KİTAP

Haftanın 5 Kitabı (16-23 Mayıs)

Haftanın Dikkat Çeken Kitapları

MOR CEPKEN – OSMAN ŞAHİN

Mor CepkenÖykücülüğümüzün usta kalemi Osman Şahin, Anadolu’nun sesini, acısını, sevincini taşıyan yeni öyküleriyle okurumuzun karşısında. Mor Cepken’i “o güzel insanlar”ın yitip gitmekte olan dünyasına bir ağıt olarak okuyabilirsiniz.

Osman, sen bugüne kadar çok güzel hikâyeler yazdın. Toros Dağları’nın sesini, rüzgârını yazdın. Bekir Yıldız’dan farklı olarak Fırat’ı yazdın. O Fırat ki, insanları gibi öfkeli, delidolu akan bir sudur. Onu yazmak her yiğidin karı değildir. Kolları Bağlı Doğan’da bu ülkenin insanlarına, sana yapılan işkenceleri, bu düzenin “işkence hücreleri”ni yazdın. (…) Osman, hikâyenin namusu, onuru her şeyden fazladır. Çünkü kalıcı olan budur. Yazarın parası pulu yoktur ama kaleminin namusu, şerefi, haysiyeti vardır. Sen ne yaptın? İki sayfa roman eleştiri yazın yüzünden aylarca hapis yattın. Burjuvalar bazı yazarlarımızdan daha iyi biliyorlar iki sayfalık yazının namusunu… Bundan böyle yazacaklarına dikkat et; kaleminin ucunu, bu toprakların ileriye dönük gerçeğinden sakın ayırma!
Yiğit kardeşim, halkımın yiğit oğlu Osman Şahin, gözlerinden öperim.

Ahmed Arif-Kasım 1988
(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

BOYUN EĞME – LEVENT ÜZÜMCÜ

Boyun EğmeDemokrasinin tüm imkanlarını kullanarak demokrasiyi yok etmekte olan küçük bir zümre ve onların itinayla ve gözünü kırpmadan kandırdıkları kanmaya meyilli koca bir kalabalıkla karşı karşıyayız, biliyorum. Aynı ülkede yaşayıp aynı dili konuştuğumuz; aynı yollarda yürüyüp aynı yemekleri yediğimiz halde aramıza sıkışmış yüzyıllar olduğunun da farkındayım. Maalesef, Türkçe bilmeyen bir Çinliye 10 dakikada anlatabileceğimiz problemleri kendi anadilimizde kendi vatandaşımıza anlatamıyoruz ki, bizi en çok da yaralayan bu. Çünkü içten içe biliyoruz ki, kötülüğü bildiği, gördüğü halde görmezden, bilmezden gelen ve fütursuzca destekleyen bu yığın, yarın eline fırsat geçse bize aynı kötülükleri gözünü kırpmadan yapmaktan çekinmeyecek.

Ne yapmalıyız? Her şeyin sonuna gelmişiz gibi bir hali var çoğunuzun. Oysa ki her şey daha yeni başlıyor. Laftan, kaygılanmaktan, serzenişte bulunmaktan daha çok çalışmaya ve sahada mücadele etmeye ihtiyacımız var. En önemlisi de sizin gibi aydınlık yarınlara inanmış vicdanlı insanların varlığını daha çok hissetmeye…

Gücünüzü farkında olun, demokrasi beden ağırlığı üstüne yürüyor ama akıl ağırlığı çok daha etkilidir. Bir başkası yok, sadece siz varsınız. Lütfen yılmayın, lütfen boyun eğmeyin!

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

KENDİNİ TÜKETEN HUKUKUN DRAMI – SAMİ SELÇUK

Kendini Tüketen Hukukun DramıUnutmayalım ki, Türkler Atatürk’ün dediği gibi sürekli Batı’ya “yönelmişlerdir.” Bir Balkan imparatorluğu olan Osmanlı Devleti bu yönelimi güçlendirmiş, Balkanları “Anadolu”laştırmış, daha sonra da Balkanlardan Anadolu’ya göçler olmuş, Anadolu “Balkan”laştırılmıştır. Bütün bunlar, yoğun kültürel değişimlere yol açmıştır. 1856’da resmen Avrupa Devleti niteliğini kazanan Osmanlı İmparatorluğu, bu evrede Batı uygarlığını benimsemişse de bu uygarlığın özümsendiği söylenemez. Eziklik karmaşasına kapılmaksızın uygarlaşma ve çağcıllaşma tasarısını yürütmek gerekiyordu. Bu başarılamamıştır. Atatürk bunu gerçekleştirmek için yola çıktı. Bu konuda hukuk önemli bir araçtı. Helen ve Hıristiyanlık kültür geleneğinde gelişen Batı kimliğinin temelinde ve toplumsal yaşamında Rönesans, insancılık, bilimsellik, akılcılık, demokrasi, insan hakları, çok dil, çok din, çok gelenek gibi bir itici güce ve zenginliğe yaslanan çoğulculuk, yaratılan değerlerin adil üleşilmesi olguları varsa, Türk kültürünün de aynı doğrultuda ilerlemesi, uygar toplumu yaratmanın vazgeçilemez koşuludur.

İşte hukuk ve uygulaması, bütün bu değerleri çiğneyenleri hizaya getiren biricik kurumdur. Yeter ki, hukukun dayandığı felsefeyi doğru algılayalım ve doğru uygulayalım. Zira hukuk kültürü doğru öğrenilen bilgilerin doğru uygulanmasıdır.

Bu konuda birinci soru şudur: Acaba Batı kültürünün ürünü olan Batı hukukunun felsefesini doğru öğrenip özümsedik mi? İkinci soru da “Batı hukukunu doğru uyguluyor muyuz?” sorusudur. Birinci soruya evet diyemiyorsak ikincisini sormaya elbette gerek yoktur. Vaktiyle “Auschwitz’ten sonra şiir yazmak barbarcadır,” demişti Adorno. Acaba ikinci soruyu soramıyorsak yaşanan hukuku ısrarla uygulamak, Türk insanı için nasıl bir çabadır?

Bunun üzerinde herkesin nesnel biçimde düşünmesi gerek.

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

MUSTAFA KEMAL’İN UÇAKLARI, TÜRKİYE’NİN UÇAK İMALAT TARİHİ (1923-2012) – İSMAİL YAVUZ

Mustafa Kemal'in UçaklarıTürkiye’de havacılık eğitimi görenler, ilk uçağın 1903’te ABD’de Wright kardeşler tarafından uçurulduğunu; Wright ve Lockheed kardeşlerin, Boeing’in, Douglas’ın, Bleriot’nun, Bristol’ün öncü havacılar arasında yer aldığını öğrenir.
Vecihi Hürkuş’un 28 Ocak 1925’te motoru dışında her şeyiyle kendi ürettiği uçağıyla
Gaziemir’de ilk deneme uçuşunu yaptığını, Hürkuş’un yanı sıra Nuri Demirağ’ın, Selahattin Alan’ın, Ali Yıldız’ın ve THK çalışanlarının ürettikleri uçaklarla kırdıkları rekorları az sayıdaki meraklının dışında bilense neredeyse yoktur…
Mustafa Kemal’in Uçakları, Cumhuriyet’in ilk yıllarından başlayarak kurulan pek çok fabrikanın 1923-1950 döneminde 400’e yakın farklı tip ve modelde uçak üretir hale gelişinin öyküsünü, dünya havacılık tarihindeki yerine oturma gayretiyle kaleme alınmış bir çalışma.
İsmail Yavuz bu fabrikaların niye kapatıldığı sorusuna cevap bulmaya çalışırken, bu unutulmuş geleneğin üzerine inşa edilen TUSAŞ’ı da bu tarihe eklemliyor.

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

MUAVİYE’DEN ERDOĞAN’A DİN VE SİYASET – RIZA ZELYUT

Muaviye’den Erdoğan’a Din ve SiyasetAraştırmacı yazar Rıza Zelyut, geçmişten günümüze İslamın kimler tarafından nasıl yozlaştırılıp istismar edildiğini irdeliyor.

Din ve siyaset konularının çok boyutlu ve karmaşık tartışmalarına açıklamalar getiriyor. Türkiye’ye gerçek İslam diye dayatılan Arap İslamının gerçek yüzünü gösterip bunun sorumlularını açıklıyor.

Bu eser, dinin siyasallaştırılması sürecinin derin tarihini ve günümüzdeki yansımalarını gözler önüne seriyor.

Eserin sonunda, ünlü düşünürlere ait siyasi metinler yer alıyor.

  •  İslam dininde ayrışma, siyasallaşma süreci ne zaman başladı?
  •  Gerici hareketin öncüsü Kadızadeliler, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e nasıl bir miras bıraktı?
  •  İslam dünyasında kardeş kavgasını kim başlattı?
  •  Türkiye’deki siyasetçiler, halkı nasıl kandırdılar?
  •  BOP, ılımlı İslam ve Yeni Osmanlıcılık gibi projelerde Erdoğan’ın nasıl bir rolü var?

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

Kitap Devrimi Reklam 2

Başa dön tuşu