Sanat dünyasının sanata duyarsızlığı – Nevzat Yılmaz yazdı…
Çok duymuşuzdur “Abi bu ülkede sanata, kültüre önem verilmiyor” serzenişini…
Siyaset dünyasının üstünkörü, sığ yaklaşımı yanında; kültür ve sanat dünyasının yaklaşımı farklı mıdır? Sanmam…
Barış Manço’nun cenaze töreninde sokakları tıklım tıkış dolduran kalabalıklar, birinci ölüm yıldönümünde mezarı başındaki anmada yoktu. Şaşırmak mı gerek? Asla!
Geçtiğimiz yıl, plastik sanatlar dünyasında bir çok önemli isimden dinlediğimiz, duyarsızlık üzerine söylevler, yaşamın aynasında tuzla buz oldu bizim gözümüzde.
Çok örnek verilebilir ama Rasin Arsebük’ün cenaze töreninde düşünme olanağı bulduk bu konu üzerinde…
Birkaç vefalı dost; Filiz Otyam, Ali Sirmen, Orhan Karaveli, Doğu Perinçek, 80 yıllık arkadaşı doktor vb. Adları aklımıza şu an gelmeyen bir avuç insan. Bu arada Doğu Perinçek’in Rasin üzerine olağanüstü yazısını da unutmamak gerekir. Sanat dünyasından bir insanın yazması gereken yazıyı, siyaset dünyasından birinin yazması da acı bir çelişki gibi geldi bize.
Kanlıca Camii’nin avlusundayız. Rasin’in son döneminde yanında olan dostları üzüntü içinde cenaze arabasının gelmesini bekliyoruz.
Eski dost kitapçı Hakan Şenyuva, Rasin adını duymamış ama arayı kapatıyor. Rasin’i hemen araştırmış, kim olduğuna, sanatına ilişkin bir yığın bilgiyi soranlara oracıkta veriveriyor.
Biz sanat dünyasından cenaze törenine katılacak kalabalıkları bekliyoruz. Ellerimiz koynumuzda kalıyor. Deyim yerindeyse birkaç vefalı dost dışında katılan kimse yok.
Rasin geliyor. Cenaze namazı kılınıyor. Eller üzerinde Kanlıca mezarlığında Kayahan’ın gitarlı mezarının yanıbaşında toprağa veriliyor.
Sayıca çok olmayan nitelikli bir kalabalık dostlarını uğurluyor.
Anımsıyorum. Geçtiğimiz aylarda aramızdan ayrılan Şadan Bezeyiş’in cenazesinde de 3-5 kişi katılmış. Benim bile 2-3 gün sonra haberim olmuştu.
Sanırım, soy sanatçıyı, derinlikli insanı, nitelikli varlığı bekleyen bir son bu.
Yalnızlık içinde son yolculuğa gitmek ama nitelik bir nicelikle anımsanmak…
Kendimizi kandırmayalım.
Bir içtenliksizlik ve çelişki var yaşanılanda…
Sanat dünyası popüler kültürün tutsaklığı altında…
Boşa kasnak çok konuşan var.
Örneğin Rasin’in cenazesinde ya da Şadan Bezeyiş’in öldüğünden haberi olmayan sanat erbabının konuşmaya, serzenişte bulunmaya hakkı var mı?
Demezler mi?
“Arkadaş önce sen kendine bak.”
Doğru ya da yanlış bunları düşündüm.
Hüzünlendim.
“Ağaçlar ayakta ölür, ama son yolculukları yalnızlık içinde geçer” düşüncesi geçti içimden…
Bu son hepimizi bekliyor.
Oysa çoğala çoğala yalnızlıklarımızdan kurtulacağız.
Haberimiz yok…
Nevzat Yılmaz