SÖYLEŞİMÜZİKSANATTAN

REST: ‘Şarkılarımızın Çıkış Noktası; Öfke, İsyan, İnat, Özlem’

REST:
‘Şarkılarımızın Çıkış Noktası; Öfke, İsyan, Özlem, İnat’

İlk teklileri “Yan” ile sahneye güçlü bir adım atan REST, kısa sürede “Hacıyatmaz” ve “Zarafet” ile üretmeye devam ederek; kendi yolunu çizmeye başladı.
2000’li yılların Türkçe rock sahnesinin enerjisini bugünün modern prodüksiyon anlayışıyla birleştiren grup, hem içsel öfkeyi hem de direnci ve kırılganlığı şarkılarına taşıyor.
Şimdi, ilk albüm dönemine doğru ilerlerken REST’in müzikal yolculuğunu, şarkılarının ardındaki duyguları ve sahneye dair hayallerini konuştuk.

KitaptanSanattan.com / Oğuz Kemal Özkan

REST: 'Şarkılarımızın Çıkış Noktası; Öfke, İsyan, İnat, Özlem'

”Biz de “Yansın alayı!” diyerek…”

  • İlk çıkış şarkınız “Yan”, bastırılmış öfkeyi ve içten içe büyüyen bir yangını yansıtıyordu. Bugünden baktığınızda “Yan” sizin için nasıl bir başlangıç hikâyesi oldu?

Aslında Yan’ı hiçbirimiz çıkış şarkısı olarak düşünmemiştik. Fakat bir canlı performansımızda, daha ikinci nakaratta seyircilerin sözleri öğrenip bizimle birlikte söylemeye başladığını fark ettik. Sanırım zamanın ruhu nedeniyle şarkının taşıdığı isyan duygusu çok kolay içselleştirildi. Biz de “Yansın alayı!” diyerek, ilk teklimiz olmasına karar verdik.

  • 2000’li yılların başındaki Türkçe rock sahnesiyle bir bağ kurduğunuzu biliyoruz. Bu dönemin sizde yarattığı etkiyi bugünkü üretiminizde nasıl hissettiriyorsunuz?

İlk günden beri aklımızdaki sound, 2000’li yılların daha güçlü ve yırtıcı bir haliydi. Bizim doya doya yaşadığımız o yıllara, 2025’ten bir saygı duruşu gibi düşünebilirsiniz. Tabii ki üzerine biraz “Rest” sosu da eklendi ama bu kurgulanmış bir şey değil; tamamen elimizden ve ruhumuzdan çıkan tını bu.

REST: 'Şarkılarımızın Çıkış Noktası; Öfke, İsyan, İnat, Özlem'

”Hepimiz sekiz kez düşüp dokuz kez kalkan insanlarız.”

  • İkinci tekliniz “Hacıyatmaz”, düşse de yeniden ayağa kalkmayı anlatıyor. Bu metaforun sizin müzik yolculuğunuzu da anlattığını söylemek mümkün mü? 

Aslında Hacıyatmaz sadece müzik yolculuğumuzu değil, hepimizin günlük hayatında yaşadıklarını da anlatıyor. Müzik yapmak için bir araya geldiğimizde bile konu bir şekilde işimizdeki, ailemizden ya da sosyal hayatımızdan gelen; maddi veya manevi zorluklara geliyor. Hacıyatmaz, tam da tüm bunlara karşı takındığımız tavrı yansıtıyor. Hepimiz sekiz kez düşüp dokuz kez kalkan insanlarız.

  • Söz yazım sürecinizde öfke, adalet arayışı ya da kırılganlık gibi duyguları bir rock parçasına dönüştürürken hangi duygusal eşiği aşıyorsunuz?

Çoğu şarkımızın çıkış noktası; yoğun biçimde yaşadığımız öfke, isyan, özlem ya da inat gibi duygular. Bir yerde kaynama noktasını aştığında kendi kendine beden buluyor. Zaten bu şekilde ortaya çıktığı için de “-miş gibi” olmadan, yalın bir şekilde tema, söz ve ezgi bir araya geliyor ve samimiyetini asla kaybetmiyor.

  • “Zarafet”, “güneş ve ay kadar zıt ama aynı gökyüzünü paylaşan” bir hissi tanımlıyor. Bu şarkıda grubun daha şiirsel bir yönünü görüyoruz yorumuna katılır mısınız?

Zarafet, aslında herkesin çok aşina olduğu, net bir hikâyeyi anlatsa da bilinçli bir şekilde “üstü kapalı” ilerliyor. Hikâyeyi anlatan bazen kendi kendine, bazen de bir başkasına sesleniyor. Bu yüzden anlatım dili daha şiirsel; çünkü bazı hisler öfke ya da isyan kadar köşeli değil. Zarafet de tam bu açıdan daha “akışkan”.

REST: 'Şarkılarımızın Çıkış Noktası; Öfke, İsyan, İnat, Özlem'

“Keşke aylarca kapanıp kayıt yapabilsek”

  • Stüdyo kayıtlarında sizi en çok zorlayan anlar neler oldu? Vazgeçmek üzere olduğunuz noktalar hiç yaşandı mı?

Stüdyo deneyimi gerçekten sürprizlerle dolu, kontrol duygusunun kaybolduğu bir yer. Şarkının iskeleti belli olsa bile, kayıt sırasında ortaya çıkan küçük nüanslar bir araya gelip prodüktörümüzün sihirli dokunuşuyla bambaşka bir hal alabiliyor. Yine de ham bir fikrin rafine bir esere dönüşme süreci öyle ilham verici ki, vazgeçmek bir yana “Keşke aylarca kapanıp kayıt yapabilsek” diyoruz.

  • Grup olarak şarkılarınızı yayımlamaya başladıktan sonra; bu sürece dair beklentilerinizle yaşadıklarınız ne kadar örtüştü?

Açıkçası çok büyük beklentiler içinde değildik. Dört kişi bir araya gelip “Bunu biz yaptık” diyebileceğimiz bir şey ortaya çıkarmak; hayatımızın bir kesitini fotoğraf ya da video değil, ses formatında kaydetmek istedik. Bu yüzden yaşadığımız tatmin ya da hayal kırıklığı “ölçülebilir” değil. Yine de bu deneyimi insanlarla paylaşmak ve onlardan olumlu geri bildirimler almak harika bir his.

KitaptanSanattan.com / Oğuz Kemal Özkan

“Ben”cilik İçermeyen Benlik

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir



Başa dön tuşu