DÜNYA SANAT KOKSUN!
Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği(UPSD) tarafından Piramid Sanat ev sahipliğinde Dünya Sanat Günü kutlamaları kapsamında ‘Dünya Sanat Koksun’ konulu bir panel düzenlendi.
UPSD ve Dünya Sanat Birlikleri Başkanı Bedri Baykam‘ın, Leonardo da Vinci‘nin doğum gününü ‘Dünya Sanat Günü’ olarak kutlanmasını önermesi sonucu kabul edilen ve Dünyada 50’nin üzerinde ülkede kutlanan ‘Dünya Sanat Günü’ bu yıl yedinci kez, bir haftaya yayılan sanat etkinlikleri ile kutlanıyor. Bu kutlamalar kapsamında Bedri Baykam’ın moderatörlüğünde Zeynep Oral, Nasuh Mahruki ve Tamer Levent‘in konuşmacı olarak katıldığı “Dünya Sanat Koksun!” başlıklı panel Piramit Sanat‘ta düzenlendi.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde kutlanan Sanat Günü etkinliklerinden ve sanata baskının izlerini taşıyan karikatürlerden oluşan bir slayt gösterisi ile başlayan panelde Bedri Baykam, dünyada barış, demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüğünün sürmesi için uğraştıklarını ve bu değerlerin evrensel olarak savunusunu ve gelişimini sanat aracılığıyla yaptıklarını belirtti. Aynı zamanda sanatın birleştirici ve barış getirici ruhunu taşıyan Dünya Sanatçılar Birliği olarak bu kutlamaları düzenlemekten mutluluk duyduğunu söyledi.
Milliyet Sanat Dergisi’nin kurucularından yazar ve gazeteci Zeynep Oral ise sözlerine insanların çok basit gerekçelerle tutuklanabildiği bu ülkede artık korktuğunu ve konuşmalarına dikkat etmek zorunda olduğunu belirterek başladı ve şöyle devam etti: ‘Hayattaki ilk misyonumu sınırların kalkması, daha az dincilik, daha az milliyetçilik, barış ve sevgi dolu bir dünya olarak hedeflemiştim. Daha sonra dünyayı değiştiremeyeceğimi anlayınca en azından ülkemi nasıl değiştirebilirim diye düşünmeye başladım. Daha sonra Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun ‘ey sanat seni bana musallet ettiler ben de seni herkese musallat etmezsem bana yuh olsun’ sözünü şiar edinip bu değişimi sanatla gerçekleştirebileceğime karar verdim. Çünkü sanat eleştirel düşünmeye ulaşabilmenin, baktığını anlamanın, sorgulamanın tek yoludur. Sanatı küçük yaşlardan itibaren hayatımıza sokmazsak, eğitim sistemimizi bu şekilde düzenlemezsek şiddete meyilli nesiller, plansız, doğası yok edilmiş şehirler yaratırız. Sanatın özünde muhalefet olduğu için iktidar buna karşı. Sanat çağdaşlığı ilerlemeye önerir, sanat evrenseldir. Bu hükümet bunların aksine cehalet toplumu yaratmayı tercih ediyor.’
Dağcı, fotoğrafçı, yazar Nasuh Mahruki de sanatın katalizör olma yönüne vurgu yaparken, sanatın hümanist yanının hayatı iyileştirdiğini, güzelleştirdiğini belirtti. Ali Baba’nın kurucusunun ‘önümüzdeki 20 yıl içinde 1 milyar insanın işini robotların yapacak’ sözünü de hatırlatan Mahruki, bu yüzden eğitim sisteminin robotların yapamayacağı işleri yapacak nesiller yetiştirmeye göre düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
Usta oyuncu ve yazar Tamer Levent, insanların birbirleri ile doğru şekilde ilişki kurabilmesinin önemini göstermek adına izleyicileri ayağa kaldırarak bir drama sahnesi yarattı ve sanatın tanımını ‘teori ile pratiğin birleştiği yaratma süreci’ şeklinde yaparak sözlerine başladı. Kişisel gelişimin bu sürecin sonucu olduğunu belirten Levent, sanatın özü dediğimiz derin duyunun aslında her insanda olduğunu ama çoğu kimsenin bunu kullanmadığını hatırlattı. Sanat üzerine tanımlamalar yapan Tamer Levent sözlerine şöyle devam etti: ‘Sanat aslında bireyin kendi kendini yönetebilmesidir. Bunun için kişisel gelişimini iyileştirecek bir sistem yaratılmalı. Sanat bir yaşam biçimi olarak seçilirse şehir planlamasından toplumsal barışa kadar bir çok konuda da başarı sağlanıyor.’
Panel, izleyicilerin düşüncelerini de aktardığı soru-cevap bölümü ile sonlandı.
Haber-Foto: Nasuh Bektaş – Oğuz Kemal Özkan