Bülent BakanKÖŞE YAZILARIRESİM

Bedri Baykam’ın ‘Göreceli Zamanlar’ı – Bülent Bakan yazdı…

Büyük sanatçılar nadiren ortaya çıkar ve ortaya çıktıkları devri ve ülkeyi zenginleştirirler. Bedri Baykam da on yıllardır sürekli üreterek bu memleket her anlamda görece fakirleşirken büyük bir değeri tek başına yaratıyor. 30 Ocak 2019 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi ‘Ben ekmeğimi resimden kazanıyorum’ diye başlık attığında şunları düşündüm. Sadece ekmeğini resimden kazanmakla kalmıyor. Yüzlerce insanın bir ressam sayesinde evine ekmek götürmesini sağlıyor. Yıllardır yanında çalışanlardan, çerçevecisine, elektrikçisine, galerisine, müzesine, dergisine, gazetesine, kitapçısına Taksim‘de çalışan uluslararası bir sanayi kuruluşu gibi kazandırmaya devam ediyor. Bütün bir yıla uzanan yoğun tatilsiz bir tempoyla karmaşık bir sanat yapısını yönetiyor. Yurt içinde ve yurt dışında sergiler yazılar, kitaplar, konuşmalar, paneller… Sonuçta Dünyanın her yerine dağılmış sayısız sanat eseri tek başına bir endüstri.

Bu dev sanatçı bu yağmurlu İstanbul akşamında Caddebostan Kültür Merkezi‘ndeki galerideki sergiyle son on yılı özetleyen çok iyi bir küratoryal çalışmayla Suadiye’deki atölyeme komşu geldi. Bugünden itibaren Üniversiteden Suadiye’deki atölyeye dönmeden her gün sergi ziyaret edilecek demektir. Sergilerin bazıları bir kez dolaşmakla bitmez. Her uğramada başka bir lekenin, rengin veya detayın peşine düşersiniz. Bu da öyle sergilerden bir tanesi. 1984’te İstanbul’a geldiğimden beri olduğu gibi bu sergide sayısız kez ziyaret edilecektir. Nokta.

Serginin en büyük özelliği zamanda yolculuk yaptırabilme özelliğine sahip olması. Bu zaman yolculuğunda ilginç bazı detayları Cumhuriyet Gazetesi’nde Emrah Kolukısa’nın tanıtım yazısından parçalara ayırarak inceleyelim:
4D’leri 2007’den beri yapıyorum. Lentiküler yüzeyde gerçekleştirdiğim bu yapıtların kökeni çok farklı dönemlerimden geliyor. 1981’den beri yaptığım kolajlar, 80’lerin ortasındaki Şerit Resimler serim, 90’lardaki boyasal saydam katmanlar, 2000-2002 arası gerçekleştirdiğim Dişi Entrikalar serisi ve onlara bağlı üst üste binen saydam fotoğraflar, yine 2000’lerden Lolitart serisindeki malzeme katmanları… Yani demek istediğim 4D’ler bir anda çıkmadı. Yıllardır gelen bir birikim, derinlemesine bir patlama gerçekleştirdi. İlk 4D yapıtım, Fenerbahçe’nin 100. yılı ile ilgili olandı. Sergide o da yer alacak. Bu yapıtlar dünyanın dört bir yanındaki müze ve galerilerde büyük ilgi gördü. Neden 4D? Üç boyut+zaman faktörü. Farklı zamanlardan kalan görüntüleri, imgeleri bir araya getirerek zaman tünelinde de bir inşaat ve yolculuk yapmış oluyoruz. Sihirli ve rüyavari bir sonuç oluyor.’

Gerçekten de sergiyi yoğun sayılabilecek seyirci kitlesi arasında dolaşırken ‘Büyülü Gerçeklik’ akımından Gabriel Garcia Marquez’i okuyor gibi oluyorsunuz. Renkler zaten sizi kıtalararası bir yolculukla Pasifik Okyanusu kıyılarına götürüveriyor. Kalın katmanlı boyaların etkisi zaman yolculuğunun etkisini daha kalıcı ve güçlü kılıyor. Kolajları tuvalde bu kadar etkili kullanan bir başka sanatçıyı sadece Türkiye’de değil Dünyada bulmak kolay değil.

‘Takip eden süreçteki Boş Çerçeve serisi veya çift taraflı pleksilerle risk, yenilik ve araştırma dünyası sürüyor benim yolculuğumda. Yoksa tek resim ve benzerlerini yapmak pratik, kolay ama benim açımdan sıkıcı.’

Burada anahtar kelime ‘SIKICI’ kelimesidir. Ressam için değil seyirci için sıkıcı olmak riski sıfırlanmıştır. Bu nedenle her gün ziyaret edilmeyi hakeden bir sergi bu. Bu arada Mine Sanat Galerisi tarafından organize edilne bu sergide küratör Denizhan Özer de seçimleri ve yerleştirmesiyle bu konuda mükemmel bir iş çıkarmış.

‘Göreceli Zamanlar belki farklı dönemlerimin birbiriyle olan etkileşimi ve zaman-mekana göre farklı göreceli algılanış olasılıklarını en iyi betimleyen başlık olarak öne çıktı. Çağdaş sanatta zaten o görecelilik normal sanat yapıtlarında bulunan izleyicilerin farklı algılarının çok ötesine gidiyor. Her dönemim de ayrıca birbirinden etkilendiği için, onların da ayrıca zaman içinde algılarında farklılıklar oluşuyor. Yani her yapıt, farklı dönemlerde, kendisinden önce ve sonra yapılanların yanında farklı algılanıyor. Dönemlerin çehresi, varoluş nedenleri, etkileri değişebiliyor.’

Bedri Baykam’ın yapıtları bu sergide zaman boyutu ile beraber mekân boyutu ile de farklılık yarattı. Anadolu yakasındaki parmakla sayılabilecek galerilerin mücadelesine büyük bir destek verdi. Resimler zaten sizi bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Bu anlamda zamanlaması mükemmel bir sergi oldu.

‘Açık konuşalım, ben aynı zamanda 28 kitabı olan ve 12 kitap üzerine çalışan bir yazarım. Bu da şaşırtıyor insanları ama ben uykumdan, tatilimden veya özel hayatından çalarak zaman paylaşımlarını dengeliyorum. Alex futbolu bırakabilir, ama ben iki yaşında başladığım resmi son nefesime kadar bırakamam. Bu da tüm zorluklarına rağmen bizim mesleğimizin güzelliği. Benim zaten resim dışında gelirim yok! Bunu bir graffitim çok iyi betimliyor: “I paint for a living”, yani tam tercümesiyle ben ekmeğimi resimden kazanıyorum.’

’80’li yılların başında Yeni Dışavurumculuğun Türkiye’de ve tüm batı metropollerinde aynı anda eşzamanlı olarak yaşanmasını sağlamıştım. Sürekli olarak Türkiye-Fransa-Amerika-Almanya arasında gidip gelen sergilerim yayınlarım ve katkıda bulunduğun dolaşım ağları ile, tahmin ediyorum Türk çağdaş sanatının oluşum ve gelişim yıllarında Türkiye’nin sanat haritasını kaydedilmesine katkıda bulunan sanatçılardan biriyim.’

Bu iki alıntı en başta söylediklerimizi doğruluyor. Büyük sanatçılar kolay ortaya çıkmıyorlar. Bu sanatçıların büyük galerilere, sanat merkezlerine, büyük müzelere ve büyük seyirci desteğine kısacası büyük bir altyapı ile birlikte bize ihtiyacı var.

Eyy Anadolu Yakası, Eyy aydınlık Kadıköy, Eyy Bağdat Caddesi, Eyy Kadıköy’ün yeni Belediye Başkan adayı, üzerindeki ölü toprağını at ve ayağına kadar gelen bu sergiyi kaçırma. Bu fırsatı iyi kullan ki bir sonraki modern müze, dev sergileme alanları, fuar merkezleri ve dev sanatçılar bu yakada var olabilsinler. Metrobüslerde, Marmaraylarda karşı tarafa taşınmaktan iflağımız kesildi vallahi.

“Göreceli Zamanlar” sergisi 31 Ocak – 3 Mart 2019 tarihleri arasında CKM‘de görülebilir. Kaçırmayın ve imkanınız varsa duvarlarınız boş kalmasın. Sonucunu biliyorsunuz artık.

 

 

Bülent Bakan

Başa dön tuşu