Tayland’da Bir Serginin Anatomisi – Tuğrul Çalış yazdı…

Yurtdışında ilk sergimi açmaktan çok büyük mutluluk duyduğumu her şeyden önce belirteyim. Gerçi bir başka İlk Resimler Sergisi‘ni yıllar önce Berlin‘de de açmıştım. Ancak o zamanlar Almanya’da yaşadığım için yurtdışı sergisi diye nitelendiremiyorum. Gelelim Tayland‘da yaptığım sergiye.
Türkiye’den Tayland‘a 4 haftalık bir gezi için yola çıkarken içimden bir ses yanıma valizime sığdırabileceğim ve tümü ilk resim yapmaya başladığım zamanlara ait bir miktar resmimi yanıma almamı fısıldadı. Alel acele, hınca hınç dolu valizin sırt kapağındaki fermuarlı bölüme çoğunluğu A3 boyutunda 50 kadar resmimi paketledim. Tayland’ın Pattaya turistik şehrine varır varmaz bir otel bulup yerleştim. Güzel bir uykudan sonra sabah ilk işim buradaki Sanatçılar Sokağına gidip etrafı kolaçan etmek oldu.
Sokak biraz bizim Kadıköy’deki Nazım Hikmet Kültür Merkezi yanındaki sokağı andırıyor. Art arda resim yapanlar ve Tattoocularla dolu. Sokak bir AVM’nin hemen yanıbaşında. Dükkanlar tek sıra. Dükkanların karşısında bir duvar AVM ile yandaki otelin sınırını belirliyor. Amacım kimi yerlerinde resimler takılmış olan ama daha çok tattoocuların karşısına gelen boş kısımlarda benim resimlerimi sergilemek. Oradaki dükkan sahiplerine soruyorum. Bana Mike Shopping Mall AVM’sine sorup izin almam gerektiğini söylüyorlar.
Ben de hemen AVM Danışma’ya gidiyorum. Ne kadar iyi kötü İngilizce konuşsam da yine de bir dolu anlaşma problemi var. Önce yapabilirsin diyorlar. Hemen koştum, malzeme aldım. Biraz elyaf ip ve mandallar. Daha önce mekanında (Beyoğlu Kültür Sanat- Hazzzopulo Pasajı) sergi yapmış olduğum Osman Akkuş’tan öğrenmiştim. İki çivi bir ip ve mandallar ile basit sergi yapma tekniğini. Ancak kısa zamanda bana verilen ilk bilgide yanlış anlaşılma olduğu ortaya çıkınca tekrar AVM yetkilileri ile görüşmem gerekti. Bu sefer o Sanatçılar Sokağı’nda yapamayacağımı ama istersem binanın ön tarafındaki yiyecek içecek standları yanında bir yer kiralamamın mümkün olduğu söylendi. Fiyatı da uygun. Kabul ettim. Tayland’da her görüşmede önce çok kibar dinleniyorsunuz muhatabınız tarafından. Sonra patronla konuşup geri döneceğiz deniyor. Yine öyle oldu. Ve bana ölen Kralın doğum günü olan 5 Aralık‘a kadar ücretsiz sergi yapabilirsiniz dendi.
Çok sevindim ve hemen sergi hazırlığına başladım. Ancak daha sonra bana söz verilen alanın otopark için tahsis edildiği ve sergiyi AVM’nin ikinci katındaki sergi alanında yapmam gerektiği söylendi. Bir de sadece ölen kralın resimleri ile. Ben gerçi Kral anma töreninde bir Kral resmi yapmıştım. Ama soyut resimlerden oluşuyor benim asıl yaptıklarım. Bu sefer onlardan örnek alıp Big Boss’a göstermek gerekir dediler. Peki dedim ve birkaç resim verdim. Olumsuz cevap geldi ve çok zaman ve enerji kaybettim bu esnada. Bir de yola çıkmadan Dış Hekimi arkadaşım Yaşar’a kontrole gittiğimde ortaya çıkıp, döner dönmez tedavi için bana randevu verdiği köprü altındaki diş ağrıyıp yüzümü gözümü yamultmadı mı ? 3 gün ne çektiğimi bir ben biliyorum. Antibiyotik almanın da bir faydası olmadı. Gidip köprüyü çıkarttırdım. Ağrı zamanla azaldı. Yüzümün hatları yavaş yavaş eski haline döndü. Tekrar sanatçı sokağındaki duvarda sergi yapmaya heveslendim.
Nitekim duvar yandaki otele aitmiş. Birkaç gün de otel ile görüştüm. Aynı prosedür. Kibar ilgi önce. Sonra şefime sorayım daha sonra da ret. Belediyeden izin almak gerekiyor dediler. Ben de birçok resmin duvarda asılı olduğunu söyleyince, ‘biz kaldırtıyoruz onlar tekrar asıyor ama yasak‘ dedi yetkili bayan. Yine başa döndük. Elde var sıfır. Tam da sıfır değil aslında. Resimler, sergi malzemeleri ve en önemlisi mutlak yapmak isteğim var, ama yer yok sergi yapabileceğim. Pattaya’da sokaklar neredeyse santim santim parsellenmiş. Hiç boş alan yok gibi. Birkaç AVM daha gezdim. Otel lobilerine baktım. Hatta şimdi dost olduk, İstanbul Kebapçısı Kırşehirli Ahmet Bey‘e bile sordum sergi için. Ancak ortağı varmış, olumlu bakmaz dedi. Zaten sergi için kebapçı çok uygun bir mekan değil. Bu arayışım birkaç gün, günün değişik saatlerinde gözlemleme şeklinde devam etti. Işık, aydınlatma ve insan trafiğinin gözlemledim. Kaldığım otelede uzak olmayan 3 sergi alanı olabilecek yer tespit ederek, sorgulama izin alma prosedürü tekrar başladı..
Biri işlek bir caddeye açık bir otel lobisi, diğeri her gün kahvaltı yaptığım otelin yanından otoparka giden yolun karşısındaki uzun duvar, bir de şehrin en işlek caddesine açılan bir AVM’nin Arkade şeklindeki bir bölümünde keşfettiğim mimarisi mükemmel denebilecek bir mekan. Hem açık havada, yanıbaşında su fiskiyeleri, renkli ışıklarla süslü havuz. Üstü de yarı kapalı. Güneş ve yağmurdan korunmak için. Yani mükemmel diyebileceğim bir yer. Evet burada ehven bir ücret karşılığında sergi yapabiliyorum. Çok sevindim. Burada tanıştığım Tattooculuk yapan sanatçı bir arkadaşım, Arak, benim için hemen davetiye bastı yazıcısı ile. Tüm sanat sokağı sakinlerine ve tanıdığım görüştüğüm kim varsa dağıttım. Elimden geldiğince eksiksiz bir kokteyl hazırladım.
Çocuklar için atölye
Workshop yaptım bol bol. Sergi yaptığım 3 gün boyunca Sanatçı Sokağı’ndan sadece 1 sanatçı geldi. Billy. Kendisi ile güzel sohbet ettik resim yapan çocuklar ile birlikte fotoğraf çekildik. Beni her gördüklerinde selamlayan bu insanların sergiye gelmemeleri beni biraz üzdü biraz da düşündürdü. Demek ki Sanatçı Sokağı’nda sergi yapmak istemem onları kızdırmış. Halbuki ben sadece resimlerimi göstermek istedim, herhangi bir satış düşüncesi olmadan. Bunu şöyle anladım. O sokakta dükkanı olan bir kadın sergimin yanından geçti birgün. Kendisine seslendim. Sergi alanını göstermek istedim. Bakmak istemedi bile. Halbuki kendisi ile uzun uzun yaptığı resimler üzerine sohbet etmiştik. Demek ki hep satış amaçlı hoş görünme imiş bu samimiyet. Yaptıkları iş aslında kataloglardan kopya resim yapmaktan başka birşey olmayan bu kişileri sanatçı diye adlandırmak zaten yanlış. Beni her zaman destekleyen Tayland’lı sanatçı Patchara, Fransız arkadaşım David, İsveç’ten gelen Süryani arkadaş Youssef ve daha birçok kişi sergimi şereflendirdiler. Hemen sergimin yanında çalışan May ve arkadaşları, Patcharee bana teknik ve moral destek verdiler. Çok teşekkürler.
Davetiye gönderdiğim Türkiye Büyükelçiliği ve Kültür Tanıtma Müşavirliği ise henüz bir geri dönüş bile yapmadı. Sonuçta zor da olsa tek başıma yabancı bir ülkede hem insanlar hem de mevzuat ile büyük bir mücadele sonucunda sergimi başarılı bir şekilde gerçekleştirdim. Bundan sonra başka ülkelerde de yeni sergilerde görüşmek üzere…
Tuğrul Çalış