KÖŞE YAZILARIÖzkan Eroğlu

Resmin Ve Şiirin Sınırları Üzerine – Özkan Eroğlu yazdı…

Alman düşünür, edebiyatçı ve eleştirmen Gotthold Ephraim Lessing’in (1729-1781) sanat kuramı meselesini yakından ilgilendiren önemli yapıtı “Laokoon oder Über die Grenzen der Malerei und Poesie (1766)” (Laokoon ya da Resmin ve Şiirin Sınırları Üzerine), şiir ve resim sanatı arasındaki karışıklığa son vermek için kaleme alınmıştır. Şiir ve resim sanatının sınırları, Lessing’in yaşadığı zamanda birbirlerine karıştırılmakta ve bu durum tatsızlığa neden olmaktaydı. Lessing de şiir ve plastik sanatların bambaşka iki şey olduğu görmüş ve anlamıştı. O dönem Almanya’sında şiirin resimden, resmin de şiirden başka bir şey olmadığı, yani aynılığı konusu savunulmaktaydı. Hatta Lessing, Barok resmin önemli ustası Rubens’in Homeros’tan aşırı etkilenmesinden ötürü bu ressamın “şair-ressam” tanımlaması altında görüldüğünü ve bunun eleştirilecek bir durum olduğunu vurgular. Lessing, zamanındaki şiir ve resim sanatı arasındaki karışıklığa bir çözüm üretmek amacıyla sözünü ettiğimiz yapıtını kaleme almış, bu yapıtının ana nüvesine yerleştirdiği Laokoon isimli grup heykelin de üzerinde yoğunlaşarak, aslı bir Yunan heykeli olan bu yapıt üzerinden kuramsal çıkarımlarda bulunmuştur. Tam bu noktada ilk olarak Laokoon’da bulunmayan “birlik”in hakikatte bulunduğunu ileri sürerek, hakikat ile sanat yapıtı arasındaki farka dikkat çekmiştir.

laokoon-oder-uber-die-grenzen-der-malerei-und-poesie-2Gelelim Lessing’in söz konusu grup heykeli üzerine ifade ettiklerine: Bu heykeldeki görünüşler, varolan yüksek tutkulara karşın büyük ve o denli de rahatlık içeren bir tinselliğe sahiptir. Bu grup heykelde ne yüzler, ne de proporsiyonlar en şiddetli kıvranmanın karşılığı olarak görünmezler. Bu savını da özellikle Laokoon figürünün ağızına dikkat çekerek açıklar ve ağız açıklığının burada önemli olduğunu vurgular. Bu durum, Yunan’ın ideal güzelliğini kovalayan ve onu taklit eden Roma sanat algısının durumuna uygunluk gösterir. Yani bir anlamda burada, yapıtın, dünya ruhsallığı (weltgeist) ve sanatçılarının ruhsallığı (Menschgeist) birleşerek oluşan tinsellik oldukça dikkat çekicidir. Bunu da, ilkçağda sanatçı-düşünür tipiyle hareket edilmesine bağlar. Böylelikle ilk çağda bilgelikle sanatın yan yana yürüdüğüne ve birlikte geliştiğine de işaret etmiş olur. Örneğin şiirdeki Laokoon (Şair Vergilius’un Laokoon’u) avazı çıkacak denli haykırırken veya bağırırken, neden heykelde aynı şey görülmez. Bunun nedenini “ideal güzellik” kuralına duyulan saygı ve bu kurala bağlılık olarak görür Lessing. İdeal güzellik kuralının, en iyi uygulandığı veya uygulanması gereken yer İlk çağ estetik algısındaki insan bedenidir. Yunan sanat ahlâkına göre sanatçı, dinsellikle yükümlü olmadıkça ideal güzellik kuralının da dışına çıkamazdı. İşte tam bu noktada şiir sanatıyla yol ayrımı doğar: İlk çağda şiir sanatı gerçeği, resim sanatı ise ideal güzelliği vermek zorunda olmuşlardır. Bundan ötürü Laokoon heykelinin heykeltıraşları, güzelliğin en yüksek noktasına ulaşmada konu gereği insan bedenlerinin çektiği acıyı vermemiş-tasvir etmemişlerdir. O nedenle söz konusu acıyı azaltma yoluna gitmişler ve vurgulanan haykırışı da adeta bir nefes almaya dönüştürmüşlerdir. Yoksa haykırış, bedenlerin güzellikle ilişkisini kesebilir ve dolayısıyla kötü bir görünümün oluşmasına neden olabilirdi. Dolayısıyla bu kötü görünüm, izleyicide bir acıma duygusunun doğmasını engeller ve böylece yapıt da amacına ulaşamamış olurdu. Şair Vergilius’un Laokoon’unu örnek veren Lessing, onun heykeltıraşların duyduğu endişeleri duymaksızın, olayı tüm gerçekliğiyle aktarabildiğine dikkat çekmiş ve böylece hem şiirle plastik sanatların aynı şeyler olmadığına ve amaçlarının ayrılığına işaret etmiş, hem de  plastik sanatların şiir sanatını taklit ettiği gibi yanlış bir düşünceye de son vermiştir.

Lessing’in açtığı ve net şekilde Laokoon başta olmak üzere, kitabında başka örneklerle de ele aldığı şiir ve plastik sanatlar konuları ise 18. yüzyıldan itibaren bambaşka bir yola girmiş; antik dönemin şiir ve plastik sanatlara bakışı büyük bir yön değişikliğine uğramıştır. Sözünü ettiğimiz yön değişikliğinin, esaslı şekilde bir bakış çoğulluğuna neden olduğunu vurgulamalıyız.

Özkan Eroğlu

ozkan-eroglu

surici-galata

Başa dön tuşu