KÖŞE YAZILARIOğuz Kemal Özkan

Kant’ın Ölmeden Önceki Son Sözü: ‘İşte Bu İyi’

Oğuz Kemal Özkan yazdı.

‘Akıl’, Kant’ın ölmeden önceki şu son sözü ile kazanmıştı aslında:
‘İşte bu iyi.’

Oğuz Kemal Özkan yazdı…

“İşte bu iyi…”
Immanuel Kant’ın ölümünden önce söylediği rivayet edilen bu cümle, yalnızca bir hayatın kapanış cümlesi değil; aklın, ahlâkın ve varoluşun derinliklerinden yükselen bir fısıltıdır. Felsefenin soğuk mermer salonlarında yankılanan bu söz, aslında insanın binlerce yıllık arayışının da özetidir: İyi nedir? Ve biz, onu gerçekten yaşayabiliyor muyuz?

Günümüz insanı, Kant’ın yaşadığı yüzyıldan çok daha hızlı, çok daha gürültülü bir çağda yaşıyor. Artık hakikati kasteden uzun düşünce yürüyüşleri yerine, saniyelik kaydırmalarla tüketilen bir bilgi dünyasındayız. “İyi” artık evrensel bir ahlâk yasasının sessiz ağırlığında değil; algoritmaların, gündelik trendlerin ve görünür olma kaygısının ağırlığında ölçülüyor. Kant’ın ahlâk metafiziğinde ‘iyi’, niyetin saflığında, aklın özerkliğinde ve vicdanın evrenselliğinde saklıydı. Bugün ise ‘iyi’, çoğu zaman beğeni sayısıyla, izlenme oranıyla, tüketim kolaylığıyla ve başarı basamaklarını nasıl çıktığınla değil, her yol mubah anlayışının kazandırdıkları ile ölçülüyor.

Oysa Kant’ın “İşte bu iyi” deyişindeki dinginlik, tamamen başka bir yerden geliyordu. O söz, hesap vermesi gereken tek merciin kendisi olduğunun bilincinden doğuyordu. “İyi”yi, başkasının onayında değil, kendi vicdanında ve tecrübesinde bulan bir insanın huzuruydu bu.

Modern insan, kendisini sürekli “yetişme” telaşında buluyor: Daha fazla üretmek, daha fazla kazanmak, daha fazla görünmek… Ancak bu hız, ahlâkî özün, içsel onurun ve aklın sessiz muhasebesinin önüne geçiyor. Kant’ın son sözleri, sanki bugüne hitap edercesine bize şunu fısıldıyor: “Dur. Kendine sor: Yaptığın, gerçekten iyi mi? Yoksa sadece kişisel fayda, kazanç sağladığı ya da popüler olduğu için mi değerli görünüyor?”

‘İyi’, Kant’a göre, yalnızca doğru niyetle ve ahlâk yasasına uygun biçimde eylemektir. ‘İyi’nin kaynağı, insanın kendi içindeki evrensel yasa koyucudur — yani akıl. Günümüzde bu akıl, reklamlarla, manipülasyonlarla ve toplumsal onay baskısıyla sık sık bulanıyor. Ve biz, içimizdeki o saf sesi duymak için çoğu zaman kendimize sessizlik alanı bile açamıyoruz.

Kant’ın ölmeden önce söylediği o kısa cümle, aslında tüm hayatının, tüm düşüncelerinin son noktasıydı: “İşte bu iyi.” Bu, tamamlanmış bir düşünce zincirinin, vicdanla uyumlu gerçeği arayan bir yaşamın huzuruydu. Biz ise çoğu zaman hayatımızın sayfalarını hızla çeviriyor, durup bir satırın tadını çıkarmadan diğerine geçiyoruz. Kendi gerçekliğimizin değil, popüler kültürün ve kitlelerin önümüze koyduklarının peşinden gidiyoruz, gitmek zorunda kalıyoruz.

Belki de bugünün en devrimci hareketi, Kant’ın son sözündeki sadeliği yeniden öğrenmektir:

‘İyi’, gösterişli değildir. ‘İyi’, ölüm gibi sessizdir. ‘İyi’, hakikatle uyum içinde olduğu için iyidir. ‘İyi’, belki de insanın tek gerçeğidir. Ve insan, ancak o zaman, tüm karmaşanın ortasında bile fısıldayabilir:

“İşte bu iyi.”

Oğuz Kemal Özkan

Ana Görsel: Immanuel Kant’ın Son Günleri Filminden -1993

İBB, Bağımlılıklarla Mücadeleye Devam Ediyor. Başvurular İçin…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir



Başa dön tuşu