KÖŞE YAZILARIKİTAPNevzat Yılmaz

İnsansı Robottan İnsana Eleştiri: Şahmeroid

Nevzat Yılmaz yazdı.

İnsansı Robottan İnsana Eleştiri: Şahmeroid
Nevzat Yılmaz yazdı…

Yapay zekâ’nın egemen olduğu sanal dünyaya ya da düzenin koruyucularının bize biçtiği rol diye tanımlanan günümüz dünyasına bir karşı koyuş, karşı bildiri olarak da nitelenebilir. Ben, siyasal bir roman gibi okudum. Sanki, İlhan Selçuk satır aralarına girmiş ,damıtılmış düşüncelerini eklemiş, sanki Uğur Mumcu tümcelerin arasına girmiş de bazı belgeler koymuş gibi geldi bana.

Kuşkusuz, A. Didem Uslu’nun Şahmeroid adlı kitabından söz ediyorum. Uslu’nun, ortalama bir dergi okuru olarak çok eskilerden öykülerini okuduğumu kitabı bitirince anımsadım.

Kapağında “İnsansı Robot’un Yazdığı Roman” alt başlığıyla Şahmeroid sunuluyor. Ange Yayınları, önemli bir kitabı yayınladığının ayrımında mı? Yayınladıklarına göre ayırdında olsalar gerek.

Herkesin bir kitap okuma tekniği var. Benim tekniğimse; yatarken-kalkarken çantama sıkıştırdığım kitabı okumak, kısa kısa notlar almak biçiminde oluyor efendim. Okuduktan sonra 4-5 gün duygu-düşüncelerimi durgun suda sırtüstü bırakıyorum. Sonra çalakalem yazmak, anlatmak, bitirmek en sevdiğim şey. Eskiden 4-5 kitabı aynı anda okur, romandan şiire, şiirden felsefeye, denemeye balıklama dalardım. Artık yapmıyorum.

İnsansı Robottan İnsana Eleştiri: Şahmeroid

ÜRETKEN YAPAY ZEKÂ, ŞAHMERAN’DAN APARMA KAVRAM: Şahmeroid

Kültürümüzün önemli öğesi Şahmeran, A. Didem Uslu’nun yardımına koşmuş, insansı robot Şahmeroid, Bosna-Hersek gezisine çıkmış. Bölgenin seçilmesi de nedensiz değil. İnsansı robot, çiplerden, devrelerden oluşsa da insansı, kadınsı güdüler, git gide bu güdüleri olması gerektiği gibi kullanması, bize özgü davranışlar sergilemesi dikkatlerden kaçmıyor.

Anlatımına giriş yapmakta zorlanıyor yazar. Nasıl zorlanmasın? Bizim insanımıza derdini anlatamazsınız, anlatırsanız da bütün enerjiniz tükenir. İnsansı robotumuz yaşlı bir hanımefendi. Programlandığına göre komutlar bir yerden beynine üşüşüyor, görmüş-geçirmiş, siyasal tavrı da olan yayılmacı devletlerin karıştırdığı haltların ayrımında.

ROMANDA TÜRK TAVRI

Türk, Türkçe, Osmanlı kavramları yerli yerinde kullanılıyor okuru ısıtma bağlamında. Buradan ırkçı, Osmanlıcı sanısı doğmasın. Bir Balkan Devleti olan Osmanlı’yı anlatıyor. Osmanlı Anadolu devleti değildi. Cumhuriyet ile Anadolu’ya dönüş oldu. Neyse, insansı robot insansı özellikleri öğrenmeye başlayarak serüvenine başlıyor.

Bosna-Hersek’i dolaşırken insanı robotumuz Şahmeroid, bölgenin 100 yıllık zaman diliminde değişimini, değişirken acılı yaşamını, mimariden dem vururken yüzümüze vuruyor. Osmanlı sonrasında sancılı günler yaşayan coğrafyanın yeniden toparlanıp kavgasız-gürültüsüz günler yaşamasını, sonra yayılmacıların bölgeye abanmasını o denli yerinde tümcelerle anlatıyor ki alkışlamasak olmaz.

ZAMANA NE KALIR YAZILARDAN?

Önemli sorudur bu aslında. 10 bin yıl sonra buluntular arasında A. Didem Uslu’nun romanı bulunsa 2023-2024’lerin fotoğrafı ortaya çıkar. İşte benim ölçütlerim arasında önemli bir yere koyduğum kavramdır bu. Yazılan metin, yaşanılan zamandan izler, ögeler taşıyacak. Şahmeroid, insansı özellikleriyle insanı eleştiren, üst-aklın kargaşa yaratmak için içindeki sancıları nasıl kullandığını ortaya koyuyor. Sırp, Hırvat, Boşnak bir arada yaşarken neden birilerinin sokma aklıyla hareket edip birbirlerini kırımdan geçirdiğini anlayamıyor. Anlaşılabilir gibi değil. Yayılmacıların kullandığı önemli etmen de çelişkiler oluyor. Çelişkileri kullandınız mı, bin yıl bile bir arada yaşasanız, bir gece de kanlı-bıçaklı olup birbirinizi doğruyorsunuz. Cam kırılıyor, romanda camın kırılması olgusu romanın Bosna-Hersek fonunda, belleklerimize çakılıyor.

BATI’NIN ÜSTENCİ BAKIŞI

1946-47’lerde koşa ede imzaladığımız o ikili anlaşmaların ruhuna el-fatiha okumamız gerektiğine çok kalın vurgu var romanda. Onlardır haklı, Afrika’ya özgürlüğü, uygarlığı getirmişlerdir. Sizlere ise neden geri kaldığınız sorusunu sordurtup aşağılık komplesini elinize pimi çekilmiş bomba gibi verirler. Elinizde sıkı sıkıya tuttuğunuz kafa karışıklıkları ile kalırsınız.

Şahmeroid, siyasal vurguyu önde tutuyor dedik ama bunu yinelenen slogan gibi göze sokarak değil, anlamlı bir coğrafyaya kahramanı, insansı robotu geziye çıkararak; bir insan gibi, bir Türk gibi “iç sorgulama” eşliğinde yapıyor. Ezilen coğrafyaya yönelik yalanlara dem vurarak sözgelimi, İzmir Yangı’nı neden Türkler yapsın, neden karşılıklı vuruşma olarak gerçekleşen sözde Ermeni Kırımı’nda sanık sandalyesine Türkler otursun diyerek, Mostar Köprüsü’nü neden Boşnaklar yıksın sorularını sorup çengeli yayılmacıların boynuna asıyor.

HAYÂL BİLGİDEN ÜSTÜNDÜR

Günümüze kapsamlı bir eleştiri niteliğinde olan kadınlar ile erkeklerin aynı tornadan çıkmasına değiniyor Şahmeroid. Kadınlar düzgün beden, güzel fizik peşinde koşarken  kimi erkeklerin de saç ektirmek için canlarını neden yaktırdıklarına aklı bir türlü ermiyor. Türklerin kimilerinin, yabancıların söylediklerine, her duyduklarına inanacak denli saf olduğu saptamasında bulunuyor. Bir yandan insansı robot Türkleri savunurken her duyduklarına inandıklarını eklemesi çelişki gibi gelse de gerçeğin saptanmasından başka bir şey değil.

Bilgi, elimizde biricik bir varlık olsa da hayal etmenin, düş kurmanın bilimcilere yol göstericiliğinin altını çizerek yazar olmak isteği doruklara çıkıyor. Üstelik büyük buluşlar bilim insanlarından değil edebiyatçılardan çıkar gibi bir görüşü dillendiriyor.

YAYILMACILARIN İNANDIRICI OLMAYAN YALANLARINI YASA KABUL ETMEK

Büyük devletlerin, daha doğrusu yayılmacı, sömürgen devletlerin sömürülerini sürdürmek için çabalarının ayırdında roman. İşte o devletler, çakma solcu örgütler, çakma şeriatçı örgütleri kurar kimi coğrafyaların üzerine salarlar. Yaşadığımızda o değil mi? Sanki Yeşil Kuşak projesi ayaktadır.

BAL İLE KAN: BALKAN

Tito değeri anlaşılmamış değer olarak yerli yerine oturtulmuş. NATO, BM Barış Gücü eleştiri oklarından kaçamıyor. Saraybosna, Başçarşı, yaşayan Osmanlı; egemenlere mimarisiyle verilen yanıt gibi.

Robot bile olsa insan, üstelik de kadın ya arada tadından yenmez dedikodular. Ne güzel oturmuş. Lubliyana yolculuğu, Edebiyat Çalıştayı, konuşmalar; Cumhuriyet, Cumhuriyet’in bağrında kamalar, iç ayaklanmalar, dış kışkırtmalar, roman yazarının özne olan yakınları derken sona doğru insansı robotla A. Didem Uslu içiçe geçiyor, fotoğraf belirginleşiyor. Küresel kültürün üstten bakışına bu coğrafyanın, bu toprakların yanıtını veriyor roman.

Yaşlı insansı robotumuz, onu programlayanlar tarafından bundan sonraki ya da daha doğrusu önceki yaşamına romanda değinilmeyen bebekliğine geri dönecek. Bu benim çok hoşuma giden bir yan oldu. Öyle ya yazar ustalığını göstermiş kronolojik, doğrusal bir dizilimle değil, sonucu göstermiş, bu sonuca şu adımları atarak geldiniz demek istiyor olabilir.

İNSAN, ROBOT DA OLSA İNSAN

Kadın bu, süslenecek. Kaç yaşında olursa olsun süslenecek. Saçını tarayacak, sokağa, insan içine çıkacak. Estetizmi baş tacı edecek. Oysa erkekler öyle mi? Gömleği, ayakkabıyı giy, atla sokağa. Dedikodunun da dibine vur, suçu kadınlara yık. Durum tam anlamıyla böyle midir?

İnsan acıkır, uyur, dertlenir, konuşur, küser, keyif anları vardır. Yazarın kıvrak kalemiyle kadın, öncelikle insan robotumuz bir bakış fırlatıyor dünyaya. Tam yerinde, yemek üstü kadayıf gibi saptamalarıyla okunası metin ortaya çıkmış.

Şahmeroid, son derece gerçekçi, günümüzü en doğru biçimde yazarın gözünden yansıtan bir metin bence. Merakla romanın bebekliğini, ilk emekleme günlerini, gençliğini okumaya can atıyorum. Yazmaksa yazara kalmış.

Nevzat Yılmaz

Balaban'ın ardından... - Nevzat Yılmaz yazdı...

İnsansı Robottan İnsana Eleştiri: Şahmeroid

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu