KÖŞE YAZILARIOğuz Kemal Özkan

Sınırları Zorlayan Ve Sorgulatan 4 Genç Sanatçı – Oğuz Kemal Özkan yazdı…

Ülke olarak ekonomik kriz bir tarafa –ki bu ortamda hala sanata yatırım yapıp sergi açabilen galerileri tebrik etmek lazım- düşünsel anlamda baskıların arttığı, farklı düşüncelere saygının azaldığı, farklı düşünen ve inananların ötekileştirildiği bir dönemden geçiyoruz. Kalemler susturuluyor, yontucular, ressamlar dinsel ve siyasal soslu suçlamalara maruz kalıyor. Özgürlüğün, özgür düşüncenin varlığını sürdüremediği bir ortamda hiçbir gelişmenin olamayacağını bilmeyenlerin egemen olduğu bir süreci yaşıyoruz. Her şeye rağmen bu ortamda da, sanatın dili, evrenselliği ve sorgulayıcı gücü ile baskı ortamının atmosferine uygun bir şekilde toplumu düşünmeye sevk edecek ve şekillendirecek eserler de üretiliyor. Özellikle genç sanatçıların düşün dünyasından ve tuvallerinden…

Eylül ayı ile birlikte hızlı bir şekilde açılan sergi sezonunda işte o genç sanatçılar, dünyaya, ülkemize ve özellikle insanın kimliğine etki edecek, bakış açısını değiştirecek, sarsacak işleri ile gümbür gümbür geldiklerini göstererek geleceğe dair umutları tazelediler. Bu genç sanatçılardan özellikle dördü, dikkat çekici işleri, ütopyaları, sorgulamaları ile sanatseverlerin beğenisini kazandıkları gibi sanatın yeri geldiğinde her atmosfere göre ‘özgün dili’ ile bir ışık olabileceğini gösterdiler.

Bu sanatçılardan ilki, Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunu ve kağıt üzerine füzen işleri ile dikkat çeken Yunus Emre Erdoğan. Nesneler ve mekan arasındaki bağa odaklanan genç sanatçının işlerinde nesnelere bakan izleyici, gözü önünde olan klasik formları görmek yerine uzamından bağımsız bir şekilde kendi yolcuğuna çıkıyor. Bu yolculuk, sanatçının yarattığı nesne ve mekan arasındaki ilişkinin etkisi ile sınırların ortadan kalktığı metafizik ve gerilimli bir atmosferde gerçekleşiyor. Bu atmosfer, korkularla yüzleştirici fakat özgürleştirici etkisi ile ‘bağımsız bir kimlik’ de ortaya çıkarıyor.

2011 yılında Mimar Sinan Üniversitesi resim bölümünü birincilikle bitiren Gökçe Erhan, ilk kişisel sergisi ‘Resimli Dünya Atlası’nda yarattığı ütopik dünyası ile kendi doğal yaşam alanından-habitatından uzaklaşan, uzaklaştırılan insanı tekrar doğal yaşam alanına döndürmeyi amaçlıyor. Doğa ile iç içe olan çalışmalarında, insanın bilinçaltında olan fakat unuttuğu habitatını önce hatırlatıyor, düşündürtüyor ve hayalleri gerçekleştirmeye sevk ediyor. Karadenizli genç ressam, derelerin santrallerle, kimyasal atıklarla kurutulmasına, kirletilmesine, doğada yaşayan hayvanların yaşam alanlarının yok edilmesine, ranta kurban edilmesine, doğanın bütün unsurlarıyla korunmasına ve geleceğine duyarsız kalanların dahi kayıtsız kalamayacağı şekilde adeta renkleri ile tepkisini gösteriyor. Kısaca sanatın dilini, rengini usta bir sanatçı duyarlılığıyla kullanıyor. Ve yarattığı ütopyasını sanki Thomas More’un şu sözlerine atıfta bulunarak gerçekleştiriyor: ‘Çiğnenip geçilir kralların çizdiği bütün sınırlar. Krallar ölür, ütopyalar değil!’

‘Halk kağıda zam geldiğini kitaptan değil de tuvalet kağıdından anlıyor’ gibi sözlerin ortalarda dolaştığı, AVM’lerde tuvalet kağıtlarının aparatlarına kilitlerin vurulduğu bir süreçte, sıradan bir A 4 kağıdını bir enstalasyonda kullanarak daha fazla ne anlatabilirsiniz ki? İşte genç sanatçı Ezgi Tok ise böyle bir süreçte zor olanı seçerek o kağıttan öyle mesajlar veriyor ki; ‘artakalanlar’ ritmik bir şekilde başka bir dünyanın habercisi oluyor. Mekan ile nesnenin birleşiminden ortaya çıkan izler, değişimden korkmamanın ve kaçınılmaz olduğunun işaretleri haline dönüşüyor.

Ve Aylin Yavuz. Albert Camus’nun dediği; sınırları iyi çizilmiş vahşiliği, basit çizgiler ile allak bullak eden, geleneksel estetik değerleri sorgulayan, sorgulatan bu genç sanatçı da, insan bedenini ‘saklı tutulan’ kısımları ile betimlemekten çekinmiyor. Her şeyin bir diğeriyle ilişkide olduğu düşüncesi ile iç içe soktuğu figürlerden oluşan ‘soyut formlar’, zihinsel gücün sınırlarını ortadan kaldırıyor ve düşünmeye bir sınır koymanın ilkelliğini tüm çıplaklığıyla sergiliyor. Başkalarının koyduğu sınırların ilkelliği ve vahşiliği sanatçının yarattığı ütopik bedenlerde yok oluyor.

İşte bu dört genç sanatçı, ülkenin bu karanlık günlerinde, sanatlarıyla ufkun çizgilerini belirginleştirerek hem gerçeklerle yüzleştiriyorlar hem de yol, yön gösteriyorlar. Böyle dönemlerde sanatın gücü ile sorumluluk alan, sanatlarını bütün zorluklara rağmen yapmaya devam eden sanatçılar olduğu sürece umut kaybolsa dahi yolunu bulacaktır.

Oğuz Kemal Özkan

Sanatçıların sergi haberleri için:
http://www.kitaptansanattan.com/sanattan/seylerin-ufkunda-sinirsiz-bir-yolculuk/
http://www.kitaptansanattan.com/sanattan/gokce-erhanin-resimli-dunya-atlasi/
http://www.kitaptansanattan.com/sanattan/artakalanin-ritmine-kulak-verin/
http://www.kitaptansanattan.com/sanattan/guzellik-anlayisinizi-sorgulatacak-eserler-bu-sergide/

Başa dön tuşu