Tanrı’nın Sessizliğinde Kötülüğü Yok Etmek İsterken… – Elif Doruk yazdı…
Bugün Tanrı‘nın sessizliğiyle sevişiyor ve tüm dünyayı affediyorum. En masum dokunuşlarımı da anneme saklıyorum. Ellerime uzanıyorum. Ne de güzel ellerim var diyorum. Üzerinde duran kırklı yaşların vazgeçilmez çillerine takılıyor gözlerim. İç çekiyorum. ‘Sahi bir dokunuşun tüm geçişlerini bu eller mi sağlıyor?’ diye deli deli sorular soruyor zihnim yüreğime. Uzaklardan bir cevap ilişiyor hafızama…
Dostoyevski‘nin ”Suç ve Ceza”sını anımsıyorum. Raskolnikov‘un suç işledikten sonra yaşadığı iç çatışmalar sırasında ellerinin önemli bir sembol olduğunu vurgulayan dizeleri bir bir geçiyor önümden. Ellerinin, işlediği suçu hatırlatan bir iz olarak kalışı ve vicdan azabını artıran en büyük etken oluşu bağrıma taşı koyuyor. Raskolnikov ellerini yıkamaya çalışsa da suçluluk duygusunun hep onunla birlikte kalışı ve suçsuz bir hayata geri dönemeyeceğini anlaması, ellerime bir kez daha hayran hayran bakmamı sağlıyor. Raskolnikov’un iç savaşını ve huzursuzluğunun somut bir sembolü olan ellerini, hep sevmek için uzatılmış tenimde yok etmeyi düşlüyorum. Kendimce yine başka bir yazarın kahramanını aklamaya çalışıyorum. Kötü olan karakterlerin masum yanlarını sıvazlıyor ellerim. Ben bugün yine Tanrı’nın sessizliğinde kötülüğü yok etmeyi düşlüyorum.
‘Kötülük nedir sahi?’ sorusunu bin bir sessizlik ile cevaplamak istiyorum.
Şimdi de Othello ile Shakespeare geliyor zihnimin kazıntı dizelerine…
Lago‘nun hırsını ve intikamını bu sessiz tanımlamanın içine koyuyorum. Birini yanıltarak sevdiğinin katili yapmak mıydı kötülük?
Okuduğum yüzlerce kitapta oluşan kötü kahramanları bir bir karşıma alma isteği doğuyor içime!
Hepsini tek tek anımsıyorum.
Moby Dick‘i masum bir deniz canlısı gibi gösteren dizelere evirmek, Heathcliff‘i kötü geçen çocukluğundan sevgi ile büyümüş bir çocuğa çevirmek, Uriah Heep‘i ikiyüzlülükten masumluğu taşımak, Dracula‘yı ‘vampirler gerçek değildir’e ikna etmek istiyorum.
‘Bunlar gibi yüzlerce kahramanı kurgulayanlar ne kadar masumdur?’a ise tek bir cevap bulamıyorum.
Tanrı, susmamı emrediyor. Yutkunuyorum!
Elif Doruk
Tebrikler güzel bir yazı olmuş.
Bana göre bu Fırtınadan önceki sessizlik. Köprüden önce ki son çıkış.
Bu hikayede Kahraman evine dönemiyor.