KİTAP

Haftanın 5 Kitabı (23 – 29 Mayıs 2016)

Haftanın Dikkat Çeken Kitapları

ONLARDAN ÇOK VAR – HAKAN ZAL

Onlardan Çok Var“Kadın karıncalardan biri çok sıkı vücutluydu; nefis kalçaları ve göğüsleri vardı, saçları beline kadardı ve aşırı makyaj yapmıştı. Diğeri daha yaşlıca, kalın çerçeveli mavi gözlükleriyle çok okumuş, entelektüel bir hava içerisindeydi. Hatta, Celine’nin ‘Gecenin Sonuna Yolculuk’ kitabı elindeydi hala. “Erkek olanlardan biri çok atletik, uzun boylu ve zampara suretli, diğeriyse çok daha kısa boylu, pos bıyıklı, gelenekçi bir yapıda ve kendinden emin bir görünüş içerisindeydi. Beşinci karınca sürekli telefonla konuşuyor, bir  cinsiyet ameliyatı ile ilgili sorular soruyor, yerinde duramıyor, sürekli dolanıyordu. Onunla ilgili hala tam bir karara varamamıştım.”

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

KİM BU FETHULLAH GÜLEN, Dünü – Bugünü – Hedefi – FAİK BULUT

Kim Bu Fethullah Gülen1990 yılı başlarından itibaren Fethullah Gülen ve Cemaati ilgi alanımıza girmişti. Tecrübeli birkaç göz tehlikeyi sezmiş, kamuoyunu uyarmaya çalışıyordu. Gülen’in bütün kitaplarını okuyup, ulaşmak istediği hedefi, örgütlenme modelini ve şifreli dilini çözmeyi başarmıştık.

Fethullah Gülen ve Cemaati hakkında şu tespitleri yapmıştık:

*Ekonomik ve siyasi gücü tekelinde toplamayı ve tek başına iktidar olmayı hedefliyor.
*Yargı, Ordu ve Emniyet saflarında örgütleniyor, kilit mevkileri ele geçirmeyi planlıyor.
*Dini-imanı, kutsal değerleri kullanarak bir menfaat tarikatı, bir çıkar şebekesi örgütlüyor.
*ABD’ye sırtını verip küresel bir aktör, küresel bir lobi olmayı hedefliyor.
*“Altın Nesil” veya “Işık Süvarileri” adını verdiği bir müritler ordusu yetiştiriyor.
*Kendi deyimiyle, erken atılan her adım sonlarını getireceği için de bu faaliyetlerini sabırla ve gizli örgütlenmeyle gerçekleştiriyor.
Bazı İslamcı çevrelerle liberal aydınlar dahil pek çok kişi tespitlerimize karşı çıktılar:
“Hocaefendi’yi yanlış tanıtıyorsunuz. O hoşgörü timsalidir, diyalog yanlısıdır, barışçıldır, kendi halinde dini bütün, muhterem bir zattır…” mealinde sözler söylediler.
Hakkımızda hakarete varan yazılar yazıldı, davalar açıldı, kitabımız toplatıldı.

Şimdi 2016 yılındayız:

*O gün Fethullah Gülen ve Cemaati’ni savunanlar bugün yerden yere vuruyorlar.
*Paralel Örgüt, Fethullahçı Terör Örgütü “FETÖ/PDY” davaları açılıyor.
*Finans kaynakları kurutulmaya çalışılıyor; “Himmet” operasyonları yapılıyor.
*Şirketlere, finans kurumlarına, medya kuruluşlarına el konuluyor.
*Emniyet, yargı, bürokrasi ve ordu içindeki elemanları tasfiye edilmeye çalışılıyor.
*AKP iktidarının ortağı oldukları, birlikte çalıştıkları dönemde işlenen tüm suçlar yolsuzluk, yağma, Ergenekon, Balyoz, 3 Temmuz Şike davası- cemaatin üzerine atılıyor.

Bizce, AKP-Cemaat mücadelesi henüz bitmedi. İki cenah da eteklerindeki taşları dökmemiş görünüyor. Seyredip görelim: Belki de kavga yeni başlıyor.

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

ÇARŞAMBA KÖPRÜSÜ’NDE RAPSODİ – CEMİL BİÇER

Carşamba Köprüsü’nde RapsodiiiÇarşamba Köprüsü, antik İris Nehri’nin denize dökülmeden önceki son durağıdır.

Kösedağ’dan doğan ve Anadolu coğrafyasını kıvrım kıvrım dolanan bu nehrin havzasında yaşamış kadim halkların, binlerce yıllık yaşanmışlığının senfonisidir bu rapsodi.

Kah bir bozkır türküsü olur, kah bir Adige woredi, kah bir Alevi nefesi… Ama nakaratları ortaktır, her koşulda yaşadıkları, çilelerinin ve dertlerinin ortaklığı gibi…

Anadolu halklarının ortak feryatlarını dinliyorum Çarşamba Köprüsü’nde… Ağlıyorum, gözyaşlarım birer kor parçası gibi düşüyor Yeşilırmak sularına..

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

PARTİLER BİRER İNSAN OLSAYDI – Karşılıklı Algılar – Seni Kategorize Ettik – AYDIN CINGI, ERTAN AKSOY

Partiler Birer İnsan OlsaydıGünümüzde politika bir tür algı savaşımı mıdır?

İktidar seçmenin iradesiyle belirleniyor. O irade ise, seçmenin zihninde oluşan algının oya dönüşmüş biçimi!

Topluma dayatılan ve genellikle içi boşaltılmış kavramlar, yoğun iletişim aracılığıyla siyasetin neredeyse tamamen algılar üzerinden yürütülmesine yol açıyor. Gerçek ikinci plana düşüyor. Örneğin olumlu bir önerinin veya bir olumsuzluğun gerçekten yapılıp yapılmamış olmasının önemi ikinci derecede; esas önemli olan, seçmenin bu gerçeklere inanıp inanmaması!

İşte tam da bu nedenle örneğin savaşı bilerek çıkaran bir politikacı, o savaştan zarar görenlerce sığınılacak liman gibi algılanan bir politikacı olabiliyor.

Eldeki kitap, “politika-toplumsal algı” ikilisinin kimi yönlerini, Türkiye siyasası bağlamında, okurun dikkatine sunuyor.

Üç bölümden oluşan kitapta ilk bölüm, parlamentoda yer alan dört partiden her birinin, hem kendi seçmenleri hem diğer partilerin seçmenleri tarafından, bazı siyasal özellikler ekseninde nasıl algılandığını ele alıyor. İkinci bölümde aynı parti ve seçmenlerin kendilerini ve birbirlerini sol-sağ ekseni üzerinde hangi konumlarda algıladıkları inceleniyor.

Seçmen, başka bir dizi motivasyon kaynağı dışında, kendine en çok benzeyen veya kendini özdeşleştirmeye eğilimli olduğu partiye oy vermeye yönelir. “Partiler birer insan olsa” hangi özellikleri taşırdı? Bunun yanıtı da son bölümde veriliyor.

Çoğunluğun, kendini niye kırdan kopmuş ama kentli olamamış; göçtüğü kentte tutunma çabasıyla işine inatla asılan, iş bitirici ama bu bağlamda etik ilkeleri pek takmayan, az güvenilir olarak algıladığı “kişi-parti” ile özdeşleştirdiğini sosyolojik yapımız açıklamıyor mu?

Ekonomik konjonktür falan bir yana, yukarıdaki prototip sizce niye etik ilkelerini kendine pranga yapan, güvenilir ama çabuk yorulup vazgeçen yerleşik kentli olarak algılananı hep yeniyor?

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

YÜZ YILLIK YALAN KÜRDİSTAN (Türkiye üzerindeki tarihi iddialar, çarpıtılan gerçekler) – VEYSEL BOĞATEPE

Yüz Yıllık Yalan KürdistannUzun bir tarih yolculuğuna çıkacağınız bu kitapta; Türklerin Anadolu’ya girişinde Kürtlerin rolüne ve çarpıtılan tarihi gerçeklere, Atatürk’ün Kürtlere özerklik verdiği iddialarının altında yatan gerçekler ile bu iddianın kaynağındaki doğrulara, ABD, AB ve İsrail’e bağlı işbirlikçi / statükocu Kürtler ve Abdullah Öcalan’ın bu gruplara yönelik eleştirilerine, Lozan Barış Antlaşmasının 2023’te biteceğine ilişkin iddialar ile yalanlara, Proje partisi HDP’nin kurulma amacına ve işbirliğinin arka planlarına, çarpıtılan ideoloji ve kavramlar üzerinden yapılan kara propagandalar ve gerçek amaçlarına, Emperyalizmin, gizli istihbarat servislerinin Kuzey Irak’ta sürdürdüğü casusluk faaliyetlerine ve bunun doğal sonucu olarak dayanışmadan bölücülüğe giden yolda Kürtlerin talepleri, gerçek nedenleri ve daha birçok sorular ile yanıtları, Ortadoğu gerçeğinde Türkiye’nin konumunu ve rolünü daha iyi kavramış olacaksınız.

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

Kitap Devrimi Reklam 2

Başa dön tuşu