KÖŞE YAZILARIVeysel Boğatepe

Sanatın Küçük Temsilcileri – Veysel Boğatepe yazdı…

Akademik çevrelerin bugün dahi sanatın ne şekilde tanımlanabileceği hatta tanımlanabilir olup olmadığı konusunda hararetle tartışmalarını sürdüre dursunlar, bu yazıda sanatın en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün bir ifadesi olduğunu hatırlatmakla yetineceğim. Ayrıca bu yazı akademik yazı olmadığı gibi akademisyenlere veya kendini bu statüde değerlendirenlere de yönelik değildir. Akademik olması için de üzerinde duracağım eserlerin her birinin en azından yetişkin ellerden çıkmış olması gerekir. Evet, akademik bir yazı değil çünkü yazı içeriğinde fotoğraflarına yer verdiğimiz sanat eserlerinin yaratıcısı sanatçı adaylarının yaşları, 4-12 arasında değişmektedir.

IMG_0492

Sanatçı adayı şeklinde nitelendirmeme hem çok erken hem de çok iddialı bulanların yanı sıra “onlar henüz çocuk” gibi basit ve sığ bir bakış açısıyla yaklaşanların olacağı muhtemeldir. Ancak hemen belirtmeliyim ki; “Sanat nedir, sanatçı kime denir?” sorusunun hala yanıt bulamadığı (…ki yanıtı olmasına rağmen) günümüzde, bu çocukların kısa sürede aldıkları eğitim / atölye çalışmaları sonrasında kolektif bir sergiyle yetişkinlerin karşılarına çıkma cesaretini göstermeleri dahi sanatçı duruşuna örnek niteliğindedir. Günümüz siyasal zihniyetin sanata bakış açısı ve yaklaşımı, sanatın artık her şeyden önce cesaret işi olduğu ve sanatçının da mücadele etmesi gerektiği gerçeğini önümüze koymaktadır. Bu bağlamda benim “sanatçı adayı” olarak nitelendirmemin özünde bir güzelleme değil de aksine realist yaklaşım olduğu daha iyi anlaşılmış olacaktır.

İlke, deneyim ve disiplin

Çocukların eserlerine değinmeden evvel, bu çocuklara deneyimlerini, ilkelerini aktaran seramik ve heykel sanatçısı Tuba Önder Demircioğlu’dan kısaca söz etmek istiyorum. Kendisiyle ilk tanışmamız, “Tuba Ağacı” adlı 8. kişisel sergisinde olmuştu. Üretiminden, tekniğinden, sanatsal soyutlamalarından oldukça etkilenmiş ve bu sergiye ilişkin bir de yazı yazmıştım. (Bkz:Tuba Ağacının Kökleri / Aydınlık Gazetesi-23 Mart 2015) Bu sergide ise sanat-sanatçı kavramları üzerinde ayaküstü kısaca söz edebildik. İlkesizliğin, tüccarlığın sanatın içine tıkıştırılmaya çalışıldığı günümüzde sanatçının ilkeleri ve sorumluluğu üzerinde duruşu ise en azından benim için önemli ve yeterliydi.

1 (1)

İlkesiyle ters düşen, sanatını küçümseyen veya değersizleştiren zihniyetlerin davet taleplerini yine hiçbir ticari kaygı gözetmeden reddederek ilkeli bir duruş sergileyen Tuba Önder Demircioğlu’nun, eğitiminden geçen bu çocukların sanatsal çalışmalarına katkı sunmak, değerlendirmeye almak benim için yalnızca sürpriz değil. Bu, aynı zamanda bizden birkaç kuşak geriden gelen çocukların aydınlık yolda attıkları ilk adımın göstergesidir. Kaldı ki, kapitalizmin şekillendirip, biçimlendirdiği ve özetle “sanat, disiplinler bütünü ancak sanatçı disiplinsiz ve ilkesiz” gerçeği karşısında bu çocukların Tuba Önder Demircioğlu’ndan sanat eğitimi almaları, onların gelecekteki yerlerini belirlemelerine ve tercihlerini kullanmalarına referans olacağını da bir dipnot olarak düşmek isterim.

Mutlak değere, nesnel yaklaşım

Tuba Önder Demircioğlu‘nun atölyesinde bir yıllık eğitim alan çocukların yaşları, 4 ile 12 arasında değişiyor. İlk sergilerini açan bu çocukların eserlerini görmeden evvel düşünceme hakim olan yalnızca meraktı ancak eserleri inceledikçe bu merak “başlarından büyük işlere kalkışmışlar” şeklinde bir düşünceye dönüşüverdi. Çünkü; daha yeni başlamalarına rağmen  her biri yalnızca bir değil, birçok tekniği denemiş ve başarılı sonuçlara ulaşmışlardı. Bu çocukların malzemeye bile bir sanatçı duyarlılığı ile yaklaştıklarını tasarımlarından, düşünce güçlerinin sonsuzluğundan,vermek istedikleri toplumsal mesajlardan çıkartmak hiçte zor değil. Temel eğitim, tasarlama ve uygulamadan sonra ortaya çıkardıkları eserlerini hocaları Tuba Önder Demircioğlu, aileleri ve bu çocuklara kapılarını açan sanat galerisinin dayanışması sonucunda “Bir sürprizim var” adı altında sergilediler. Bu sergi aynı zamanda kendileri için ilk karma sergidir. Kara kalem, guaj, yağlı boya, akrilik ve seramik üzerine uyguladıkları tasarımlar kısmen kendi hayallerinin sonsuzluğunu işaret etmiş olsalar da özünde, gerçekçi / mutlak değerlere klasik edebiyat üzerinden nesnel yaklaşmışlardır.
IMG_0500

Örnek verecek olursam, aralarında 4 yaş ile en küçük sanatçı adayı Kerem Can Uyanık, akrilik kullandığı denge çalışmasının yanı sıra seramikteki hünerini de satranç’tan yana kullanırken, karakalem çalışmasında Vincent Van Gogh’un portresini tercih eden 12 yaşındaki Emre Tomba ise okuduğu bir kitabın ana temasından yola çıkarak savaşın insan üzerindeki etkileri ve sonucu üzerinde heykelini tasarlayarak şekillendirmiş. Ayşe Lara Uyanık’ın seramik çalışmalarına referans aldığı Mustafa Kemal Atatürk’ün “Nutuk”u, Victor Hugo’nun “Sefiller”i, Jules Verne’nin “Denizler Altında 20.000 Fersahı ile Che Guevara,  Edgar Allan Poe gibi önemli simgesel aktörleri tercih etmesi bile bu küçük sanatçı adaylarının beslendikleri kültürel kaynakları açıklamaya yetiyor.

Bu sergi önemlidir çünkü; okulların beyin yıkama laboratuarlarına dönüştürüldüğü  4+4+4  sistemine karşı yine de özgür sanat anlayışıyla kendilerini gösteren bu çocuklar daha  önemlidir. Evet onların size sürprizleri var ve bu sürpriz, 16 Haziran 2016’ya kadar herkese açıktır.

Veysel Boğatepe

(Adres:  IMOGA ART GALERY- Rüştiye Sok. No: 2 /1 Kızıltoprak- Kadıköy)

Veysel Boğatepe Kitapları

Başa dön tuşu