İstinye Üniversitesi öğrencisi Mohammed Eyad’ın başarı hikâyesi tutkusu olduğu sinema filmi niteliğinde.
Fotoğrafçılığa olan ilgisiyle başlayan sinema serüveni Eyad’ın ismini genç yaşına rağmen uluslararası platformlara taşıdı.
Görüntü yönetmeni olarak yer aldığı ‘Mağara’ belgeseli ile sinematografi alanında televizyonun Oscar’ları olarak bilinen Emmy ödülünün sahibi oldu.
“Filmler, insanların sorunlarını ve acılarını aktarmanın en önemli yöntemlerinden biridir” diyen Eyad, Suriyelilerin yaşadığı zorlukları dünyaya duyurmaya devam edeceğini belirtiyor.
Suriye’deki çalışmalarından sonra Türkiye’ye gelen Mohammed Eyad’ın başarısı engel tanımadı. Fotoğrafçılığa olan tutkusuyla başlayan sinema serüveni onun ismini dünyanın en prestijli ödül törenlerine taşıdı. Ülkesinin insanlarının yaşadığı zorlukları beyaz perdeye taşıyan Eyad, görüntü yönetmeni olarak yer aldığı ‘Mağara’ belgeseli ile sinematografi alanında televizyonun Oscar’ları olarak bilinen Emmy ödülünün sahibi oldu. Savaş nedeniyle kesintiye uğrayan akademik eğitimine Türkiye’de devam eden Eyad, İstinye Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencisi. Bu Mohammed’in ilk başarısı da değil. Eyad’ın görüntü yönetmeni olarak yer aldığı Mağara (The Cave) belgeseli, 2019 Toronto Uluslararası Film Festivali’nde de Halkın Seçimi Belgesel Ödülü olmak üzere pek çok ödül de kazanmıştı.
Sean Connery’nin Son Dönemleri Acı İçinde Geçmiş
‘’Mağara, 400 binden fazla insanın günlük hayatıydı”
Savaşın gerçekliği karşısında bir sinema öğrencisinin sanatını nasıl kullanması gerektiğini en iyi şekilde gösteren Mohammed Eyad, belgeselin hikâyesini şöyle anlatıyor:
‘’Mağara sadece bir film değildi. Şam yakınlarındaki Doğu Guta’da kuşatma altındaki 400 binden fazla insanın günlük hayatıydı. Filme ismini veren mağara, hava saldırıları sırasında onlar için bir sığınaktı. Çünkü hastaneler ve tıp merkezleri her an bombalanma tehdidi altındaydı. Bu belgesel, kuşatma altındaki şehrin halkını tedavi eden çocuk doktoru Amani Ballour tarafından yönetilen bir Suriye yeraltı hastanesini anlatıyor.”
“Çalıştığım alanı akademik olarak incelemeye başladım”
Akademik bilginin önemine dikkat çeken Eyad, ‘’Suriye’den ayrıldıktan sonra çalıştığım alanı akademik olarak incelemeye başladım. Bu araştırmalar film kariyerimde harika bir dönüm noktası oldu ve görüntü yönetmeni olarak beni ileriye götürdü. Sinematografi dalında Emmy Ödülü almak da akademik eğitime devam konusunda manevi bir motivasyon oldu. Suriye’de çalıştığım yıllar boyunca edindiğim mevcut pratik deneyimlerimi, savaş koşullarından dolayı kesintiye uğrayan akademik bilgiyle pekiştirmek istiyorum’’ diyor.
Time Dergisi 2020’nin En İyi 10 Filmini Seçti
“Kapana kısılmış sivillerin trajedilerini anlattık”
Fotoğrafçılığa olan tutkusunun Arap Baharı diye adlandırılan olaylardan önce başladığını belirten Eyad, hedeflerini ise şu sözlerle anlatıyor:
”2011 yılında gösteri ve protestolardaki olayları fotoğraflamaya ve yayınlamaya başladım. Kapana kısılmış sivillerin gerçeğini, acılarını ve trajedilerini anlatmak için mücadele etmek zorunda kaldık. Filmler, insanların sorunlarını, acılarını ve acılarını aktarmanın en önemli yöntemlerinden biridir ve davamızın sesini iletmek için en önemli araçtır. Bu sebeple Suriyelilerin hikâyelerini aktarmaya devam edeceğim.”