Anadolu’nun Bozlağı Halk Ozanı:
Muharrem Ertaş
Anadolu’nun Bozlağı Halk Ozanı Muharrem Ertaş’ı Vefatının Yıl Dönümünde Saygıyla, Özlemle ve Minnetle anıyoruz.
Muharrem Ertaş’ın müziği, yörenin kendine has tavrını, üç telli cura ve keman eşliğinde ustaca harmanlayarak, Kırşehir ve çevresindeki Alevi-Bektaşi deyiş geleneği ile bozlak geleneğini tek bir potada eriten otantik bir değere sahiptir.
Anadolu Abdal geleneğinin ve Türk Halk Müziği’nin en büyük ustalarından, “Bozkırın Tezenesi” Neşet Ertaş‘ın da babası olan Muharrem Ertaş‘ı, vefatının yıl dönümünde saygı ve rahmetle anıyoruz. Kırşehir’in coğrafyasından beslenerek ortaya koyduğu eşsiz eserlerle gönüllere taht kuran usta ozan, bıraktığı derin mirasla yaşamaya devam ediyor.
Muharrem Ertaş: Abdal Geleneğinin Köprüsü
1913 yılında Kırşehir’in (şimdiki Yozgat’a bağlı) Kırtıllar köyünde dünyaya gelen Muharrem Ertaş, saz çalmayı ve söylemeyi küçük yaşlarda dedesi Kör Ali’den öğrendi. Onun sanat yolculuğu, sadece kişisel bir icraat değil, yüzlerce yıllık Abdal/Ozan geleneğinin en güçlü köprülerinden birisi oldu. Yöresel ezgileri, aşk, gurbet, yoksulluk, tabiat ve insanlık hallerini anlatan lirik ve epik şiirleriyle harmanlayarak, bozlak formuna yeni bir ruh kattı.
Bozlakların Usta Sesi ve Mirası
Muharrem Ertaş’ın en bilinen eserleri arasında yer alan, bugün dahi dilden düşmeyen “Kırat”, “Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri”, “Allı Turnam” gibi eserleri, onun müzikal dehasının ve güçlü söz yazarlığı yeteneğinin en somut kanıtlarıdır. O, sadece bir icracı değil, aynı zamanda oğlunu yetiştirerek Türk Halk Müziği tarihine bir dev kazandıran bir “okul” niteliğindeydi. Neşet Ertaş’ın babasına olan bağlılığı ve ondan öğrendiği her notada, Muharrem Ertaş’ın izleri bugün bile hissedilmektedir.
Muharrem Ertaş, 1984 yılında aramızdan ayrılmış olsa da, bıraktığı eserler ve yetiştirdiği nesil sayesinde, Anadolu’nun bu hüzünlü ve güçlü sesi, türkülerimizde sonsuza dek yankılanmaya devam edecek. Ruhu şad olsun.
