SANATTAN

Türk Sanatçının Sergisi Arnavutluk’ta Açıldı!

Türk Sanatçı Tülin Onat’ın son dönem eserleri, Arnavutluk Ulusal Sanat Galerisi’nde 14 Eylül’de sanatseverler ile buluştu.

Bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında 37 kişisel sergi açmış, 200’ün üzerinde grup ve karma sergiye katılmış olan Sanatçı Prof. Tülin Onat, bu kez Arnavutluk Ulusal Sanat Galerisi‘nde gerçekleştirdiği ”Döngü” sergisi ile Arnavut sanatseverler ile bir araya geldi.

Türkiye’nin Tiran Büyükelçiliği himayesinde, Tiran Yunus Emre Enstitüsü ile Arnavutluk Ulusal Sanat Galerisi işbirliğinde Tiran’daki Ulusal Sanat Galerisi’ndeki serginin açılışına, Tiran Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Salih Gültekin, Ressam Tülin Onat ve çok sayıda davetli katıldı.

Ressam Onat, burada yaptığı açıklamada, Tiran’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek Arnavutluk’ta böyle bir sergi açmadan önce Tiran’ı ziyaret ederek resimlerinin ortamla uyumlu olmasına özen gösterdiğini aktardı. Ayrıca kendisiyle yaptığımız söyleşide de Usta Sanatçı sorularımıza cevap verdi:

 “Her çocuğun yaptığı gibi duvarlara çizdiğim resimler, benim hayallerimi ve dünyamı oluşturdu”

 – Uzun yıllardır hem sanatçı hem de akademisyen kimliğinizle Türk resim tarihinde önemli bir yer kaplıyorsunuz. Resimle tanışmanızdan bahseder misiniz?

Resimle olan vazgeçilmez dostluğum, kendimi bildim bileli diyeceğim bir zamana yayılıyor.  Bol ağaçlı bir evin bahçesinde, bakımsız havuzun içindeki kurbağaların resmini çizmek, bahçe çitinin dışındaki çamurdan (kil) alıp, küçük heykellerini yapmak ve havuzun etrafına dizmekte başlıyor anılarım. Her çocuğun yaptığı gibi, duvarlara çizdiğim resimler, benim hayallerimi ve dünyamı oluşturdu. Hiç vazgeçmeden, birbirimizi hiç bırakmadan bu günlere geldik.

Ben ressam olduğum için hocalık yaptım. Ve hocalığımı da resimlerim kadar çok sevdim. Öğrencilerim enerjileri ile beni beslerken, ben de bildiklerimi, gördüklerimi, deneyimlerimi paylaşma isteğimle, onlarla sanatı bölüştüm.

Onlara hesap verme sorumluluğumla, kendimi yeniledim, çalıştım, sergiler açarak yaptıklarımı gösterdim, onlarla tartıştım. Bunun onları da beni ettiği gibi motive ettiğini düşünüyorum.

“Sanatını gelip göremiyorlarsa sen götür”

tulin-onat-geko-ii-150x185-t-u-a-2015

 – Arnavutluk Ulusal Sanat Galerisi’nde açılmak üzere olan serginizde son dönem eserlerinizden bir seçki sunuluyor izleyiciye. Bu serginin sizin için nasıl bir önemi ve anlamı var? 

Arnavutluk Ulusal Sanat Galerisi’nden bu sergi davetini aldığımda, gidip galeriyi görmek istedim. Karar vermeden önce bir kaç gün kalıp, galeriyi ve çevreyi inceledim. Orada kaldığım sürece, insanların, güzel sanatlar öğrencilerinin ve izleyicilerin sanatla ve sanatçıya olan ilgilerini, bilmeye ve görmeye, öğrenmeye olan açlıklarını gördüm. Bu nedenlerle bu sergi benim için büyük önem kazandı.

Gençlik yıllarımdan beri, bir misyon üstlenmiştim, “Sanatını gelip göremiyorlarsa sen götür” diye. Bu nedenle de, davet edildiğim her yere, elverdiğince gitmeye çalıştım. Bu düşünceyle Tiran sergim de bende büyük heyecan yarattı ve bir yıldır bunun için çalışıyorum. Aynı galeride benden önce Sigmar Polke’nin de sergisi olması beni mutlu etti.

“Tuvallerin kesilmesi üçüncü boyutun en somut haliyle elde edilmesi oldu”

Sanat yaşımıza yıllardır hep aynı heyecan ve araştırmayla devam ediyorsunuz. Kesik tuvallerinizi “Resimlerimin devamı, sonucu belki de” diye tarif ediyorsunuz. Yeni çalışmalarınız hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Sanatta heyecan biterse her şey biter. Dileğim sonsuza kadar bu inancımın sürmesi.

Sanat yapmak zor bir iş, yol çok engebeli, dayanma gücü gerek. Süreklilik, istikrar en önemlisi Aşk ister. Yola çıkarken bir orduyduk. Şimdi dönüp arkama baktığımda, bir elin parmakları kadar ya var ya da yokuz. SANATÇA yaşamıyorsa kişi, yine de bir şeyler yapabilir ama ürettikleri sanat değil zanaat olur. Sanatçı olmanın bir bedeli vardır, ancak bu bedeli ödemeyi göze alan, bu yolda hiç durmadan ilerleyendir sanatçı. Yol uzun hatta sonsuzdur.

Ben bu bedeli ödemeye ant içtim ve fazlasıyla ödüyorum.

Buna rağmen tabii ki sonucu tarih belirleyecek.

Sanat tarihçisi Wolfflin‘in(1864-1945) şu sözü geldi aklıma: “İnsanın aradığı şeyi gördüğü doğrudur. Ama ne görürse onu aradığı da bir gerçektir.”

Bu sözler yaratmaya dair, en kısa biçimdeki açıklamadır.

Sanatçının aradığını görebilmesi, yaratma sürecine başlamadan önceki özgürlüğünü belgeliyor. Evet, Sanatçı aradığını görür.

Benim arkasını öğrenme merakım, görünmeyeni görme isteğim tuvallerime yansıdı ve yüzeyin arkası da en az önü kadar önem kazandı.

Yanılsama, boşluk isteği, biçimlerin üzerinde ikinci bir resmin varlığına neden oldu. Arka plandaki boşluk, ön yüzeyde dolu, kıpır kıpır, sürekli bir devinim, resimde bazen gerilim yaratırken bazen de dingin uyum içinde sonlandı.

Renklerin sesi, biçimlerin ritmine uyarak kendi şarkılarını söylediler. Amaç bir yandan da heykelsi görüntüyü elde etmekti. Parçalanarak, bölünerek, birleşerek… Sonuç; tuvallerin kesilmesi üçüncü boyutun en somut haliyle elde edilmesi oldu.

Buradan çıkışım, yeni yollar bulmak için, yeni araştırmalar yapmaktı. Ve şu anda bulduğum yeni yolda ilerlemeye çalışıyorum; kendime karşı verdiğim sınavı geçmeyi başardığımda, yeni bir sergiyle karşınıza çıkmak amacındayım.

Sergi, Pazartesi günleri hariç her gün 10.00 / 19.00 arası Arnavutluk Ulusal Sanat Galerisi’nde 2 Ekim 2016 tarihine kadar görülebilir.

Selfiewebbie reklam

Başa dön tuşu