SANATTAN

Tayfun Serttaş, sergisini “Türkiye LGBT+” topluluğuna ithaf etti.

Tayfun Serttaş’ın “Undetectable / Saptanamayan” başlıklı sergisi Pilevneli Gallery’de açıldı.

“Bir kişinin özgür olabilmesi için en az iki kişi gerekir. Bu bağlamda özgürlük; ne salt bir ideoloji, ne de salt önermedir. Bireyselleşme tek başına özgürlükle mükâfatlandırılamaz. Özgürlüğün çekirdeği, topluma rağmen toplumsal ilişkideki asimetriye dayanır.”

Tayfun Serttaş’ın Undetectable (Saptanamayan) sergisi mikrobiyoloji literatüründe karşımıza çıkan bir olgunun, toplumsal alana çekilmesiyle şekillenen bir dizi olasılığa işaret ediyor. Özgürlük ve bireysellik konularına değinen sergi, salgının zorunlu bir bireyselleşmeyi beraberinde getirdiğine ve aynı zamanda bu salgının insanlığı hiç olmadığı kadar ortak kaygılarda buluşturduğuna dikkat çekiyor. Sanatçı, sergiyi geçirdiğimiz aylar boyunca sistematik nefret kampanyalarına maruz kalan Türkiye LGBT+ topluluğuna ithaf etti.

Veriler, istatistikler, rakamlar ve polemikler arasında geçirdiğimiz dönem, sanatçı açısından kamusal katmanlar arasındaki saptanamamazlığın iz düşümüdür. Virüs kamu düzeniyle oyun oynamaktadır ve ortaya çıkan tablo, öznesi birey olan sosyal bilimlerin süregelen krizini alabildiğine derinleştirmiştir. Salgın zorunlu bir bireyselleşmeyi beraberinde getirirken, aynı zamanda insanlığı hiç olmadığı kadar ortak kaygılarda buluşturur. Kamu güvenliği, özgürlük-otorite dengesi ve olağanüstü hal’e dair kavramsal çerçevenin yeniden çizilmekte olduğu günümüzde, birey kültü yeni bir yapıbozum ile karşı karşıyadır.

Modern birey, daimi bir aylak, evrensel yabancıdır. Ortak davranış reçetelerine uymaz. Bundan dolayı onu hiçbir sistem bağrına basmaz ve tam olarak temsil edemez. Öngörülemez özellikleriyle diğer toplumsal katmanlardan ayrılan bireyler, konumlandıkları sisteme itaat vadetmezler. Bu bağlamda birey tanımı gereği tekinsizdir. Onaylanmış kabileler vadetmekten başka seçeneği kalmayan günümüz popülist baskı rejimleri, bireyselleşmeye karşı tarihte izlenmemiş bir yumuşak baskının öncüleridir.

Baskı rejimlerinde sanatçılar ‘süresiz tatil’ dönemine girerler. Müphemleşirler. Türkiye’de sanatçıların salt pratiklerini icra edip çekilmek gibi bir konforları hiç olmadı. Sanatın neden olduğu, nasıl uygulanacağı, sunumun incelikleri ve temsilin sorumluluğuna değin birçok görünmez misyonu üzerlerinde taşıdılar. Bu bağlamda sanatçıların üretimden ziyade, üretimin doğurduğu/doğuracağı problemlerle yüzleşmek gibi coğrafyaya özel bir yorgunluğu oluştu. Halbuki sanat, tüm bu prosedürlerin kurumsal olarak aşıldığı noktada bir miktar gerçek anlamına yaklaşabilirdi… Pratiğimizin yarın ne anlam ifade edeceğini hala tam olarak kestiremiyoruz. Bildiğimiz, bir direniş metodu olarak sanatın varlığına dair bütün pozisyonlarımızı sürdürmemiz ve hakikat arayışında ısrarcı olmamız gerektiğidir.

Sergi, PİLEVNELİ Gallery Dolapdere’de 22 Kasım 2020 tarihine kadar ziyaret edilebilir.

PİLEVNELİ Gallery Dolapdere
Yenişehir Mah. Irmak Cad. No:25
Beyoğlu/İstanbul

Giriş ücretsizdir.

TAYFUN SERTTAŞ Kimdir?

Tayfun Serttaş’ın enstalasyon odaklı çalışmaları görsel arşivler, bulunmuş objeler, heykel, video, fotoğraf, sanatçı kitapları ve belgesel temalara dayalı çizimler gibi farklı tekniklerin çok katmanlı birleşiminden oluşur. Çalışmalarında sosyal bilimler ve disiplinlerarası sanat metodolojileri arasındaki deneysel öykünmeden yararlanan sanatçı; yakın tarihin kesintileri ve bunun birey, kültür ve kimlik denklemi üzerinde yarattığı karmaşık etkiyi araştıran yeni bir görsel dil inşa etmek üzere çalışır.

Çalışmakta ve üretmekte olduğu konular arasında; kent antropolojisi, toplumsal cinsiyet, ötekinin kültürel mirası, gündelik yaşam sosyolojisi, azınlıklar, post-kolonyalizm, kentsel dönüşüm, göç ve kültürel transformasyon ve minör politika yer almaktadır. Sanatçı, yazar ve araştırmacı Tayfun Serttaş (1982), İstanbul ve Bodrum’da yaşıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu