
Çeyiz Makal:
‘Gündelik Olanın İçinde Kaybolmuş Detaylarla Bağ Kurulmasını Umuyorum’
Çeyiz Makal Fairclough ile sanat pratiği, disiplinlerarası yaklaşımı ve Istanbul Concept Gallery’de düzenlenen “Gündeliğin Florası / Flora of the Everyday” sergisi üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
KitaptanSanattan.com / Yeşer Yelmez
- Çeyiz Hanım, öncelikle sizi daha yakından tanıyabilmemiz adına, kendinizden ve sanat yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz?
Küçükken çok meraklı bir çocuktum. Evimizde, gazeteci-yazar olan babamın Ara Güler tarafından çekilmiş siyah-beyaz bir portresi vardı. Hemen yanında ise, nereden bakarsam bakayım göz göze geldiğim bir Mona Lisa reprodüksiyonu asılıydı. Bu ilgimi fark eden babam, bana bir Zenith fotoğraf makinesi aldı. Fotoğrafla yolculuğum böylece küçük yaşlarda başladı. Bu kamera benim için çok öğreticiydi. Çektiğim fotoğrafları arkadaşlarıma yazdığım mektuplara ekliyordum. Böylece anlatımı güçlendirebildiğimi ve bir şeyi ifade etmenin sadece kelimelerle değil, fotoğrafla da mümkün olduğunu keşfettim.
Disiplinler arası bir eğitim sürecinin ardından, eşimin işi nedeniyle gittiğimiz Polonya’da, Warszawska Szkoła Fotografii (Warsaw School of Photography)’de üç yıl fotoğraf eğitimi aldım. Bu süreçte, Edouard Boubat, Robert Doisneau ve Henri Cartier-Bresson gibi hümanist fotoğrafçılara yakın bir yaklaşımı olan Marian Schmidt’in atölyesinden mezun oldum. Bu eğitim, fotoğrafın gerçekten kişisel bir ifade aracı olduğunu fark etmemi sağladı.
- Sanatsal üretimlerinizde fotoğraf, psikocoğrafya ve görsel sosyolojiyi bir araya getiriyorsunuz. Bu disiplinler arası yaklaşımın başlangıç noktasını nasıl tanımlarsınız?
Bu yaklaşımın başlangıç noktası, mekânla birey arasındaki karşılıklı etkileşimi anlama isteğimdi. Psikocoğrafya, bir yerin duygusal ve zihinsel izlerini sürmeme; görsel sosyoloji ise toplumsal yapıyı görsel yollarla gözlemleme ve analiz etme imkânı sundu. Zamanla bu iki alan, fotoğraf pratiğimde doğal olarak birleşti. Gördüğüm şey sadece bir manzara ya da bir insan değil, aynı zamanda o anın sosyal, kültürel ve duygusal yüküydü. Fotoğraf benim için yalnızca görüntü üretme aracı değil, mekânı ve toplumu anlamaya yönelik bir araştırma yöntemi haline geldi.
‘Bireysel ve toplumsal deneyimleri fotoğraf aracılığıyla görünür kılmayı amaçlıyorum’
- Gündelik yaşam ve mekân, işlerinizde sıkça yer alan kavramlar. Mekânla kurduğunuz ilişkiyi hem bireysel hem toplumsal düzeyde nasıl yorumluyorsunuz?
Gündelik yaşamda karşılaştığımız mekânlar, anılarımızı, duygularımızı ve kimliklerimizi yansıtır. Bu yüzden mekânla kurduğum ilişki, kişisel deneyimlerin toplumsal bağlamla kesiştiği bir noktada şekillenir. Mekânın ruhunu, orada yaşayanların ve geçenlerin hikâyeleri üzerinden okumaya çalışırım. Bu yaklaşımı, iki buçuk yıldır üzerinde çalıştığım Hidiv Kasrı’ndaki psikocoğrafya projemde uyguluyorum. Orada, mekânın tarihî ve kültürel katmanlarını keşfederek, bireysel ve toplumsal deneyimleri fotoğraf aracılığıyla görünür kılmayı amaçlıyorum. Hidiv Kasrı’nda, sadece mekânın fiziksel yapısını değil, orada yaşanan sosyal dinamikleri ve zamanla değişen atmosferin ruhunu da derinlemesine gözlemliyorum.
- Türkiye, İngiltere, Yemen ve Polonya’da yaşamış bir sanatçı olarak bu kültürel çeşitlilik, üretimlerinize nasıl yansıdı?
Farklı coğrafyalarda yaşamak, bakış açımı genişletirken estetik anlayışımı da derinleştirdi. Türkiye’nin zengin tarihini, İngiltere’nin modern sanat sahnesini, Yemen’in mistik atmosferini ve Polonya’nın hümanist fotoğraf geleneğini deneyimlemek, fotoğrafa olan yaklaşımımı daha zengin hale getirdi. Bu kültürel çeşitlilik, insan hikâyelerini anlatma biçimime doğrudan yansıdı. Her coğrafyada edindiğim deneyimler, fotoğrafı yalnızca bir görsel ifade aracı olarak değil, aynı zamanda kültürel bir diyalog platformu olarak görmemi sağladı.
- Göç deneyimi üzerine yaptığınız araştırmalar ve sosyal belgesel fotoğraf yaklaşımınız arasında nasıl bir bağ var?
Göç deneyimi üzerine yaptığım araştırmalar, fotoğrafı yalnızca bir belge üretme aracı olarak değil, aynı zamanda anlamaya ve anlatmaya yönelik bir düşünme biçimi olarak görmemi sağladı. Sosyal belgesel fotoğraf yaklaşımımda, görünenden çok, görünmeyenin peşindeyim—hafıza, sessizlik, yer değiştirme ve aidiyet gibi daha kırılgan ama güçlü anlatılarla ilgileniyorum.

- Serginiz Istanbul Concept Gallery’de izleyici ile buluştu. “Gündeliğin Florası / Flora of the Everyday” neyi keşfetmeyi amaçlıyor? Bu serginin sizin için en kişisel yönü nedir?
“Gündeliğin Florası / Flora of the Everyday” sergisinde, izleyiciyi çevremizi saran bitkisel varoluşa daha derin ve dikkatli bir bakışla yeniden tanışmaya davet etmek istedim. Amacım, gündelik hayatımızda çoğu zaman fark etmediğimiz, küçük ama hayati ayrıntıları görünür kılmak; bitkilerin sessiz ama inatçı direnişini, onların ekosistemle kurduğu çok katmanlı ilişkileri ortaya çıkarmak.
Benim için serginin en kişisel yönü, bu projede kendi yürüyüşlerim, gözlemlerim ve karşılaşmalarımın doğrudan üretim sürecine yansımasıdır. Hidiv Kasrı’nda geçen iki buçuk yıllık psikocoğrafya çalışmam boyunca mekânın ve bitkilerin ruhunu, zamanın değişen izlerini dikkatle gözlemleyerek belgeledim. Her bir bitki, benim için sadece bir doğa öğesi değil; geçmişle, şimdiki zamanla ve gelecekle kurduğum kişisel ve toplumsal bağların bir simgesi oldu. Bu nedenle, sergi benim için hem görsel bir keşif hem de kendi deneyimlerimi ve mekânla ilişkimi derinleştiren bir içsel yolculuktur.
‘Gündelik olanın içinde kaybolmuş detaylarla bağ kurulmasını umuyorum’
- Sergi sürecinde izleyiciden nasıl bir deneyim veya duygu akışı bekliyorsunuz?
Sergiyi gezen izleyicinin, önce bir durmasını ve çevresine daha dikkatli bakmasını istiyorum. Bitkilerin sessiz ama sürekli varlığını fark etmelerini, gündelik olanın içinde kaybolmuş detaylarla bir bağ kurmalarını bekliyorum. Herkesin kendi yürüyüşlerini, kendi gözlemlerini hatırlamasını; belki de görmeye alıştıkları şeyleri ilk kez gerçekten görmelerini arzu ediyorum. Bu sergiyle bir tür yavaşlama, bakma ve düşünme deneyimi yaşanmasını umuyorum.
- Doktora araştırmanızda Türk göçmenlerin deneyimlerini fotoğrafla incelediniz. Bu süreç size en çok neyi öğretti?
Doktora araştırmam, fotoğrafın göç deneyimlerini temsil etme potansiyelini ve sınırlarını sorgulama imkânı sundu. Türk göçmenlerin bireysel anlatılarıyla görsel üretimi bir araya getirmek, bana hem temsil etiği hem de görsel sosyoloji açısından önemli sorularla karşılaşma fırsatı verdi. Bu süreç, fotoğrafın yalnızca bir belge üretim aracı değil, aynı zamanda toplumsal hafızayı, aidiyet duygusunu ve mekânsal deneyimi araştırmak için kullanılabilecek eleştirel bir yöntem olduğunu gösterdi. En önemlisi, araştırmacı ve özne arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmenin gerekliliğini kavrattı.

‘Teoriyle pratiğin iç içe geçtiği, karşılıklı beslenen bir üretim süreci içindeyim’
- Akademik çalışmalarınız ile sanatsal üretimleriniz birbirini nasıl besliyor?
Akademik çalışmalarım ile sanatsal üretimlerim arasında sürekli bir etkileşim var. Psikocoğrafya ve görsel etnografi gibi farklı disiplinlerden yararlanarak, hem teorik hem de görsel bir düşünme alanı oluşturuyorum. Akademik alandaki kavramsal okumalarım, özellikle mekân, bellek ve gündelik yaşama dair yaklaşımlar, üretimlerime yön veriyor. Aynı zamanda sahadaki gözlemlerim, yürüyüşlerim ve fotoğrafla kurduğum ilişki, akademik çerçevemi daha canlı ve deneyim temelli hale getiriyor. Teoriyle pratiğin iç içe geçtiği, karşılıklı beslenen bir üretim süreci içindeyim.
- Önümüzdeki dönemde hangi projeler üzerinde çalışmayı planlıyorsunuz?
Önümüzdeki dönemde, bir süredir üzerine çalıştığım projelere devam etmeyi planlıyorum. Hidiv Kasrı çevresinde yürüttüğüm psikocoğrafya temelli bitkisel hafıza çalışmasını farklı kent mekânlarına taşıyarak genişletmek istiyorum. Bunun yanı sıra, halen devam eden çok duyulu psikocoğrafik bir çalışma kapsamında, göçmen kadınlarla birlikte yürümek, gözlemlemek ve hafızaya dair çok katmanlı bir anlatı oluşturmak üzerine çalışıyorum. Bu proje, bireysel deneyimlerle toplumsal hafızanın nasıl iç içe geçtiğini araştırmam açısından benim için çok kıymetli.
KitaptanSanattan.com / Yeşer Yelmez






























































