SANATTAN

Arik Levy’nin “Varoluş Kavşağı”ndan kesitler

Dünyaca ünlü multi-disipliner sanatçı Arik Levy’nin “Varoluş Kavşağı” başlıklı  Türkiye’deki en kapsamlı kişisel sergisi PİLEVNELİ Dolapdere’de açıldı.

Dolapdere Pilevneli Galeri’nin beş katına yayılan sergi Arik Levy’nin heykelleri, duvar heykelleri, çizimleri ve resimlerinden oluşuyor. Sanatçı her katı bir başlık altında ele alıyor: Tarih Öncesi, Evrim, Yeniden Oluşum, İllüzyon ve Bağımlılık.

Arik Levy’nin, ‘varoluş kavşağı’ dönemlerinin özeti ise şöyle:

Tarih Öncesi


Figüratif kaya / mineral / kriptonit, tamamen bir ahenk ve dengeye ulaşana kadar çıkarma işlemi ile mükemmelleştirilmiştir. Öyle bir noktaya ulaşır ki- artık hiçbir şey çıkarılamaz ya da eklenemez. Kullanılan her malzeme ve yapılan her rötuş bu duruma yeni bir katman ekler; böylece etrafındakiler emme, yansıtma ve aksettirme yoluyla farklı yüzeylerle ilişkiye girer.
Tarih Öncesi dönemin yer aldığı kat, “ilkel” ancak sofistike bir formu olan “kayanın” tavır, duygular, figüratif niyetler, kompozisyon ve sosyal yansımalar gibi oluşumları tarif eden dönüşümlerinin izini sürer.

Evrim


Mental ve biçimsel bir durumdan diğerine geçiş aşamasıdır. Bu, Arik Levy’nin tüm işlerinin konularında, meselelerinde ve yansımalarında yer alır. Kayalar bir değişim dinamiği içindeyken, yüzeyler birbirlerinden ayrılmakta ya da birleşmektedir. Tıpkı insanların yeni bir yapı oluşturmak için vatanlarından, ailelerinden ve kültürel kimliklerinden yani esas formlarından ayrılmaları gibi…
Bu hareket yeni bir toplum ve yeni genler oluşturur ve böylece evrim yolculuğumuzda rol alırlar. Yüzey Oluşumu, hacimli bir mineralden hareket halindeki ince bir figüratif özelliğe geçiştir.

Yeniden Oluşum


Duyguların ve fiziksel özelliklerin birleştiği ve çoğaldığı, insanoğlunun şefkatini ve ilgisini içeren “genetik yakınlık”a atıfta bulunur.
İki, üç ya da daha fazla canlı ya da hayali “Log/kütük” kasıtlı olarak bükülüp birleştirildikten sonra bir araya gelir. Sanatçı “insanların doğaya çok fazla zarar verdiklerini” iddia ederek bu süreci “doğayı düzeltmek” olarak adlandırır. Bu yıkımı da bir çeşit bir araya geliş ile sonuçlanan minik ama nazik bir hareketle düzeltmeyi amaçlar.

İllüzyon


Gizem ve mistisizm alemleri arasında bir yerde bulunan hayaletler, fiziksel hareketlerimizle etkileşime giren dinamik ve kinetik bir form oluşturmak için merkeze bağlı kaburgalarındaki görünmez bağ ile dış güçler tarafından şekillendirilen biçimsiz ve bilinmeyen figürlerdir. Arik Levy bu yaratıcı süreç boyunca neredeyse adeta gözleri kapalı bir halde çalıştığını ve hayaletlere benzeyen figürler oluşturduğunun altını çizer. Bu figürlerin tıpkı hayaletler gibi bilinmeyen bir doğası vardır ve tıpkı hayaletler gibi bitki ve mercan resifleri gibi büyürler.

Bağımlılık

Yaptığımız her bir hareket başka bir faktöre bağlıdır. Zemin tuttuğu ve yerçekimi aşağı çektiği için düşmeden ayakta kalmayı başarırız; biri bize karşı bir eylemde bulunduğunda biz de cevaben bir tepki gösteririz.
Duvar bir tabloyu, aşk ise insanları bir arada tutar; benzin motoru çalıştırır, gıda vücudu besler…
Aynı şekilde ilişkilerin kaderi onu yaşayan iki insana bağlıdır, ancak onları bir arada tutan görünmez bağın ne kadar süreceğini kimse bilemez. Bağımlılık bizi geri planda tutan bir kavram olarak anlaşıldığında gerginlik, heyecan hatta endişe duyguları hakimdir. Ancak bağımlılığı durumumuzu güçlendiren ve diğer boyutlara özgürlük katan bir kavram olarak anlarsak kendimizi güvende ve sakin hissederiz.

Sergi, 4 Mayıs 2019 tarihine kadar Pilevneli Galeri Dolapdere‘de ziyaret edilebilir.

Başa dön tuşu