Günsu Saraçoğlu: ‘Sanat Benim İçin Kariyer Yolu Değil, Nefes Alma Rutini’

Sanat alanındaki çalışmaları, basın mensubu ve ressam kimliğiyle tanınan Günsu Saraçoğlu ile 8 Haziran’da Evrim Sanat Galerisi’nde sanat izleyicisinin beğenisine sunulan ve 4 Temmuz’a kadar sürecek olan ‘ReBirth, Kayıp Parça Kimde?” isimli kişisel sergisi üzerine bir araya geldik ve hem sergi hem de çalışmaları üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Oğuz Kemal Özkan / KitaptanSanattan.com

• Tanımayanlar için Günsu Saraçoğlu’nu kısaca anlatır mısınız?

İzmir doğumluyum. İlk ve orta öğretim yıllarının ardından; Haydarpaşa Teknik Okulları’nda “Makine Ressamlığı” ve A.Ü.Ed.Fak.’nde “Sosyoloji” öğrenimi gördüm. ODTU-SEM İnsan Kaynakları Uzmanlığı programını tamamladım. 1991 yılından itibaren tasarımcı, müşteri hizmetleri, halkla ilişkiler ve eğitim alanlarında çalıştım. Teknik resim eğitiminin yanı sıra; iç mimari ve MUGSF’de resim üzerine özel eğitimler aldım. 2005 yılında ise; bütünüyle “kendimi hiç zorlamaksızın kurallarını zorlayabildiğim” bir alan olarak tanımladığım resme yöneldim. Ankara Psikologlar&Psikiyatristler Derneği’nin  “Renk Psikolojisi” eğitimini, MSGSÜ’de “Alternatif Sanat Tarihi” ve Haliç Üniversitesi’nde “Sanat Terapisi” programını tamamladım.
Bu yıl “Sanatın Evrim’i” isimli kültür ve sanat programının yapımcılığı ve sunuculuğu ile yeniden ekrana döndüm. Köşe yazarlığı ve basın mensubu olarak faaliyetlerimi de sürdürmeye devam ediyorum. Resim çalışmalarımı İstanbul’da kendi atölyemde sürdürüyorum. Fuar, karma sergilerin yanı sırada planlanmış projelerimle yoluma devam ediyorum.

‘Kendimi özgür ifade edebildiğim bir tarzım var’

• Sanat kariyeriniz nasıl başladı ve bugüne kadar nasıl gelişti? Kendi tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?

Klişe gibi duran ama gerçek olan çoğu bu alandaki sanatçılardan duyduğumuz gibi resim yapmak kendimi bildiğimden beri günlük yaşantımın bir parçası oldu. Kariyer anlamında basın ve resim yapmak arasında tercih yapamayıp birleştirerek yola devam etmeye karar vermem ile resmileşti diyebilirim. Ama her zamanki gibi altını çizmek istediğim bir nokta var. Sanat alanının dışında aldığım eğitimlerim ile yaptığım işlerim söz konusu olduğunda; kariyer, meslek v.s. gibi kavramlardan bahsetmeyi tercih ederim. Ama sanat bana göre öyle bir kariyer yolu değil, yemek yemek, nefes almak gibi temel ve vazgeçilemeyen bir yaşam rutinidir. Kendimi bildiğimden beri resim hep vardı. Aile içinde sanat hep çevremdeydi. Resim her duygumu ifade edeceğim zaman kaçıp saklandığım bir alandı ve bugüne ulaştım. Elimden gelen ne varsa bu alana katkı sağlamak için çabaladım.
Tarzıma gelirsek; ben her zaman sürrealist akımdan çok etkilenmişimdir. Her malzemeyi kullanıp, atölye çalışmalarımdaki doğal akış içerisinde özgürce denemeler yaparak sürdürüyorum. Temel resim kuralları dışında kendi düşünce dünyamda beni mutlu eden her şeyi denemeyi heyecan verici buluyorum. Kendimi özgür ifade edebildiğim bir tarzım var demek daha yerinde olur galiba.

‘Resimlerimde, insanın doğaya olan bu zararını vurguluyorum’

• Geçtiğimiz yıllarda İstanbul ve Amerika’da da sanatseverlerin beğenisine sunulan “ReBirth”  koleksiyonu, “Kayıp Parça Kimde?” sorusu ile yeniden sanat izleyicisiyle bu kez Evrim Sanat Galerisi’nde buluştu. Bu koleksiyonun hazırlık ve sergilenme süreçlerini anlatır mısınız? Fikir aşamasından sergileme aşamasına…

2013 yılından bu yana kentsel dönüşüm, iklim, doğa ve çevre katliamlarına dikkat çekmek üzere birbirinin devamı olan sergilerimle sanat izleyicisiyle buluşuyorum. Yani mevzu yeni değil. Pandemi döneminden evvel pr, tanıtım ürünü olarak düşünerek hazırladığımız sanal galerilerle uluslararası iklim, çevre konularında çalışmalar yürüten konferanslara, seminerlere, özel etkinlik haftalarına başvurmaya başladım. En sınırlandırıldığımız günlerde sanal galerilerim aracılığı ile sınırları aşarak çalışmalarımı ve manifestomu anlatma şansına sahip oldum.COP28 İklim Konferansı, Birleşmiş Milletler Stockholm +50 Çevre Konferansı, World Wild Life, SDG Bioçeşitlilik, World Migratory Bird Day gibi uluslararası platformlarda çalışmalarım sergilendi.
Toplumsal bilinçlenmeye katkı sağlamayı amaçlayan son dönem çalışmalarımı, 8 Haziran’da Evrim Sanat Galerisi’nde izleyiciyle buluşturdum. “ReBirth-Kayıp Parça Kimde?” koleksiyonum; dijital art, akrilik ve karışık teknikleri kullanarak hazırladığım eserlerimden oluşuyor. 4 Temmuz’a kadar sanat izleyicilerini bekliyorum.
Kayıp Parça Kimde? sorusu üzerine bir yıl evvel düşünmeye başladığımda, insanın doğaya karşı fütursuzca olan hâkimiyetini ve yarattığı kaosu resmetmeye karar verdim. Doğanın döngüsüne zarar vermek, aslında bizlere zarar vermek demektir. Bu sebeple, doğayı koruyarak ve bilinçli bir şekilde hareket ederek yaşanabilir bir dünya yaratmak hepimizin sorumluluğudur. Doğa, yaşamını sürdürmek için sürekli bir döngü içerisinde ilerler. Bu döngü, birbirini tamamlayan birçok farklı süreci içerir. Ancak insanın doğaya verdiği zarar, bu döngünün dengesini bozmaktadır. Resimlerimde, insanın doğaya olan bu zararını ve doğanın dengesini korumanın önemini vurgulamaya çalışıyorum.
Bir yılın sonunda resimlerinden, afişine, basın tanıtımına kadar ince ince planladığım bir sergiyi izleyiciyle buluşturdum.

• Bu serginin teması ile ilgili izleyicinin tepkisi, düşünceleri ne oldu ve beklentilerinizi karşıladı mı?

Sergilerimi uzun yıllardan beri takip edenlerden çok olumlu geri bildirimler aldım. Bu koleksiyondaki resimlerimde kullandığım dokuların yarattığı boyut, renk olarak siyah-beyaz sadeleşmesi ön plana çıkıyor. İç dünyamdaki sadeleşmenin resimlerime yansımaları izleyiciye de aynı dinginlikle yansıdığını gördüm. ReBirth-Kayıp Parça Kimde? koleksiyonunda her zaman olduğu gibi bir sonraki sergimde izleyici ile buluşacak iki resmim de yerini aldı. İzleyiciyle bir araya gelerek, onların düşüncelerini dinleme zamanı ve çok keyifli geçiyor. Beklenti kısmına gelince, en büyük beklentim kendimi iyi ve doğru ifade edebilmekti. Sanırım öyle de oldu. Şimdi ben sustum yorumları dinliyorum ve yola devam ederken geri bildirimlerle kendimi nasıl yenileyebileceğimi, geliştirebileceğimi düşünüyorum.

”Detayları yakalamanın heyecanını “ilham” olarak tanımlıyorum”

• Sanat hayatınızda ve üretimlerinizde en önemli motivasyon ve ilham kaynaklarınız neler?

Resim yapmak başta da söylediğim gibi günlük yaşantımın bir parçası. Her ne yaparsam yapayım kafamın içinde sanki bir atölye var ve orada devamlı çalışmalar sürüyor. 7/24 elinde boya fırça atölyede uğraşmak değil benim için resim yapmak, her “an” da her “nefes” te yaşıyorum. Aniden farkına varabileceğim detayları yakalamanın heyecanını “ilham” olarak tanımlıyorum.

• Sizin her anlamda mücadeleci ve vazgeçmeyen bir yönünüz olduğunu biliyoruz. Bu bağlamda sanat dünyasında karşılaştığınız en büyük zorluklar neler oldu ve bunları nasıl aştınız?

Böyle sorulunca “zor kadın” gibi bir algı oluşabilir okurların düşüncesinde. Evet bir işe başladığımda, bir sorunla karşılaştığımda v.s. elimdeki imkanlar dahilinde olabilecek en iyiyi nasıl gerçekleştireceğime odaklanırım. Sonuç, her zaman mükemmel olmayabilir hatta hiç olmayabilir ama denemeden, savaşmadan bunu bilemeyiz değil mi? Sanırım biraz cesurum. Bir fikrin peşine düşersem aşağı yukarı neler olabileceğine dair hislerime çok güvenirim. Bu durumlarda karşıma hele hele “olmaz” diyenler çıkıyorsa, doğru yolda olduğumdan emin olurum. Karşılaştığım sorunlara değil, çözümlerine odaklanarak aşmaya çalışırım.

• Bildiğim kadarıyla yeni projeleriniz de var. Yakın gelecekte üzerine çalışmayı planladığınız bu projeleri de anlatır mısınız?

Şimdi “ReBirth”’ün üçüncü aşamasını oluşturacak koleksiyon detayları üzerinde çalışmaya başlayacağım. Sonbaharda Evrim Sanat Galerisi ile birlikte hazırladığımız güzel bir kültür sanat projesi ile sanat izleyicisiyle buluşacağız ve sanat yoluyla bir kez daha çocuklarımıza dokunacağız. Şimdilik bu konuda fazla detay anlatmayayım. Sanatın Evrim’i programı devam edecek. Elbette farklı fuar, sergi v.s. programlarımda var. Kısacası, yoluma heyecanla devam ediyorum.

Oğuz Kemal Özkan / KitaptanSanattan.com

Fotoğraf: İsmet Arslan

Günsu Saraçoğlu’nun ‘ReBirth-Kayıp Parça Kimde?’ İsimli Sergisi Açıldı