KÖŞE YAZILARIKİTAPSalime Kaman

‘Karamazov Kardeşler’ Kitabı Üzerine

Salime Kaman yazdı...

‘Karamazov Kardeşler’ Kitabı Üzerine – Salime Kaman yazdı…

Son baskı kitap grubunun önerdiği, Fyodor Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler kitabını bu yaz süresince  okudum. Kitap iki cilttir. Birinci cilt 606 sayfa ikinci cilt 624 sayfadır. Kitap çevirisi Rusçadan Türkçeye Leyla Soykut tarafından, Yordam Kitap Basın ve Yayın  tarafından birinci basım 2017, ikinci basım 2019, üçüncü basım 2020, dördüncü basım 2023 yılında yapılmıştır.

Leyla Soykut’un Karamazov Kardeşler çevirisi ilk kez Cem Yayınevi tarafından 1968-1969 yıllarında dört cilt olarak basılmıştır.

'Karamazov Kardeşler' Kitabı Üzerine

Yordam Edebiyat‘ın 4. Basım ‘Karamazov Kardeşler’ kitabını okudum. Kitap kapağı üzerinde elli altı adet, buğday başak motifi içinde Themis heykeli bulunmaktadır.

Adalet ve düzeni temsil eden Themis heykelinin bir elinde adalet terazisi, diğer elinde kılıç vardır, gözleri bağlıdır. Terazi adaletin dengeli dağıtılmasını, kılıç adaletin keskinliğini, kadın ve bakire oluşu bağımsızlığını, gözlerinin bağlı olması ise tarafsızlığını simgeler. Bu heykel buğday/başak motifinin tam ortasındadır. Buğday başağı, insanlık tarihinin derin anlamlar taşıyan sembolüdür. Bereketin, bolluğun ve üretkenliğin simgesi olarak bilinir. Aynı zamanda, dayanıklılığı ve zorluklara karşı gösterdiği uyum ile de dikkat çeker.

Kapak resimlerinin büyük etkisiyle, tamda yaşadığım dönemin kargaşası içinde aradığımız kavramlarla dolu kitap kapağından sonra sayfalarını okumaya başlıyorum.

Karamazov Kardeşler kitabı, Rus yazar Fyodor Dostoyevski tarafından yazılmıştır. Kitabın içeriğine girmeden önce biraz yazarımızı tanıtmak istiyorum. Biliyorum hepimizin tanıdığı bir yazar. Gerek Rus edebiyatının gerekse dünya edebiyatının en iyi romancılarından biri olarak kabul edilen Fyodor Dostoyevski, 11 Kasım 1821’de Rusya’nın başkenti Moskova’da doğmuştur.

Eserlerinde sıklıkla toplumsal sorunlardan, sınıf mücadelesinden, ahlaki ve siyasi konulara yer verir. Dostoyevski, oldukça ağır bir dil kullanmayı tercih eder. Bazen sade anlatımları da vardır.

Yazarın en ünlü eserleri arasında Karamazov Kardeşler, Suç ve Ceza, Yeraltından Notlar ve Budala gibi eserlerini sayabilirim.

Dostoyevski eserlerinde psikoloji, ahlak, toplumun sorunları ve insanın doğası gibi konuları işler. Yazar realizm akımının etkisinde eserler vermiştir. Gerçekçilik olarak Türkçeye çevrilen realizm, genel anlamı itibarıyla zihinde var olanların dışında zihinden ve zihindekilerdeki idelerden bağımsız olarak dış dünyada kendi başına var olan bir mevcudiyetin kabul edilmesidir. Felsefede yaygın biçimde kullanılan bir kavramdır.

Dostoyevski’nin edebi kişiliği, eserlerindeki derin insanlık ve psikolojik karmaşıklığını yansıtır. Ahlaksal, dinsel, insan ve toplum düşünce motiflerini bazen çok yumuşak felsefi girişleriyle birleştirir. Edebi kişiliğinin ikinci yarısından sonra ürettiği öykü ve romanlarında varoluşçuluğun temel kaynaklarından biri olmuştur. Varoluşçuluk, insan varlığının varoluş hallerini, tarzlarını ve süreçlerini anlamaya çalışan felsefi düşüncelerdir. 20. Yüzyılın ilk yarısında henüz tam anlamıyla popülerliğini yitirmemiş olan varoluşçuluk kendine temel konu olarak insan varlığını seçer.

Dostoyevski eserleri, karakterlerinin karmaşıklığı ve derinlikli tasvirleriyle ünlüdür. Yazar, trajik kahramanların yaşadığı dünyayı anlatırken insan doğasının karanlık ve tüyler ürpertici yanlarına da vurgu yapar.

Dostoyevski zor şartlarda sürdürmeye çalıştığı eğitimine St. Petersburg Askeri Mühendislik Okulu’nda devam eder. İşte bu dönemde kitaplarla tanışır. Ağır ders ve talimlerden fırsat bulduğu zamanlarda, özellikle şiddet ve cinayet konularını işleyen kitaplar okur.

1846’da yazdığı ilk romanını Bednye Lyudi’yi (İnsancıklar)’ı bir arkadaşı aracılığıyla Batılılaşmaya eğilimli, milliyetçi Rus yazar ve edebiyat eleştirmeni Vissarion Grigoryeviç  Belinski (1811-1848)’ye gönderir. Belenski, ‘O’nun roman kahramanının gizli dünyasını yansıtmadaki sanatsal becerisini çok beğenir. İnsancıklar kitabı, ilk Rus toplumsal romanı sayılan bir yapıt olarak yerini alır.

Karamazov Kardeşler romanının büyük bir bölümü Polist Nehri kıyısında yer alan 18,5 kilometrekare büyüklüğünde küçük bir şehir olan Staraya Russa’da yazmıştır. Dostoyevski, oldukça ağır bir dili olan bu roman için iki yıla yakın zaman harcamış ve 1880 yılının Kasım ayında bitirmiştir.

Çar I. Nikolay’ın baskıcı yönetimi altında, siyasal ve toplumsal reform hareketinin etkisine girmekte gecikmeyen Dostoyevki,bu dönemde ölüm cezası ile de yargılanır.  Aralarında Dostoyevski’nin de bulunduğu 21 kişinin kurşuna dizilmesine karar verilir.  Yaşadığı korku dolu anlar, belleğinde silinmez izler bırakır ve bu izler sonraki yapıtlarının sayfaları arasında sık sık dolaşır.

Dostoyevski’nin ölüm cezası, Sibirya’nın Omsk bölgesinde dört yıl ağır hapse ve er rütbesiyle dört yıl askerlik hizmetine çevrilir.

Hapishaneye sokulmasına izin verilen tek kitap olan Hristiyanlarca kutsal kabul edilen 27 kitapçıktan oluşan Yeni Ahit kitabını devamlı okumaya başlar. Hapishane yaşamının acılarını dindirmesine yarayan bu kitap, aynı zamanda İsa’ya yeni bir inançla bağlanmasına ve onu, günahkarları yaşama döndürebilecek tek güç olarak görmesine yol açar. Hapishane yaşamı ‘O’na, horlanan ve ezilen insanları daha yakından inceleme olanağı sağlayan zengin bir malzeme kaynağı olur.

Eserlerinde, insanların iç dünyalarına odaklanarak insanların karanlık yanlarını ve suçla olan ilişkilerini ele alır. Gerçek ve kabul edilebilir bir dünyada kendi ortamından kopmuş insanın/insanların ruhsal durumu artık onun temel kaynağı olur.

Edebiyat ve sinema başta olmak üzere birçok sanat dalını etkileyen Dostoyevski, 9 Şubat 1881de Rusya’nın St. Petersburg şehrinde yaşamını yitirir.

Karamazov Kardeşler kitabının, 1958 yılında ABD de filmi yapılmıştır. Özgün adı The Brothers Karamazov olan film Türkiye’de 1970’li yıllarda TRT  Televizyonunda, 2007’de de Business Channel’ da gösterilmiştir.

Kitap iki cilt ve dört bölümden oluşmaktadır.

Bölümler de kendi içinde toplam 12 kitap bölümlerinden oluşmaktadır.

Birinci cilt, iki bölüm ve 7 kitap dan ikinci cilt, iki bölüm ve 5 kitap dan oluşmaktadır.

Kitap ‘SON SÖZ’ bölümüyle de biter.

Kitabın çok kısaca özetini şöyle yazabilirim:

Çıkarcı ve şehvet düşkünü bir baba olan Fyodor Pavloviç Karamazov’un dört erkek çocuğu vardır ve hepsi de birbirinden farklı karakterlerdedir. Dört çocuğunda sevgi, nefret, günah ve tutkuları çerçevesinde sürüp giden bir inanç arayışları ve Tanrı’ya ulaşma çabasını vardır. Farklı annelerden olan bu erkek çocukların hiçbiri de babalarını sevmezler hatta nefret ederler ve bu uğurda bir cinayet işlenir. Büyük oğlu Dimitri, subaylık yapmış bir adamdır ve babası gibi şehvet düşkünüdür. Parasız gezer ve borç içindedir. Yıllardır annesinden kalan mirası almak için mücadele eder. Hatta Dimitri, sürekli babasını öldürmek istediğini söyler. İkinci oğlu Ivan daha içine kapanık, çekingen ve somurtkan biridir. İyi bir eğitim almıştır, entelektüel biridir ve ateisttir. Ivan üniversite öğrenimine devam ederken bir yandan da dergi ve gazetelerde yazarlık yapar. Üçüncü oğlu Alyoşa ise tam tersine çok dindardır ve papazlık yapar. En küçük kardeş Smerdyakov ise babasının evinde uşaklık yapmaktadır.

Roman bir aile trajedisidir. Bir ahlaki çöküşü anlatıren aslında insanın doğası ve toplumun doğası arasındaki gerilimlerde ele alınır.

Tanrı inancı, insan doğası, ahlak ve adalet duygusu gibi temalar, Karamazov Kardeşler romanında baskın olarak işlenmiştir. Kitapta ayrıca aile yapısının önemi, çocukluk travmalarının sonuçları, toplumsal değişim gibi konular da ele alınır.

Aşağıda, kitaptan bir alıntıda okunduğu gibi:

Zaten ağabeyciğinizin ellerine öperek ona, ‘Babacığımı bağışlayın, babacığımı bağışlayın!’ diye bağırdığı vakit neler çekmiştir, bir ben bilirim bir Allah. Çocuklarımız, yani sizinkiler değil, bizim hor görülenlerin, ama yüksek duygulu fakirlerin çocukları dünyanın ne olduğunu daha dokuz yaşındayken öğrenir. Zenginler nereden bilirler bunu: Onlar öyle bir derinliğe ömürleri boyunca inemez. Benim İlyuşkam ise orada, meydanda, ağabeyinizin elini öperken gerçeğin ne olduğunu kavradı da en derin yerine indi. O gerçek çocuğumun ta yüreğine işlemiş, ruhunda ömrünün sonuna kadar kapanmayacak bir yara açmıştır.

Romanda, insan doğasının derinliklerindeki karmaşıklığı ve çatışmayı anlatırken  psikolojik, felsefi ve ahlaki derinlikli tasvirlerde  yapar.

HAVA TEMİZMİŞ… oysa bizim konak’ta hava gerçekten temiz değildir, hem de her anlamda… gibi.

Dostoyevski’nin kitabında anlatılan Karamazov aile fertlerinin isimleri okumamın başlarında kafamı çok karıştırdı ve okurken notlar almaya başladım. Bu nedenle siz okurlarıma kolaylık olsun diye karakterleri kısaca tanıtmak isterim.

Fyodor Pavloviç Karamazov, Karamazov ailesinin babası. Alyoşa, Dmitri, Ivan’ın ve Smerdyakov’un babası.

Dmitri Fyodoroviç Karamazov, Fyodor Pavloviç Karamazov’ın en büyük oğlu. (yazar kitapta Dimitri için bu isimleri de kullanıyor: Mitka, Mitya, Mitenka, Mitri Fyodoroviç).

Ivan Fyodoroviç Karamazov, Fyodor Pavloviç Karamazov’ın ikinci oğlu. (yazar kitapda Ivan için bu isimleri de kullanıyor: Vanya, Vanka, Vanechka)

Aleksey Fyodoroviç Karamazov, Fyodor Pavloviç Karamazov’un üçüncü oğlu ve Dmitri ile Ivan’ın küçük kardeşidir. (yazar kitapda Aleksey için bu isimleri de kullanıyor: Alyoşa, Alyoşka, Alyoşenka, Alyöşeçka, Alkseyçik, Lyoşa, Lyoshenka)

Pavel Fyodoroviç Semerdyakov, Fyodor Pavloviç Karamazov’un ve Lizaveta’dan doğma oğlu ve babasının yanında hizmetçisi olarak çalışır.

Dört erkek çocukta gördüğümüz ‘Fyodor ismi babanın adıdır, ‘oviç’ eki oğlu anlamını ifade eder. “Fyodor Pavloviç” veya “Dmitri Fyodoroviç.” Bu durumlarda, ikinci adlar neredeyse her zaman karakterin babasının adını ifade eder. Sonuç olarak, Karamazov kardeşlerin hepsinin ikinci adı “Fyodoroviç”tir; bu da kelimenin tam anlamıyla “Fyodor’un oğlu” anlamına gelir. (Kızlarda ise ‘ova’ eki kullanılır.)

Birçok karakterin birden fazla takma adı vardır. Aleksey Karamazov roman boyunca ‘Alyoşa’ olarak anılırken, Dmitri Karamazov sık sık ‘Mitka’ olarak anılır.

Kitap okumalarım bittiğinde karakter yapılarına  baktığımda, aldığım notları ya da bende bıraktığı izleri şöyle özetleyebilirim.

Fyodor Pavloviç Karamazov, Karamazov ailesinin babası. Kaba, bayağı, açgözlü ve şehvet düşkünü birisidir. Fyodor Pavloviç, ihanet ettiği, incittiği kişileri hiç düşünmez. Hatta onları üzmekten de büyük bir haz alır. Fyodor Pavloviç, onu tanıyan hemen hemen herkes tarafından nefret edilir. Çocuklarına karşı hiçbir sevgisi yoktur ve hatta hangisinin hangi anneye ait olduğunu bile unutur. Hayattaki tek amacı para kazanmak, eylemlerinin başkaları üzerindeki etkisini düşünmekten zevk almaktır. İçki ve kadınlara düşkün bir kişiliği var. Baba Fyodor ve büyük oğlu Dmitri, Gruşenka adında bir rus güzele aşıktırlar ve aralarında bitmeyen bir gerginlik yaşanır. Romanın ortalarında, Fyodor, hizmetçisi/oğlu Smerdyakov’un Fyodor’a duyduğu yoğun nefret nedeniyle Smerdyakov tarafından evinde öldürülür. Ancak, Smerdyakov, Fyodor’dan nefret eden tek kişi olmadığı ve Fyodor ile Dmitri arasındaki rekabet nedeniyle, cinayet başlangıçta babasının ölümünü sık sık dile getiren Dmitri’ye yüklenir. Fyodor’un acımasız ve bencil ünü nedeniyle, cinayetten sonra çok az kişi onun ölümüne üzülür. Ayrıca, okuyucu ve diğer karakterler, Fyodor’un ne kadar zengin olduğunu ancak Fyodor’un ölümünden sonra anlarlar; çünkü Fyodor oğullarına şaşırtıcı derecede büyük bir miktar para bırakmıştır.

Dmitri Fyodoroviç Karamazov, Fyodor Pavloviç Karamazov’ın en büyük oğludur. Dmitri tutkulu ve ölçüsüz bir kişiliktedir. Nişanlısı Katerina’ya olan ilgisini kaybedip Gruşenka’ya delicesine aşık olur. Dmitri, üç kardeşin en çalkantılı olanıdır. Tutkulu, dik başlı ve pervasızdır. Fyodor Pavloviç cinayetinden tutuklandığında, suçluluğu  yada masumiyeti insan doğası hakkında, iyiliğe mi yoksa kötülüğe mi dayandığı konusunda önemli bir soru haline gelir. Dmitri suçtan masum olmakla kalmaz, hapishanede manevi dönüşüm geçirir ve yargılanmasından daha güçlü, daha iyi bir insan olarak çıkar. Dmitri’nin kurtuluşu, romanın insan doğası hakkındaki iyimser sonucunu temsil eder.

Ivan Fyodoroviç Karamazov, Fyodor Pavloviç Karamazov’ın ikinci oğludur. Parlak bir öğrenci olan İvan, son derece mantıklı bir zihne sahiptir. Haksız yere acı çekme fikrini sevgi dolu bir Tanrı fikriyle bağdaştıramadığı için, Ivan dini şüphelerle boğuşur ve ateizm ile kötü niyetli bir Tanrı’ya inanma arasında gidip gelir. İvan, keskin bir analitik zihne sahip parlak bir öğrencidir. Haksız insan acısının, özellikle de çocukların acısının dehşetini sevgi dolu bir Tanrı fikriyle bağdaştıramayan İvan, şüpheye kapılır ve Tanrı var olsa bile kötü niyetli ve düşmanca olduğunu ve insanlığa işkence etmeyi sevdiğini savunur. Ivan, insanların ahlak anlayışlarının ruhun ölümsüz olduğu fikrine dayandığına, yani insanların yalnızca doğru ve yanlış davranışlarla ilgilendiklerine inanır; çünkü ahirette acı çekmek yerine haz duymak ister. Tanrı hakkındaki hisleri nedeniyle Ivan’ın kendisi de ruhun ölümsüzlüğüne inanmaz ve bu nedenle iyi ve kötünün sahte kategoriler olduğunu ve insanların ahlakı hiçe sayarak istediklerini yapabileceklerini savunur. Ancak Ivan, bu kavramlar hakkında düşünmeye ancak insanlığı sevdiği için başlar; onu başlangıçta Tanrı’yı ​​reddetmeye iten şey, insan acısına olan ilgisidir. Onurlu ve soğukkanlı bir ahlak anlayışına sahip olan Ivan, insanlığı yüceltecek ve Fyodor Pavloviç’in kabalığını reddedecek bir iyilik fikrini kabul etmek ister, ancak kendi mantığına hapsolmuş olduğundan bunu başaramaz. Smerdyakov, Fyodor Pavloviç’i öldürdükten sonra, Ivan’ın inanç krizi daha da travmatik bir hal alır. Ivan romanın sonunda çöken bir karakter olur. Smerdyakov’un, Ivan’ın felsefesinin Fyodor Pavloviç’i öldürmesini mümkün kıldığına ikna ettiği İvan, iki çok zor kavramla yüzleşmek zorunda kalır: Birincisi, başka bir insandan sorumlu olduğu ve ikincisi, inançlarının cinayete giden yolu açtığıdır.

Aleksey Fyodoroviç Karamazov, Fyodor Pavloviç Karamazov’un üçüncü oğlu ve Dmitri ile İvan’ın küçük kardeşidir. Alyoşa, Nazik, kibar, sevgi dolu ve bilge Alyoşa, kaba ve görgüsüz babasının tam tersidir. Tanrı’ya karşı doğal ve yalın bir inancı vardır ve bu inanç, insanlığa karşı gerçek bir sevgiye dönüşür. Romanın başında yirmi yaşlarında olan Alyoşa, manastıra bağlıdır ve burada ihtiyar Zosima’nın öğrencisidir. Yirmi yaşlarında genç ve yakışıklı bir adam olan Alyoşa, olağanüstü olgun dini inancı, özverisi ve doğuştan gelen insan sevgisiyle dikkat çeker. Alyoşa doğası gereği iyidir: İnsan sevgisi, kişiliğinin bir parçasıdır ve nadiren günaha veya şüpheye karşı mücadele etmek zorunda kalır. Alyoşa yargılayıcı değildir ve başkalarının psikolojisini anlama konusunda olağanüstü bir yeteneğe sahiptir. Alyoşa’nın onu tanıyan herkesin onu sevmesini sağlayan nazik ve rahat bir kişiliği vardır. Alyoşa’nın dini inancı, karakterinin temel taşıdır. Sevgi dolu bir Tanrı’ya olan inancı, keşiş Zosima ile yakın ilişkisiyle güçlenir ve bu inanç, insanlığa olan sevgisini ve iyilik yapma konusundaki muazzam yeteneğini pekiştirir. Alyoşa şüpheye düştüğünde bile, şüpheleri her zaman iyilik yapma kararlılığıyla giderilir. Romanın sonunda Alyoşa, Zosima’nın öğretilerinin olgunlaşmış haline gelir ve hatta öğretilerini kendisine hayran olan kasabanın genç okul çocukları arasında yayarak Zosima’nın mirasının güvence altına alınmasına yardımcı olur. Alyoşa, diğer karakterlerin tutkuyla hareket ettiği her şeye sakin bir şekilde tepki verme eğilimindedir. Ancak Karamazov Kardeşler, çeşitli yaşam biçimlerini analiz eden bir romandır. Fyodor Pavloviç’in kaba şehvetçiliği ve İvan’ın soğuk şüpheciliği her ikisi de mercek altına alınır ve her birini keskin bir şekilde sorgular. Alyoşa’nın yaşam tarzı, diğer karakterlerinkinden üstün görünür. Romanın ahlaki merkezini oluşturur. Çünkü Dostoyevski’nin doğru bulduğu, romanın diğer önemli karakterlerinin çoğunun yaşadığı travma ve çatışmaların aksine insan mutluluğu ve barışına en çok katkıda bulunan tutum ve davranış modelini temsil eder. Roman Alyoşa’nın inanç ve sevgisini öne çıkararak sonlanır.

Pavel Fyodoroviç Semerdyakov, En küçük kardeş Smerdyakov ise babasının evinde uşaklık yapmaktadır. Lizaveta ve Fyodor Pavloviç Karamazov’un oğlu olan Smerdyakov, Grigory ve eşi Marfa tarafından büyütülür. Epilepsi hastası olan Smerdyakov, bazen açıkça kötü niyetli davranırken bazen de kölelik maskesinin arkasına saklanan huysuz bir mizaca sahiptir.

Agrafena Alexandrovna Svetlov: Genellikle Gruşenka olarak anılır. Tipik bir Rus güzeli, cesur karakteri ve çapkın bir kadındır. (Grushenka, Grusha, Grushka)

Fyodor Pavloviç ile Dmitri arasındaki düşmanlığın çoğunun kaynağıdır.. Her iki adam da Gruşenka’ya umutsuzca aşıktır ve aşklarının karşılıklı olacağına inanırlar. Bu durum, baba ve oğul arasında gergin karşılaşmalara yol açar.

Katerina Ivanovna Verkhovtsev, bir askeri yüzbaşının kızı ve Dmitri Karamazov’un nişanlısıdır. Dmitri’nin Gruşenka’ya aşık olduktan sonra terk ettiği nişanlısıdır. (Katya, Katka, Katenka) Dimitri’nin terk etmesinden sonra, Katerina kardeşi Ivan’a aşık olur. Bu gizli aşka rağmen, ne Katerina ne de Ivan, kendi gururları nedeniyle aşklarını açıkça birbirlerine itiraf edemez.

Uzun bir zaman sonra kitap okumam bitiyor.  Zihnim yorgun ve dağınık! Yazımın başında kitap kapağı resimlerinin, düşüncelerim üzerindeki etkisini, dünü ve bugünü düşündürdüğü gibi, kitap içeriğini düşünmeye başlıyorum.

Değişen ne var? Diyorum kendime… ‘HİÇ’

Dostoyevski de sorgulatmaya başladı hayatı/hayatlarımızı.

Çocuk, genç, çalışan, çalışamayan, çalışmak isteyip de iş bulamayan, kadın, erkek, fakir, zengin, ahlaklı, ahlaksız, siyaset, din/dinler, iyi/kötü… Her ne varsa.

Ivan evrende olup biten her şey için rasyonel bir açıklama talep eder. Bunu talep etmesi yanlış olabilir mi? Ben de her şeyin rasyonel yani akılcı, akla uygun, ussal bir açıklamasını beklerim.

Ivan’nın da düşündüğü Epikür paradoksundan bahsetmeden geçemeyeceğim.

Bu ussal yaklaşımlarıyla Dostoyevski’ye 145 yıl sonra bugün ‘haklısın’ dedirtiyor.

Ivan’nın düşündüğü Epikür Paradoksu kısaca şöyledir:

‘Eğer bir tanrı her şeyi biliyorsa ve sınırsız güce sahipse, o zaman tüm kötülükleri de bilir ve onlara son verme gücüne sahiptir. Ama eğer onları sona erdirmiyorsa, tamamen iyiliksever değildir. Eğer bir tanrı sınırsız güce sahipse ve tamamen iyiyse, kötülüğü söndürme gücüne de sahiptir ve onu söndürmek ister.’

Yani Dostoyevski, sadece edebi bir roman yazmamıştır. İnsan beynini kemiren derin felsefi soruları kendine sorarken, okurunun da kendine sormasını sağlar. Bu sorulara da cevap aratır.

Çok sorgulamaların sonunda o zeki, analitik düşünen Ivan’ın çöküşü aracılığıyla, yazarın Alyoşa’nın, inanç ve sevgisini öne çıkararak romanı sonlandırması, okurun da farklı sorgulamalar yapmasını akla getirmez mi?

Sonuç olarak diyebilirim ki:

İnanç ve sevgi ile sonlanan, iki yılda, ağır bir dille yazdığı iki ciltlik, 1230 sayfalık ‘Karamazov Kardeşler’ romanında Dostoyevski, Rusya’nın ruhunu Karamazov ailesi üzerinden anlatırken insanlığı ilgilendiren evrensel temalara çok geniş açılardan parmak basmıştır.

Salime Kaman
Ressam- Sanat Yazarı
Adana- Kasım 2025

Umut Yıkmanın Döngüsü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir



Başa dön tuşu