KÖŞE YAZILARIOğuz Kemal Özkan

‘Türk’ün Ateşle İmtihanı’ Devam Mı Ediyor? – Oğuz Kemal Özkan yazdı…

Halide Edip Adıvar, ölümsüz eseri “Türk’ün Ateşle İmtihanı”nda Kurtuluş Savaşı yıllarını anlatırken; Türklerin hem düşman ile savaşını hem de kendi içlerindeki anlaşmazlıklar yüzünden çıkan iç çatışmaları ‘Türk’ün Ateşle İmtihanı’ olarak değerlendirir ve bu imtihanın hiç bitmediğini aktarır. Nitekim günümüzde de özellikle siyasal yaşama baktığımızda bu çatışmanın bitmediğini görürüz. Bu yüzden Halide Edip Adıvar’ın ‘Türk’ün Ateşle İmtihanı’nda anlattığı olaylar ve anıları güncelliğini hala korur.

İşte bu imtihanın ekonomik kriz ile birlikte en acı günlerinin yaşandığı bir dönemde Hakan Altıner rejisi ve Devlet Sanatçısı Dilek Türker ve Tayfun Yılmaz’ın oyunculuğu ile ‘Türk’ün Ateşle İmtihanı’ bir tiyatro oyunu olarak sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. Türk’ün Ateşle İmtihanı; Dilek Türker-Tiyatro Ayna’nın, 32 yıl boyunca sahneye taşıdığı 35 oyundan farklı olarak, “Latife” ve “Türkan” ile başlattığı “Cumhuriyetimizin Aydın/Aydınlık Kadınları” projesinin üçüncü ve yeni oyunu.

Kitabına “Anlatacaklarım basit şeylerdir” diye başlasa da Adıvar, hiç de basit olmayan ve kolay verilmeyecek bir karar ile iki çocuğunu akrabalarına emanet ederek ve ölümü göze alarak çıktığı Ankara yolculuğunun, katıldığı Kurtuluş Savaşı’nın tüm zorluklarını, siyasi çatışmalarını anlatıyor. Bunu yaparken bir savaşın yarattığı travmanın insani taraflarını da aktarmayı ihmal etmiyor. Yani bir ‘ulus’un doğuşunu ırkçı bir yaklaşım ile değil toprakları tecavüze uğramış bir milletin varoluş mücadelesi şeklinde ve insani bir temelde anlatıyor. İnsanların birbirleri ile savaşmasının barış ile unutulabileceğini ama birbirine kibirle ve aşağılayarak bakmasının asla unutulmayacağını özellikle vurguluyor.

Adıvar’ın Hilâl-i Ahmer Hastanesi’nde hastabakıcı olarak çalışırken karşılaştığı ve dramatik hadiseler olarak nitelendirdiği;
“Komutanımı koruyamadım” diye hıçkıra hıçkıra ağlayan askerin beş dakika sonra kendisinin ölmesi,
Mustafa Kemal’in Yunan Ordusu’na öldürücü darbeyi yapacak planını hazırlarken binlerce insan ölecek diye yaşadığı acısı,
üç yaralı Türk askerinin yaralarını Yunan bir doktorun sarması ve onlara ekmek su bırakması,
ölümüne savaşan bir Yunan ve Türk askerinin son nefeslerini verirken belki de savaşın anlamsızlığını ve insanların kardeş olduğunu anladıkları için birbirlerine sarılarak ölmesi
gibi trajik olaylar o günleri tekrar yaşatırken, insanlığın en temel ve ortak değerlerde nasıl buluşabildiğini, buluşabileceğini hatırlatıyor.

Oyunda dikkat çeken konulardan birisi de son yıllarda çok tartışılan, haksız eleştirilere maruz kalan İsmet İnönü’nün Kurtuluş Savaşı’nda sadece savaş meydanında değil masa başında verdiği katkılarının da hatırlatılıyor olması. İsmet Paşa’nın Mustafa Kemal üzerindeki etkisi, anlaşmazlıklar karşısındaki tutumu ve dengeyi sağlaması, yeni kurulan hükümetin saygınlığını artırması gibi konular, yalın ve tarafsız bir şekilde aktarılıyor.

İki farklı yaştaki “Halide”ye hayat veren Dilek Türker, istiklal mücadelesi delilik haline dönüşen Halide’nin İstanbul’da başlayan mücadelesinden Ankara yolculuğuna, Ankara’da önce masa başında ajanslardan çeviriler yaptığı, hükümetin basın açıklamalarını hazırladığı günlerden Onbaşı rütbesi aldığı savaş meydanındaki günlerine kadar yaşadığı olayları sahnede devleşerek canlandırıyor. Bir Atatürk aşığı olduğunu her zaman dile getiren Türker, sahnede ‘Halide’ ile öyle özdeşleşiyor ki, en başta dediğimiz gibi güncelliğini koruyan imtihanın ve mücadelenin ateşini Halide’nin ‘Gece en karanlık ve ebedi göründüğü zaman gün ışığı en yakındır’ sözü ile adeta yeniden yakıyor.

Mustafa Kemal‘den İsmet İnönü’ye, Dr. Adnan‘dan Arslan Kaptan‘a 16 farklı karakteri canlandıran Tayfun Yılmaz da bu mücadelenin ateşini yakan ilk kıvılcım gibi sahnede parlıyor ve ‘Halide’nin kaleminden dökülen Kurtuluş Savaşı’nın birçok kahramanına kendi yorumu ile yeniden can veriyor. Farklı karakterleri canlandırırken, sahneye çıkan her yeni karaktere öyle bir ustalıkla giriyor ki her canlandırdığı karakter farklı bir oyuncu ile karşınıza çıkmış izlenimi ve algısı yaratıyor. Bu noktada oyunun kostüm tasarımcısı Nihan Kaplangı’nın da hakkını vermek gerekiyor.

Rejisinden müziklerine usta bir kadro tarafından sahnelenen bu oyunu günümüzde de devam eden ateşle imtihanımızda aynı hataları tekrarlamamak ve ders çıkarmak adına da izleyebilirsiniz.

Oğuz Kemal Özkan

SINIRLARI ZORLAYAN VE SORGULATAN 4 GENÇ SANATÇI - Oğuz Kemal Özkan yazdı... 1

Künye

Oyunlaştıran ve Yöneten: Hakan Altıner
Oynayanlar: Dilek Türker, Tayfun Yılmaz
Yardımcı Yönetmen: Damla Cercisoğlu
Özgün Müzik: Tuluyhan Uğurlu
Dekor Tasarımı: Cihan Aşar
Kostüm Tasarımı: Nihal Kaplangı
Işık Tasarımı: Nejat Karaorman
Resim: Ertuğrul Ateş
Fotoğraflar: Melih Berk

Oyun Programı

Kadıköy Halk Eğitim Merkezi
9 Ocak Pazar – Saat: 19.30

Şişli Cevahir Sahnesi
13 Şubat Pazar 19.00

Fulya Süleyman Seba Kültür Merkezi
20 Şubat Pazar – Saat: 18.30

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu