Bülent BakanKÖŞE YAZILARI

Küresel Tiyatro – Bülent Bakan yazdı…

Bu yazı Portakal Çiçeği Sanat Kolonisinin benim de dahil olduğum ebeveynlerini pandemide kaybeden çocuklara yasam boyu eğitim desteği kampanyasına ithafen teşekkür maksadıyla yazılmıştır.

Ekonominin kürenin gelecek kuşağının sağlığının önüne geçtiği günlerden birinde çocuk tiyatrosunda bile böyle bir oyun sahnelemenin şüphe ile karşılanabileceği günleri çoktan geride bıraktığımızı fark ettim. Çoktan geride bırakmış olduğumuza göre ne zaman başladığını kestirmenin boşa enerji harcamaktan başka bir şey olmadığına karar verdim. Sonuçta sahnelenen tiyatronun senaryosu her hal ve şartta değişmiyor sadece oyun içinde küçük gecikme ve veya erkene almalar oluyor diye düşünmeye başladım. Bunları düşündüğüm sırada ‘Gittikleri gibi geri gelme alışkanlıkları var bunların’ dedi midibüs şoförü. Yolcular için mi dedi ya da ben öyle bir şey mi uydurdum anlamadım. Sonuçta bu yaşlı koca obez vasıta yolcularını kesintisiz bir düzende erken durakta indirmeye devam ediyor…

Kötü bir Kutsal Kütük Senaryolar Serisi ile karşı karşıya olabiliriz. Her ne oluyorsa belirli bir düzen içinde oluyor diye düşünürken bir meyve sineğinin tam gözüme kamikaze saldırısına maruz kaldım. Kutsal Kütük senaryolarındaki ütopik veya distopik kürelerden birini seçime zorlanan birer meyve sineğiyiz sadece. Kötü senaryolar gerçek olduğunda şaşırmıyoruz artık. Bilim kurgu gerçek olduğunda büyüsünü yitirdi. Sadece yerçekimsiz ortamda sıramızı bekler hale gelmiş durumdayız. Her birini buzlu rakı döneminde tükettiğimiz seçeneklerin versiyonları ile yaşamaya alıştık. Yeni hiçbir şey yok artık kürede. Kuğuların hepsi gri. Kara kuğu bizi şaşırtmıyor. Beyaz kuğu da olağanüstü bir yaratık değil artık. Sadece bir efekt.

Kötü bir senaryoda eğitimsiz bir figüran olduk sonunda. 68 kuşağının haklı bir şekilde uyardığı distopyanın içindeki birer yetişkiniz artık. Küresel ısınma sonucu kaynayan kazanda haşlanan birer yeşil kurbağaya döndük. Yalanlar birer gerçekliğe dönüştü. Gerçeklik ise bir komplo teorisi haline geldi. Gerçek Yalan’lar harbiden gerçektir artık bu kürede. Ekseni kaymış bir gerçekliği sayısız kere yaşadığınız hissi sizin dışınızda akmaya devam ederse herkesin inandığı artık sizin inanmadığınız değildir. Burada senaryo metnini okumayı aklınızdan bile geçirmeyin. Yazılı metinlerde kalan gerçeklik on yüz milyonda bir bile değil. Onları arayıp bulmak küresel algının eriyen bir parçası haline gelen aklınıza bir aspirin kadar iyi gelebilir ancak. Aspirin kutusunu toptan eritmeniz gerekir. Bu da mide fesadı yapmasın sakın. İyi gelmez. Butik Sanat size bunu tek tek verecektir. Tam ihtiyacınız kadarını.

Doğrudur doğru düzgün ve hizada çok az metin kaldı artık. Yaşayan sağlıklı ve cüzdanı kabarmamış 68’liler olmasa ufak bir ışığın tünelin ucunu göstermesi de mümkün olmayacaktı. Sekiz milyarın kendini fişlediği, her hareketini kayda aldığı, her duygu ve düşüncesinin ne kadar aptal olabileceğini sınadığı ve bunun için üste bedel ödediği bir çağda yaşıyoruz. Bu kürede aptallığın sınırları yine böyle bir seri teste tabi tutuluyor. Kürenin düz olduğu yalanına inanır mısın diye yapılan teste gönüllü yazılanlar periyodik sistem çekini çentiklemiş oluyor. Dinozorları elle besleyen ve tarım hayvanı olarak koşum bağlayanlara bilet parası ödeyen ve bağış yapanlar diğer periyodik sistem çekini de çentikliyor. Bu çentikler sonra küresel pandemide başka türlü bir istatistik oranına dönüşüveriyor. Kürenin en gelişmişinden en azılısına, en kapalısından en entarilisine her yerde eş zamanlı tiyatro gişe kapatıyor. Ne ararsan var. Antika zamanlar icadı Tragedya da eksik kalmıyor ve boğazına çöküveriyor bir insan evladının. Bir dünya insan evladı da nano boyuttaki zorbanın ağına takılıveriyor. Beyinlerinde iltihapla doğan çocuklar evresinde yaşıyoruz.

Çok açık bir şekilde yazmak gerekiyor. Sahneye koyduğunuz oyunun replikleri çok kötü, çekimlerinizi yaptığını Kutsal Kütük filminin senaryosu rezalet. Siz de kötü birer figüransınız. Açık Hava sinemalarında seyrettiğimiz filmlerin her biri Oscar alır bunun yanında.

Kürenin çocuklarının üzerinden çekin ellerinizi. Onlar ‘Z Kuşağı’ falan değil. Onlar ‘A Kuşağı’ bizim için. Bu ana kadar yaptığınız tahribat kürenin geleceğinde kara bir delik yaratamayacak. Bunu engelleyebilecek tek enstrüman etik bilim ve butik sanat. Kürenin bir türlü Birleşememişler Topluluğunun Muhtarı bir sürü zırva ile yapılacak işleri sıralarken kendi yapmadıklarını bizim sırtımıza yüklemeye çalışmış. Yemezler. Bu dönemde çocukların sağlıklarından daha önemli bir şey yok. Verilecek kararlarda öncelik çocuklardadır.

Butik sanatın ve etik bilimin kürenin dinozorların sonunu aratmayacak bir filmin veya oyunun sonundan çıkması için yapacak çok işi var. Üretmeye devam. Duvarlarınız boş kalmasın Sadece duvarlar değil çocuk odaları, okullar sokaklar caddeler meydanlar köy yolları ve köy meydanları boş kalmasın butik sanat, etik bilim ve portakal çiçeğiyle dolsun.    

Bülent Bakan

2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu