
Cuma günleri “Uzun Cuma” kapsamında 18.00-22.00 arası tüm ziyaretçiler, Çarşamba günleri ise “Genç Çarşamba” kapsamında tüm öğrenciler müzeyi ücretsiz ziyaret edebilir.