ÇANAKKALE-TÜBİNGEN TROİA VAKFI “Dijital Sergi”
"SERAMİK SANATINDA TROİA SAVAŞI BETİMLEMELERİ"
06 Nisan 2020 – 13 Nisan 2020
Salgın nedeniyle evlerinden çıkamayan vatandaşlarımızın evde daha iyi vakit geçirebilmeleri adına Çanakkale-Tübingen Troia Vakfı tarafından “Seramik Sanatında Troia Savaşı Betimlemeleri” isimli “dijital sergi” düzenleniyor.
Antik Dönem seramikleri üzerindeki Troia mitolojisi konulu görsellerden oluşan sergide, Troia mitolojisinin Antik Dönem vazo sanatına yansıması hikaye kronolojisine göre ele alınıyor.
06 Nisan 2020 tarihinde, saat 18:00’dan itibaren gösterime girecek olan sergi 13 Nisan 2020 tarihine kadar gösterimde kalacak.
Sergiye buradan ulaşabilirsiniz: https://www.troiavakfi.com/sergi/
Seramik Sanatında Troia Savaşı Betimlemeleri Sergisi
İnsanoğlunun seramik ile tanışması, toprağı çamur haline getirip elle şekillendirdikten sonra güneşte kurutması ile başlamıştır. Daha sonra gene elle şekillendirdiği kapkacaklarını doğrudan açıkta yaktıkları ateşin içine koyarak pişirmeyi öğrenmişlerdir. El yapımı seramiklerin yanında çömlekçi çarkını keşfeden insanlar, aynı zamanda fırında pişirmeyi de keşfetmişlerdir. İlk kez MÖ 3400’lerde Mezopotamya’da çark yapımı seramikler üretmeye başlamışlardır. Seramik çarkı Mezopotamya’dan batıya ancak bin yıl sonra ulaşmış ve Batı’da MÖ 2400’lerde kullanılmaya başlanmıştır. Çark, seramik üretiminde yeni ve en büyük aşamalardan biridir. Bu tarih Troia II dönemine denk gelmektedir.
Çömlekçiliği bir meslek haline getirdikleri bilinen ilk topluluk Minoslulardır. Miken Uygarlığı da seramik sanatının gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Fakat Miken Uygarlığı’nın MÖ 12. yüzyılda yıkılması ile birlikte uzun bir süre seramik alanında yeni değişiklikler gözlenmez. Seramikler üzerinde Miken ve Minoslu ustalar MÖ 11. yüzyıldan itibaren farklı şekillerde geometrik motifler kullanmaya başlarlar. Bu dönem, Sub Miken Dönemi (MÖ 1100-1050), Proto Geometrik Dönem (MÖ 1050-900) ve Geometrik Dönem (MÖ. 900-720) olarak üçe ayrılır.
Bu dönemle beraber siluet halinde insan ve hayvan figürleri de yapılmaya başlanmış ve bunlar bir süre sonra anatomik ayrıntıların ön planda olduğu figürlere dönüşmüştür. Troia Savaşı ile ilgili betimlemeleri daha çok siyah ve kırmızı figür seramikler üzerinde görmekteyiz. MÖ 700’lerde kullanılmaya başlanan siyah figür tekniğinde, yapım aşamasında figürlerin siluetleri çizildikten sonra ayrıntılar kazıma çizgilerle belirtilmiştir. Kazıma ile anatomik özelliklerin düzgün bir şekilde aktarılmadığını düşünen ve estetik kaygıyla hareket eden sanatçılar yeni arayışlar içine girmişlerdir. MÖ 5. yüzyıldan itibaren figürlerin fırça ve boya yardımıyla yapıldığı kırmızı figür tekniğini bulmuşlardır.
MÖ 7. yüzyıl boyunca hayvan figürleri işlenmiş ve yavaş yavaş mitolojik sahneler yer almaya başlamıştır. Bu durum bir tesadüf değil, Troia Savaşı destanını yazıya döken Homeros’un eserlerinin etkisiyle de olmuştur. MÖ 8. yüzyılın sonlarından itibaren Troia Savaşı’nın izleri görsel sanatta görülmeye başlanmıştır. MÖ 1200’lerde yaşanmış bir savaşı 400 yılı aşkın bir süre Homeros’a kadar getiren birçok ozan olmuştur. Fakat bu savaş hikâyesinin sanata yansımasının İlyada’nın yazıldığı dönemlere denk gelmesi Homeros’un güçlü anlatımının neticesidir. Siyah figür bezeme öncesi Troia Savaşı ile ilgili çok az sahne vardır. MÖ 730’larda yazıya geçirildiği düşünülen İlyada Destanı ile aynı döneme denk gelen ve MÖ 730/20’lere tarihlenen Geç Geometrik Dönem’e ait krater üzerinde Paris’in Helena’yı kaçırma sahnesi yer almıştır. Bu eser Troia Savaşı’nın İlyada öncesi anlatımının etkisini ortaya koymaktadır.
Aslında seramikler kronolojik bir sıraya konulduğunda MÖ 7. yüzyıl ile MÖ 4. yüzyıllar arasında Peleus ile Thetis’in düğünü ile başlayan Aeneas’ın yanan Troia’dan kaçışı ve Polyksena’nın Akhilleus’un mezarında kurban edilişine kadar bütün sahneleri görmek mümkündür. Seramik sanatında Odysseia Destanı ile ilgili sahneler de mevcuttur. Fakat bunlar İlyada kadar yoğun ve etkili değildir. İlyada Destanı’nda yer alan bazı önemli konular defalarca resmedilmiştir.
MÖ 675’lerden itibaren Troia Destanı ile ilgili betimlerin seramik sanatında arttığını, siyah ve kırmızı figür dışında çalışmaların da yapıldığı görülmektedir. Bunlara en iyi örnek kabartma şeklinde Troia Atı’nın işlendiği Mykonos vazosudur.
Peleus ve Thetis’in ilk buluşması, evlilikleri, Hermes ve tanrıçaların Paris’e gidişi ve Paris’in kararı, Akhilleus’un silahları annesinden alarak savaşa dönmesi gibi konular siyah figürlü vazolarda işlenen konuların başında gelmektedir. Ayrıca Akhilleus ve Poliksena sahneleri de bu dönemde ön plana çıkar. Fakat bu konuları İlyada öncesi dönemin etkileri olarak kabul etmek daha doğru olacaktır.
Aias ve Achilleus’un oynadıkları zeka oyunu ise yine siyah figür vazolarda işlenen bir konudur.
Sarpedon’un cesedinin savaş alanından taşınması, Patraklos’un ölümü, Akhilleus’a yeni zırhının verilmesi, Hektor’un ölümü ve cesedinin Akhilleus tarafından sürüklenmesi, Priamos’un Hektorun cesedini almak için Akhilleus’a yalvarması konuları çok işlenen konular arasındadır.
İlyada ve Odysseia destanları ile birlikte İlioupersis gibi destanlarda işlenen Troia Savaşı sahneleri de seramikler üzerinde işlenmişlerdir. Akhilleus’un cesedinin Aias tarafından taşınması, Akhilleus’un silahları için Odysseus ve Aias arasında yaşanan tartışma, Aias’ın intiharı gibi konular…
Priamos ve Hektor’un oğlu Astyanaks’ın ölümü, Helena’nın geri dönüşü, Polyksena’nın kurban edilmesi ve Aineias’ın Troia’dan kaçışı sahneleri de vazolarda işlenen konulardandır. Kırmızı figür tekniğinde boyanan seramiklerde ise neredeyse Troia Savaşı’nın başından sonuna kadar ki bütün sahneleri görmek mümkün. Helena’nın Paris tarafından kaçırılışından tutun, bütün kahramanlar arasındaki bire bir çarpışmalara, Briseis’in Akhilleus’un elinden alınması gibi savaşa yön veren önemli sahnelere, Odysseus tarafından Akhilleus’un oğlu Neoptolemos’a babasının silahlarının verilmesine kadar birçok sahne işlenmiştir. Farklı tekniklerde İşlenen onlarca konudan bazılarını bu sergide bulabilirsiniz.
Sergide yer alan resimler Troia Savaşı başlangıcından bitişine kadar kronolojik bir sırayla sunulmuştur.