Atatürk’ü Anlamak İçin Okunması Gereken 25 Kitap
‘Hangi Atatürk?’ sorusu her dönem tartışma konusu olmuş, kitaplara isim olarak konulmuş. Biz de sizlere Atatürk’ü doğru anlamak adına okuyabileceğiniz kitapları sıraladık.
Atatürk ile ilgili okunması gereken kitap sayısı binlerce ama bu kitaplardan başlayabilirsiniz Atatürk’ü anlamaya…
Güneşi Özledik – Ruşen Eşref Ünaydın
”Her şeye rağmen muhakkak bir nura doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki muhabbetim değil; bugünün karanlıkları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık saçmaya ve aramaya çalışan bir gençlik gördüğümdendir.”
Mustafa Kemal’e ait yukarıdaki satırlarda övgüyle söz edilen gençliğin ve Türk milletinin 1938 senesinden bu yana ne büyük kayıplar verdiğini, Mustafa Kemal’in cumhurbaşkanlığı döneminde genel sekreterliğini yapmış, en yakınındaki isimlerden biri olan Ruşen Eşref Ünaydın’ın birinci el tanıklıkları, gözlemleri ve hatıralarını anlattığı, bazılarını ilk defa işiteceğiniz Milli Mücadele ve Atatürk’e dair bu eserin her satırını ibretle okuyacaksınız.
Gazi Mustafa Kemal’in İslam / Kur’an Kültürü – Sedat Şenermen
Cami’nin inşa edildiği tarih kesin olarak bilinmemekle beraber,1926 senesinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk bölgeyi gezerken harap olmuş vaziyetteki caminin durumuyla ilgilenmiş. Selçuklu dönemine ait olduğunu öğrenmiş ve “böyle harap vaziyette cami olur mu?” diyerek hemen tamir edilmesi emrini” vermiştir. Eski ismi “Hırdul Ahdar” olan caminin onarılıp ibadete açılması üzerine, Cumhuriyet’in Siirt’te yaptırdığı ilk eser olması sebebiyle yeni ismi “Cumhuriyet Camii” olarak konulmuştur. Cami kare plana sahip olup ve tek kubbesi bulunmaktadır.
Çanakkale İlk Günde Biterdi – İsmet Görgülü
8,5 ay süren Çanakkale kara muharebeleri 18 Mart Boğaz Muharebesinde olduğu gibi başladığı gün bitebilirmiş aslında. Peki nasıl Hem zaferimizle hem de yenilgimizle. Her iki durumun nasılını açıklarken karşımıza Mustafa Kemal etkeni çıkıyor.
Bir Dahinin Hürriyet Aşkı – Fahri Özdemir
Doğan Hızlan’ın Ön sözüyle…
Bir Dahinin Hürriyet Aşkı’nda; nadir bulunan 1000 fotoğraf ile Türk Devrimi’ni ve Atatürk’ün dehasını yeniden keşfedin!
•Birçoğu ilk defa yayımlanan yaklaşık 1000 adet fotoğraf
•Alanında uzman bilim insanlarının metinleri
•386 sayfalık büyük boy, kuşe kâğıda, ciltli, Atatürk fotoğrafları Albümü
•Türk Devrimi’ni ve dönemin ekonomik, sosyal ve politik şartlarının analizini alanında uzman isimlerden okuyun. •Görülmemiş fotoğraflarla Atatürk’ün dehasını yeniden keşfedeceksiniz.
•Kuşaklardan kuşaklara armağan edilecek bir kitap
“(…) Benim naciz vücudum, bir gün elbette toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır ve Türk milleti, emniyet ve saadetini zâmin prensiplerle medeniyet yolunda tereddütsüz yürüyecektir…”
Atatürk’ün Ailesi, Osmanlı Arşiv Belgelerine Göre Atatürk’ün Soykütüğü – Mehmet Ali Öz
Mustafa Kemal Atatürk’ün siyasi ve askeri geçmişi ve yaşamı hem yaşadığı dönemde hem de bugün pek çok açıdan araştırılmış olsa da, ailevi geçmişi çok az çalışmaya konu olmuştur. Atatürk gerçekten de 1881’de mi doğdu? Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin mesleği neydi? Atatürk, babası Ali Rıza Efendi öldüğünde kaç yaşındaydı? Atatürk’ün ailesinin kökeni nereye dayanır? Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın ailesi Nakibzâdeler, Selanik’e nereden gelmiştir? Atatürk’ün kaç kardeşi vardır? Hayatının uzun bir dönemini Atatürk’ün aile geçmişini ve soykütüğünü araştırmaya ayıran Mehmet Ali Öz, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde yaptığı uzun araştırmalar sonucunda, Atatürk’ün soykütüğü ile ilgili bilinmeyenlere ışık tutuyor ve cevabı bilinmeyen soruları belgelerle cevaplıyor.
Atatürk’le 30 Yıl – Nuyan Yiğit
İbrahim Süreyya Yiğit, Mustafa Kemal’in Selanik’ten beri hep yanında olmuş bir Kurtuluş Savaşı kahramanıdır.
Onun, İstanbul’dan kaçış, Anadolu direnişi ve Cumhuriyet’in kuruluşu sürecinde yaşadığı ve tanık olduğu kimi olaylar, bilinmeyen insan yüzleriyle ilk kez bu kitapta öne çıkıyor.
Atatürk’le Otuz Yıl, başta Mustafa Kemal olmak üzere Yunus Nadi’den Rauf Orbay’a, Kılıç Ali’den İsmet İnönü’ye, Celal Bayar’dan Ahmet Ağaoğlu’na dönemin tüm öncülerini, insan ilişkileri sıcaklığında ele alıyor.
Yakın tarihimiz, bu yapıtta yepyeni bilgilerle bir anı-roman anlatımına kavuşuyor.
İbrahim Süreyya Yiğit’in oğlu olan Nuyan Yiğit, deneyimli bir gazeteci olarak böylece tarihsel bir görevi yerine getiriyor.
Atatürk ve Türk Devrimi – Metin Aydoğan
“Uçurumun kenarında yıkık bir ülke. Her çeşit düşmanla kanlı boğuşmalar. Yıllarca süren savaş. Ondan sonra içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni bir vatan, yeni toplum, yeni devlet ve bunları başarmak için sürekli devrimler…”
– Mustafa Kemal Atatürk –
Savaş kazanılmış, vatan toprağı düşman işgalinden kurtarılmıştı. Ancak asıl savaş şimdi başlıyordu. Mustafa Kemal Atatürk uzun yıllardır planladığı devrimleri bir bir hayata geçirecekti. Ancak bu zorlu süreçte yoksulluk kadar karşıtlarının yıkıcı eylemleriyle de mücadele etmek gerekecekti.
Metin Aydoğan, Atatürk ve Türk Devrimi ’nde tüm dünyanın saygıyla izlediği devrimlerin hayata geçiş sürecini ve o devrimlerin önderini az bilinen yönleri ile ele alıyor.
Atatürk ve Çanakkale’nin Komutanları – Sermet Atacanlı
Bazı kanaatler vardır ki, onların hesap ve mantıkla izahı pek güçtür. Özellikle muharebenin kanlı ve ateşli safhasındaki kanaatler… Bittabi her kanaat ve karar, içinde bulunulan durumu ve şartları tetkik ve bu tetkiklerin neticelerini sezmek ve değerlendirmek sayesinde doğar.
-Mustafa Kemal-
Çanakkale Savaşı’nın farklı bir açıdan öyküsü. Atatürk’ün muharebeler sırasında Türk üst komuta kadrosuyla ilişkileri, anlaşmazlıkları, kişilik çatışmaları. Muharebelerin ortasında yaşanan sıkıntılı dönemler, Atatürk ve komutanlar arasında gerginlikler. Rollerin değişip Atatürk’ün tek lider olduğu Cumhuriyet döneminde aynı komutanlar ile ilişkilerin seyri…
Atatürk’ün muharebe meydanında karşı karşıya geldiği İngiliz ve Fransız komutanlarla, savaştan sonra kesişen yollar. Kanlı bir savaşın arkasından gelişen sıcak dostluklar. Arşivden yeni belgeler, bilinmeyen mektuplar, gün ışığına çıkan yeni fotoğraflar. Çanakkale nasıl geçilemedi, savaş ne pahasına kazanıldı? 100. yılında kimleri ve nasıl hatırlayalım, kimleri ve neleri unutmayalım?
Atatürk – Modern Türkiye’nin Kurucusu – Andrew Mango
Uzman bir yazar, nesnel bir yapıt;
İşte Atatürk’ün yaşamı ve mücadelesi!…
İstanbul doğumlu İngiliz yazar Andrew Mango, beş yılı aşkın bir süre yaptığı araştırmalar sonucu, bu yapıtla kapsamlı ve nesnel çalışma ortaya koyuyor.
Türkiye’nin, bağımsızlığı ve varoluşu yolunda Atatürk gibi bir liderle yakaladığı olağanüstü şansı irdeleyen yazar, onu salt lider özellikleriyle değil, yakın çevresi ve insan ilişkileriyle de yansıtmayı başarırken, dönemin toplumsal yapısı ve güç dengelerine de açıklık kazandırıyor.
Prof. Geoffrey Lewis Atatürk için “O, tek bir insanın neler yapabileceğini gösteren 20. yüzyılın olağanüstü lideri” diyor. Evet, kitleleri ardından sürükleyebilen, insanları birbirine kenetleyebilen siyasal önder… Ancak sonuçta Atatürk de herkes gibi bir insan… Karizması, zaafları, kadınlarla olan ilişkileri, dostlukları, nefretleri, iyilikleri ve hatta kıskançlıklarıyla bir insan… Mango, bu olağanüstü çalışmasıyla, Atatürk’ü işte bu yönleriyle daha bir yakınlaştırıyor bize.
Bu basımda Saltanat ve Cumhuriyet dönemine ilişkin tüm yazılı kaynaklara ulaşılmıştır. Çoğu eski yazı birçok belge aslından olduğu gibi aktarılmış, döneme özgü söyleyiş ve ifade özellikleri korunmuştur.
Çanakkale Geçilmez – Turgut Özakman
Bilgi Yayınevi’nden Çanakkale Zaferinin 100. yılında Turgut Özakman’ın anısına okurlarımıza armağan. Bu kitapçık, ortaöğretim öğrencileri ile Çanakkale Savaşı’nı kısaca ve doğru öğrenmek isteyenlere, ev hanımlarına, esnaflara, zanaatkârlara ve Mehmetçiklere yardımcı olmak için Diriliş-Çanakkale 1915 adlı kitabın kısaltılmış biçimidir. Ve yakın tarihimizin dürüst, gerçek, doğru bir kılavuzu niteliğindedir. Sizi yalan yanlış, hastalıklı, zehirli iddialardan koruyacak, başınızı dik tutmanızı, atalarınızın ve ninelerinizin yiğitlikleri ve yurtseverlikleri ile gurur duymanızı, geleceğe güvenle bakmanızı sağlayacaktır.Tarihimizi doğru olarak bilmeliyiz. Tarihini doğru bilmeyen milletler, çok geçmeden kuru kalabalığa döner. Kuru kalabalıkların sonu felakettir. Tarih ve günümüz bu felaketlerle dolu.
57 Yıl – Kolektif
Ahmet Özgür Türen’in editörlüğü ile çıkan bu kitapta birbirinden değerli tarihçiler yer almakta. (Ali Güler, Barış Atagün, Emre Atan, Ferdi Çakmak, Hakkı Uyar, İrem Özsel Çavdar, İsmail Pehlivan, Kemal Arı, Kaan Karaduman, Orhan Çekiç, Salim Cöhce, Sevgi Bayat)
M. Kemal Atatürk’ü en geniş şekilde ele alan eserlerden biri. 1881-1938 yılları arasında dünyaya damga vurmuş bir 57 yıl. Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarının iftiralarının tarihe gömüldüğü bu eserde; Atatürk’ün doğum tarihi, kökeni, ailesi, milliyetçilik anlayışı, icraatları, dinle tarihle ve müzikle olan ilişkisi, ölümü, cenazesi ve vasiyeti gibi günümüzde tartışılmaya açılmak istenen önemli konulara cevaplar getirilmiştir.
1923 Kuruluş Ayarlarına Dönmek – Sinan Meydan
Türkiye Nasıl Kurtuldu, Nasıl Batırıldı, Yeniden Nasıl Kurtulur?
Kurucu Aklı Anlamak ve Kuruluş Ayarlarına Dönmek
“Kuruluş Ayarlarına Dönmek”, kurucu tecrübeden, Atatürk’ün bağımsızlık ve uygarlık savaşından ilham alarak geleceğe dönmektir.Türkiye Cumhuriyeti’nde “kuruluş ayarlarına dönüşü” zorunlu kılacak şey, temel kurucu ayarların bozulmasıdır:
1. Eğer ülke yeniden tam bağımsızlığını kaybetmişse,
2. Eğer millet, egemenliğini yeniden birilerine kaptırmışsa,
3. Eğer aklın, bilimin ve çağdaş uygarlığın yerini yeniden hurafeler, boş inançlar ve bağnazlık almışsa,
4. Eğer “Yurtta barış dünyada barış” idealinden vazgeçilmişse, kuruluş ayarları bozulmuş demektir.
Maalesef Atatürk’ün ölümünden sonra bu dört temel kurucu ayar bozulmaya başlamış, bozulma 65-70 yıl devam etmiştir. Son 15 yılda ise bozulma tamamlanmıştır. Çok daha önemlisi, bugün karşıdevrim, Türkiye Cumhuriyeti’ni bambaşka bir yapıya dönüştürmek için kendi kuruluş ayarlarını yapmaktadır.
“Yalnızca ufku görmek yetmez, ufkun ötesini de görmek gerekir,” diyen Atatürk, ufkun ötesini görerek, gelecekte bir gün “kuruluş ayarlarına dönmek” gerekebileceğini düşünmüştü. Gelecekte Türkiye Cumhuriyeti’ni, ne zaman, nasıl ve kimin kuruluş ayarlarına döndürmesi gerekeceğini ise, 1927’de söylediği Nutuk’un sonundaki “Gençliğe Hitabe”de açıkça dile getirmişti. Bu anlamda “Gençliğe Hitabe”, kuruluş ayarlarına dönüş şifresidir.
Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı – Metin Aydoğan
“Ordu adı var kendi yok durumda. Komutanlar ve subaylar, Genel Savaş’ın bunca sıkıntı ve güçlükleriyle yorgun, vatanın parçalanmakta olduğunu görerek yürekleri kan ağlıyor; gözleri önünde derinleşen karanlık felaket uçurumunun kıyısında, kafaları çıkar yol, bir kurtuluş yolu arıyor…”
Nutuk
Metin Aydoğan’ın iki kitaplık Ülkeye Adanmış Bir Yaşam serisinin ilk cildi Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet’in nasıl kurulduğunu daha iyi anlamak için öncelikle Osmanlı Devleti’nin nasıl yıkıldığını anlatmakla işe balıyor.
Viyana kuşatmasından itibaren gücünü yitirmeye başlayan imparatorluğun topraklarını paylaşmak için Batılılar tarafından bir fırsat olarak görülen I.Dünya Savaşı bile, Anadolu insanının bağımsızlık arzusunun önüne geçemedi.
Büyük zorluklarla başlatılan mücadele, işgalci devletler kadar Saray’a ve içerideki düşmanlara karşı da yürütülmek zorundaydı. Şartlar çetindi ama bağımsızlık için ölümü göze alan bir lider ve arkadaşları, emperyalist devletlerin boyunduruğu altına girmeye karşı çıkan bir ulusla birlikte eşsiz bir zaferi gerçekleştirecekti.
Yaşasın Cumhuriyet – Özdemir İnce
Cumhuriyet, çağının çağdaşı olmayı seçmiş bir toplum için yalnızca bir siyasal rejim değildir, aynı zamanda bir aşk ve yaşama biçimidir; demokrasidir, laikliktir, toplumsal ve sınıfsal bir mücadele yaratmıştır. Türkiye’de ise demokrasiyi Cumhuriyet düşünmüş ve onun oluşturucularını yoktan var etmiştir. Bu kurtuluş savaşından sonra, bir monarşinin kalıntıları üzerinde bir aydınlanmacı, bir “öğretmen” cumhuriyet kurulmuş ve bu devrimci cumhuriyet “kul”dan çağdaş vatandaşı yaratmayı amaç edinmiştir. Bu bakımdan Türkiye Cumhuriyet’i bir “demiurgos’tur, “evren düzenleyicisi”dir. Onun bir mimar ve yaratıcı özelliğini jakobenlik ile karıştırmak cumhuriyet tarihini anlamamak anlamına gelir.Uygarlığı seçmiş olan bu çok özel cumhuriyetin devindirici gücü Kemalizm ruhudur. Ne yazık ki Kemalist Cumhuriyet 14 Mayıs 1950 günü sona ermiştir. O tarihten bu yana kaba çizgileriyle karşı devrim iktidardadır ve Kemalist Cumhuriyet muhalefettedir. O gün iktidara gelen “toprak ağalığı, taşra mütegallibeliği ve aşiret reisliği” koalisyonu ile eski (köktendinci) ve yeni (ikinci cumhuriyetçi) ortaklarının bu cumhuriyetin yarattığı çağdaş yapıya düşman olması çok doğal. Bütün iddiaların tersine, demokrasimizin gelişmesini engelleyenler 1950’nin üçlü koalisyonu ile onun günümüzdeki uzantılarıdır.Cumhuriyet düşüncesi uygarlaşma hareketinin ruhu ve önderidir. Laik devlet okulları da cumhuriyetin tapınaklarıdır.
Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz – Mustafa Kemal Atatürk
Saygıdeğer baylar, bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız netice, yüzyıllardan bu yana çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu Türk gençliğine güvenle emanet ediyorum. Ey Türk istikbalinin evladı. İşte bu ortam ve koşullar içinde dahi ödevin, Türk istiklalini ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
-Gazi Mustafa Kemal-
Yarasalar – Abdullah Kurt
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül Askeri darbeleri solu budamış; aydınları doğramış; sağı güçlendirerek iktidar yapmıştır. Son 40-50 yılda, nice devrimciler asılmış, kesilmiş, niceleri işkence görmüş; solun gelişmesi önlenmiştir. Bugünkü Türkiye böyle bir Türkiye’dir. Aydınlanma hareketinin önünde kocaman bir “buzdağı” vardır, bu dağın adı “Devlet”tir. Bu kitap, yüreği yurt sevgisi ve Atatürk ateşiyle yanıp tutuşan aydınların önünün nasıl kesildiğinin “hikâyesi” dir.
-Abdullah Kurt Mersin-2016
Sultan’dan Atatürk’e Türkiye – Andrew Mango
İSTANBUL DOĞUMLU İNGİLİZ YAZAR ANDREW MANGO’DAN TÜRK TARİHİ İLE İLGİLİ BİR BAŞYAPIT!
Birinci Dünya Savaşı yenilgisi, “Avrupa’nın hasta adamı” olan Osmanlı İmparatorluğu’nu ölüm döşeğine getirdi. Paris’te toplanan başlıca İtilaf devletleri, Osmanlı’nın nihai taksimini planlıyorlardı. Yunanlılar, merkezi İzmir olmak üzere Anadolu’nun büyük bir kısmını işgal etmişlerdi. İstanbul, İtilaf devletlerinin yönetimi altındaydı ancak Mustafa Kemal’in askerî zaferi, Türk devletinin kalbinin attığı toprakların bağımsızlığını kazanmasını sağladı.
“Türkler, Libya’nın İtalyanlar tarafından 1911’de işgal edilmesinden itibaren neredeyse aralıksız olarak savaştaydılar. Birinci Dünya Savaşı ve onu izleyen Kurtuluş Savaşı sekiz yıl sürdü. Ancak Ağustos 1922’de, Türklerin galibiyetinden sonra ilerleme hızı arttı. İki hafta sonra Yunan ordusu Anadolu’dan çıktı. Bundan bir ay sonra İtilaf devletleriyle bir ateşkes anlaşması imzalandı.Yedi yüzyıldır ülkeyi idare eden Osmanlı saltanatını ortadan kaldırmak için iki hafta daha gerekti.
Mustafa Kemal tek bir Türk hükümeti var diye ısrar etti: Büyük Millet Meclisi’nin kurduğu Ankara hükümeti. Tevfik Paşa’nın veya nazırlarının yardımına ya da tavsiyelerine ihtiyacı yoktu. Padişah’ın hükümeti geçersizdi ve artık Padişah’ın ve nazırlarının sahneden inme vakti gelmişti.”
Andrew Mango
Söylev (Nutuk) – Mustafa Kemal Atatürk
“Söylev” yaşanmış bir efsanenin, bugüne ve yarına ışık tutan bir öyküsüdür. Her aşaması belgelenmiş, duygulara değil akla seslenen bir öyküdür bu. “Tek adam”ın giderek bir ulusla bütünleşmesinin ve evrenselle buluşmasının adım adım izlenilen bir öyküsüdür.
Geçmişten bugüne tutulan bu ışık niçin hâlâ güçlü? Niçin belki eskisinden de anlamlı ve önemli? Bunun iki temel nedeni var: Birincisi, zamanla birlikte belleklerden uzaklaşan bir geçmişin bugün için de çok önem taşıyor olması. İkincisi ise değişen dünyanın ve değişen Türkiye’nin koşullarının o anıtsal yapıdaki tarihsel çizgiyi doğrulamış bulunması…
Değişen koşullar… Evrenseli yakaladığı için eskimeyen, ölümsüzleşen bir başyapıt…
-Ahmet Taner Kışlalı-
Panzehir Gerçeğe Çağrı – Sinan Meydan
Atatürk Ve Cumhuriyet Düşmanlığına Panzehir
“Yalanlardan Arındırılmış Atatürk ve Cumhuriyet Gerçeği”
Panzehir’de aşağıdaki sorulara belgelerle cevap verilmiştir:
- Atatürk son meclis konuşmasındaki “Gökten indiği sanılan kitapların dogmaları” sözüyle ne anlatmak istemiştir?
- Atatürk’ün sansürlenen mektubundaki “İkra bismi rabbi safsatası” ifadesinin sırrı nedir?
- Kâzım Karabekir’in Atatürk ve din konusundaki iddiaları ne kadar doğrudur?
- Mehmed Âkif Ersoy Şapka Kanunu nedeniyle mi Mısır’a gitmiştir?
- İstiklal Mahkemeleri şapka takmayanları idam etmiş midir?
- Şapka Kanunu nedeniyle Erzurum’da bir de kadının (Şalcı Bacı) idam edildiği doğru mudur?
- İskilipli Atıf Hoca şapka karşıtı kitap yazdığı için mi asılmıştır?
- Rizeliler şapka takmadı diye Hamidiye Zırhlısı Rize’yi bombalamış mıdır?
- İsmet İnönü “Hatıralar”ında “Harf Devrimi’ni dinin etkisini azaltmak için yaptık” demiş midir?
- Atatürk’ün malvarlığı konusundaki yalanlar ve gerçekler nelerdir?
- Halifeliğin kaldırılmasını İngilizler mi istemiştir? Halifeliğin kaldırılması dine aykırı mıdır?
- Atatürk döneminde ezanlar yasaklanmış mıdır?
- Ayasofya’nın müze yapılması İslam’a düşmanlık mıdır?
- Atatürk’ün hafta tatilini cumadan pazara almasının nedeni İslam karşıtlığı mıdır?
- Suriye ve Filistin’in kaybedilmesinin sorumlusu Atatürk müdür?
- Atatürk Azerbaycan’ı Ruslara satmış mıdır?
- Ali Şükrü Bey’i Atatürk mü öldürtmüştür?
- Atatürk’ün soyu sopu belli değil midir?
- Atatürk Latife Hanım evliliğinin bitmesinin gerçek nedenleri nelerdir?
- Atatürk devrimleri İslam karşıtı mıdır?
- Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu Atatürkçüler mi çıkarmıştır?
- Atatürk’ün gerçek adı Kemal değil Kamal mıdır?
- Osmanlı arşiv belgelerini Bulgaristan’a Atatürk mü satmıştır?
- Atatürk Müslüman kızlarımızı teşhir etmek için mi güzellik yarışmaları düzenletmiştir?
- Ezan Türkçeleştirilirken “felah” sözü neden Türkçeleştirilmemiştir?
- Atatürk mason mudur?
- Lozan zafer değil hezimet midir?
- 23 Nisan’ı çocuklara Atatürk armağan etmemiş midir?
“Atatürk düşmanı, yobaz-liboş takımının yalanlarına tarihçi-yazar Sinan Meydan, tokat gibi cevaplar veriyor.”
-Uğur Dündar Sözcü, 3 Haziran 2015-
Zübeyde Hanım ve Oğlu – Tuna Serim
Mustafa Kemal ve annesi için yazılmış ilk roman.
Ona Meclis tarafından verilen soyadıyla adı Atatürk olan bu yakışıklı genç annesine benzerdi. Mavi gözleri, sarı saçları, okumaya olan merakı ve bitmeyen sevgisiyle.
Zübeyde Hanım için acılarla başlayan yaşam oğlunu kucağına aldığı gün güzelleşti, o “Mustafa”sının çılgınıydı. Zaten ona bakan, onu tanıyan bir kadının sevgiden çılgına dönmemesi mümkün değildi.
Zor günlerdi. Hasret herkesi, her yüreği yakıyordu. Mustafa Kemal annesine hasretti, Zübeyde Hanım oğluna… Ya Fikriye ve Latife?
İkisi de yalnız onu sevdi, ama kavuşmaları zordu, hatta olanaksız, çünkü Mustafa Kemal için aşkın adı vatandı ve vatan bekleyemezdi. Çok sevdiği, hiç kırmadığı üç kadın yaşamları boyunca onu beklediler. Zübeyde Hanım İzmir’in kurtuluşuna kadar dayanabildi, Fikriye onu kaybettiğini anladığında intihar etti, Latife yaptığı küçük hataların bedelini bir daha insan içine çıkmamakla ödedi. Üçünün de rakibi vatandı ve Mustafa Kemal için söz konusu vatansa, gerisi teferruat sayılıyordu…
Bu romanda bir kahramanın gün gün doğuşu, umutsuzluklar ve umutların ışığını yakabilen nadir bir insan anlatılıyor… Anadolu’daki kurtuluş günlerinin ürpertici tablosu… Bir de kaderleri onu sevmek ve beklemek olan üç mutsuz kadın… ZÜBEYDE HANIM VE OĞLU, esareti, aşkı, tutkuları, kararlılığı, cesareti ve yenilgiye başkaldırıyı anlatıyor, ama neler pahasına… Tükenmiş bir ülkeden yepyeni bir destan yaratan efsanenin romanı…
Hangi Atatürk – Attilâ İlhan
“Mustafa Kemal’in gözünde, eylemin ‘meşruluğu’ demek, halkça onalanmış olması demektir. Yoksa Kongreleri, Büyük Millet Meclisi’ni anlamak ve açıklamak mümkün olamazdı. Şu sözlerini bir de: ‘… Bir devreye yetiştik ki, onda her iş meşru olmalıdır. Millet işleri de ancak milli kararlara dayanmakla, milletin genel duygularına tercüman olmakla gerçekleşir.’ Siz Osmanlı ülkesinde, ‘milli kararlara dayanmak’, ‘meşruluğu’ bunda aramak ne demektir bilirmi misiniz? Padişahı ve Halifeyi silmek, hiçe saymak demektir! Mustafa Kemal, Amasya Tamimi’nden itibaren, Osmanlı meşruluğunu reddetmiş, tarihsel meşruluğu önemsemiştir. Buysa ‘ihtilâl’in ta kendisidir.”
– Attilâ İlhan
Çankaya – Falih Rıfkı Atay
“Haber vereyim ki Atatürk ne yaptığını, nasıl yapacağını, kimlere ne yaptıracağını, kimleri nasıl ve nerede kullanacağını bilen pek hesaplı bir adamdı. Yapmış oldukları üzerinde istediğiniz tenkitlerde bulunabilirsiniz. Fakat kendi varmak istediğine ulaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, dostluklarının, yakınlıklarının, sözde sırdaşlıklarının üstünde bilhassa “kendi kendine vefalı” bir lider olduğu su götürmez bir gerçektir.”
Falih Rıfkı Atay
Kurduğu Cumhuriyet’le adını tarihin şanlı sayfalarına yazdıran, Türk’ün ne olduğunu dünyaya gösteren, olağanüstü şartlarda ortaya çıkmış sıra dışı bir liderdi Atatürk. O işgal edilmemiş yeri, zaptedilmemiş toprağı kalmayan bir milletin küllerinden doğmasına önderlik etti.
Büyük başarılara imza atmış Atatürk hakkında birçok kitap ve makale yazıldı. Atatürk hakkındaki her şey etraflıca tartışıldı., hala tartışılıyor. Bu yazılanların birçoğu ancak Atatürk öldükten sonra yazıldığı için, onu tanıyanların ilk elden verdiği bilginin kıymet-i harbiyesi daha önemlidir.
Falih Rıfkı Altay 1923’den 1938’e kadar Atatürk’ün yanında bulunmuş, onun yaşadıklarını bizzat kendisinden dinlemiş ve hatta birçoğuna şahit olmuş devrin önemli gazetecilerindendir. Çankaya Atatürk’ü doğumundan okul yıllarına, savaştığı cephelerden yaptığı inkılaplarla, tartışma sofralarından insani yönlerine kadar her detayı anektodlara yer vererek anlatan muazzam bir çalışma. Her Türk vatandaşının mutlaka okuması gereken ve Türkiye’nin dönüşümünü anlamanıza yardımcı olan çarpıcı bir eser.
Atatürk – Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Atatürk’ün manevi şahsiyetine dair bu küçük tahlil tecrübesinde ne Kurtuluş Mücadelemizin, ne de Büyük Türk İnkilabının tarihini veya ideolojik tefsirini yapmak iddiası vardır. Böyle bir mevzu, ancak, muhtelif cinsten bir yığın vesikaya istinat edeceği gibi mahiyeti itibariyle de, Atatürk’le beraber kendisine yardım etmiş olan arkadaşlarının, kendisini hazırlamış olan siyasi ve içtimai hadiselerin, hulasa, bütün bir devrin tetkik ve tahlilini lüzumlu kılacaktır. Burada ise, Büyük Adam, daha plastik gösterilmek için tek başına ve yalın şahsiyet halinde alınmıştır; her portrede ve her monografyada yapıldığı gibi…
-Yakup Kadri Karaosmanoğlu-
Tek Adam (3 Cilt Takım) – Şevket Süreyya Aydemir
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam’da değişen bir dünyada çöken bir dinsel – geleneksel imparatorluktan ve Sevr’i imzalanmış bir kalıntıdan, yepyeni bir ulusun, yepyeni bir devletin doğuşunu anlatıyor.
Tek Adam sadece Türk Devrimi’ni değil aynı zamanda, Mustafa Kemal Atatürk’ün kişiliğinde, bir devrimciyi de çok iyi çözümleyen ve okuyucuya aktaran bir başyapıt…
Emre Kongar
Devrim Tarihi ve Toplum Bilinci Açısından Atatürk – Emre Kongar
Atatürk bir diktatör müydü?
Atatürk Devrimi evrensel midir?
Atatürkçü ideolojinin özü nedir?
Laiklik nedir?
Türk Devrimi bugün hangi aşamadadır?
Profesör Emre Kongar’ın Atatürk’ü ve Türk Devrimi’ni evrensel ölçülere göre değerlendirdiği bu yapıtında, Atatürk’ü bir başka görüş açısıyla yeniden tanıyacaksınız.