
Efsanevi, Meksikalı ressam Frida Kahlo, hayatında kendisini iki büyük şeyin paramparça ettiğini söyler: Biri bir otobüs (Burada 18 yaşında geçirdiği trafik kazasına gönderme yapar.) diğeri de Diego Rivera‘dır. Kendisinden 21 yaş büyük ressam sevgilisine duyduğu aşkı en iyi anlatan ifadelerden biri belki de budur.
İkili 1928’de tanışır ve 1929’da evlenir. Tutkulu, çalkantılı bir ilişki yaşarlar. Frida’nın Diego Rivera’ya karşı hisleri ise günlüğüne şu sözlerle geçer: “Diego’yu ne kadar çok sevdiğimi kimse hiçbir zaman bilmeyecek. Onu acıtacak, rahatsız edecek hiçbir şey yapmak istemiyorum. İstediği hayatı yaşamak, resim yapmak, görmek, aşık olmak, yemek, uyumak, kendisi olmak ya da başkasıyla olmak için ihtiyacı olan enerjiyi çalacak hiçbir şey yapmak istemiyorum. Onun üzülmesini hiç istemem. Sağlığım yerinde olsa, tüm sağlığımı ona verirdim. Genç olsam, tüm gençliğimi ona verirdim.”
Frida’nın büyük bir aşkla bağlı olduğu Diego Rivera’yla, La Casa Azul yani “Mavi Ev”de geçirdiği zamana ait bu kısa görüntü, romantizmi iliklerinize kadar hissetmenizi sağlayacak. İşin ilginç yanı ise, görüntülerin Nickolas Muray tarafından çekilmiş olması. Muray, Diego’dan sonra Frida’nın hayatındaki en önemli adam olarak biliniyor. Kendisi Frida’nın arkadaşı, sırdaşı ve aşığı…
(www.nolm.us)
https://youtu.be/0xUbjzfwIRw